Balıkesir Belediyesi 6. katına hapsolan adaletin Balıkesir Adliyesine dönme vakti!

Bir önceki yazımda Balıkesir izlenimler yazmaya devam edeceğini belirtmiştim.  Bu izlenimlerinden beni en çok sarsan dün (14 Kasım) AVAZTÜRK’te de detaylarıyla haberleştirilen YAVAŞÇALAR A.Ş firmasının başına gelenler oldu. Ve üzgünüm bu firmanın başına gelenlerle Balıkesir’de yaşanan siyasi değişim arasında dolaylı da olsa ilişki var.

Efendim hikaye şöyle:

Yavaşçalar şirketi  İsmail Yavaşça liderliğindeki ailenin tırnaklarıyla kazıyarak bir dünya markasına dönüştürdüğü orta ölçekli savunma sanayinin gelecek vaat eden kuruluşlarından. Dikkat çeken yatırımları ve yatırım projeleriyle Avrupa ve Ortadoğu sermayesinin de ortak girişim için ilgi odağı olmuş.

Emniyet Genel Müdürlüğü başta olmak üzere kamunun mermi ve özel sektörün patlayıcı başta olmak üzere kimi kalemlerinin önemli tedarikçilerinden. Her ihalede sunduğu tekliflerle kamunun milyonlarca lira kar etmesinin merkezine dönüşmüş bu alandaki kartelleşmeye inat.

Ne olmuşsa, halen Mardin Valiliği ve Mardin Büyükşehir Belediyesi Kayyım Başkanı olarak görev yapan Mustafa Yaman ile Balıkesir’in AK Partili Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur arasındaki kavga ve Mustafa Yaman’ın Mardin Valiliği’ne atanması sonrasındaki uğurlama töreninde İsmail Yavaşça’nın Yaman Vali ile samimi pozlarının ortaya çıkmasıyla olmuş. Vali Mustafa Yaman’a Balıkesir’de görev yaptığı dönemde söylenmedik lafı etmedik hakareti bırakmayan Edip Uğur, Yaman Vali’nin merkeze çekilmesini beklerken Mardin Valiliğine atanması ve uğurlama sırasında İsmail Yavaşça’nın da bulunması üzerine, çevresinde “Yavaşçalar’ı bitireceği” ifadelerini yüksek sesle dile getirmeye başlamış.

Bunlar siyasi güç zehirlenmesinin dile vurumu diye çok dikkate alınmamış tabi aile tarafından.

Firma, bir yandan Katar’lılarla savunma sanayii alanında yatırım görüşmelerini sürdürürken öte yandan da Mardin’de Ortadoğu’daki yıkımın yeniden yapılanması planları çerçevesinde stratejik bir öneme sahip olan patlayıcı fabrikası kurmuş ortak girişimle. Bu fabrikanın kuruluş sürecinde devletin en kozmik odalarının araştırmalarından geçmiş 15 Temmuz arifesinde.

Ve FETÖ’nün o hain işgal ve darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz gecesi, Emniyet Genel Müdürlüğü ile irtibat kurularak ihtiyaç olması durumunda 6 milyon adet merminin bedelsiz olarak hemen sevk edilmek istendiği bizzat firma sahipleri tarafından yetkililere aktarılmış. Hani bu diyalog da öyle bugün kahraman addedilen kimi siyasiler gibi darbenin seyrinin değişmesinden sonra da değil; darbe ve işgal girişiminin ilk saatlerinde yaşanmış. Bu görüşmelere dair kayıtlar devletin arşivlerine de girmiş.

Böyle bir firmaya, edip Uğur’un “bitireceğim” dediği firma sahibi İsmail Yavaşça’nın sözde bir tanığın ifadelerine dayanılarak gözaltına alınması sonrasında “FETÖ sermayesi” yaftasıyla önce el konulmuş. Ardından Kayyım atanmış. Kayyım Necmi Demir, 6 Eylül 2016 tarihli firmaya yönelik ilk inceleme raporunda, Yavaşçalar A.Ş’nin 2014-2015 ve 2016 yıllarının 10’uncu ayına kadarki tüm işlemlerinin incelendiğine işaret edip sonuçları da 11 maddede toplamış.

Bu 11 maddelik sonuç değerlendirmesinde;

- “…Şirketlerin kredibilitesinin yüksek olduğu, bu nedenle kredi bakiyelerinin artan oranda seyir izlediği, buna bağlı olarak yıllar itibarıyla satış cirolarının ve karlılığın sürekli artış kaydettiği, şirketlerin taahhütlerini zamanında ödediği”

- “Şirketlere gayri yasal yollardan intikal etmiş ve gayri yasal yoldan çıkmış hiçbir sermaye/para hareketine rastlanmadığı”

- “Şirketlerin terör örgütleriyle bağlantılı hiçbir iş ve işlemlerine rastlanmadığı”

Şeklindeki tesbitler ilk dikkat çekenler…

Kayyım Demir, “Sonuç itibarıyla şirket faaliyetlerinin mevcut hukuk kuralları ve mevzuat dahilinde yapılmış olduğu tespit edilmiştir” ifadeleriyle de şirkete el konulması ve kayyım atanması sürecinin bir kumpas olduğunun ipuçlarını veriyor adeta.

Kayyım’ın bu raporunun görevlendirmeyi yapan mahkemeye veya ilgili savcıya verilmesinden sonra normal şartlarda olması gereken şey, şirkete dair idari yaptırımların yeniden gözden geçirilip, Şirketin ana ortağı İsmail Yavaşça hakkında yürüyen adli süreci beklemek olmalı değil mi? Ama öyle olmuyor; Balıkesir Adliyesi’nde mumla aranan hukuk kuralları ayaklar altına alınıyor ve savcı bu raporu aldığı gün şirketin TMSF’ye devri yönünde kayyımlara karar tebliğ ediyor.

AVAZTÜRK’te yayınlanan haberde bundan sonraki hikayeyi detayları ve delilleriyle ortaya koyduk. Tabi İsmail Yavaşça’nın yargılamasının yapıldığı mahkemenin talebi üzerine MASAK tarafından hazırlanan raporlarda, İsmail Yavaşça ve sahibi olduğu şirketlerin FETÖ ya da başkaca terör örgütleriyle bir ilişkisinin bulunmadığı, FETÖ kriteri denilen Bank Asya, Dernek, Okul gibi kriterlerin hiçbirine dair bulguya rastlanmadığı gibi ibareler yer aldığını bir kez de buradan hatırlatayım.

YAVAŞÇALAR A.Ş’nin satışına kadar geçen süreç sonunda, şirketle ilgili ortaya konması gereken iradeyi tehir eden Hakim Ankara’da bir Ağır Cezaya terfi ediyor. Şirketin tartışmalı kararlarla satışını isteyen Kayyım Yönetim Kurulu Başkanı Muhiddin Gülal da satışın hemen akabinde TMSF Başkanlığı ile ödüllendiriliyor. İddia o ki diğer Kayyım Necmi Demir ise şirketi satın alan firma tarafından Müdürlüğe getiriliyor.

Bu arada şirketin henüz satışına bile karar verilmediği bir dönemde, Edip Uğur’un Sanayi Odası Başkanı da olan oğlu İsmail Uğur’un Sarsılmaz firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Aral Aliş ile Slovakya’dan yaptığı sosyal medya paylaşımında, “Balıkesir’e yatırım konusunda söz aldık” ifadelerini kullanması, bu paylaşımdan aylar sonra YAVAŞÇALAR A.Ş’nin Sarsılmaz’a satılmasının, Balıkesir izlenimlerim sırasında cevabı en çok aranan soru olduğunu gördüm. Hani Sarsılmaz firması Balıkesir’e emek harcayarak sermaye getirerek bir yatırım yapsa, İsmail Uğur’un bu paylaşımı üzerine kurulan bütün teoriler çürüyecek lakin, yatırım diye tanımlanacak tek eylemin YAVAŞÇALAR A.Ş’yi üstelik kayıtlara göre tek kuruş para vermeden, ilk ödemesi 6 ay sonra kalan bakiyesi de 18 eşit taksit koşullarında beyaz eşyadan daha kolay bir ödeme planıyla alması gerçekten izaha muhtaç bir durum.

Gerek şahsım gerekse AVAZTÜRK olarak YAVAŞÇALAR A.Ş’nin FETÖ kumpaslarını aratmayan el konulma ve satış sürecinin peşini elbette bırakmayacağız. Zira bu insanların tırnaklarıyla kazıyarak markalaştırdıkları milli sermayeye FETÖ zırhı büründürülerek çöküşün çok önemli örneklerinden biri.

Balıkesir seyahatimde, Zekai Kafaoğlu’nun Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilmesi sonrasında dağılan karabulutların, tarumar olan korku imparatorluğunun yerini büyük bir rahatlamanın aldığına dair çokça olaya tanık olduğum doğrudur. Yukarıda anlattığım skandalın mağdurların bile Balıkesir’deki değişim sonrasında, uğradıkları haksızlığın giderileceği yönünde umutları yeşermişti. Toplumun her kesimine sonuna kadar açılan Balıkesir Büyükşehir Belediyesi kapılarından umut ve tebessüm çıkıyordu. İldeki ağa feodalitesinin yerle yeksan olduğunun işaretleri, yeni Başkan Zekai Kafaoğlu’nun makam odasını dolduran vatandaşların mimiklerinde resmedilmişti adeta.

Bir Balıkesir sevdalısı olarak, Büyükşehir Belediyesi 6. katına hapsolan adaletin Balıkesir adliyesine dönerek, o feodalitenin FETÖ çuvalına sokup keyifle tekmelediği mağdurların mağduriyetinin bir an evvel gidermesini temenni ediyorum.

Eminim Zekai Kafaoğlu ile vicdanlara gelen adalet, eşitlik ve hakkaniyet atmosferi, adaletin esaretini de bir an evvel sona erdirecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar