Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Tillerson, ABD’nin Lübnan’ın egemenliği ve bağımsızlığını güçlü bir şekilde desteklediğini belirtti.

Tillerson, "ABD, Lübnan’ın içinde ve dışındaki tüm tarafları, bu ülkenin toprak bütünlüğüne, hükümetine ve silahlı kuvvetleri gibi meşru ulusal kurumlarının bağımsızlığına saygı duymaya çağırıyor." değerlendirmesinde bulundu.

SAYGI DUYUYORUZ

Bakan Tillerson, geçen hafta sonu Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da istifasını açıklayan Lübnan Başbakanı Saad Hariri’ye “ABD’nin güçlü bir müttefiki olarak” saygı duyduklarını kaydetti.

ABD’nin Lübnan’ın istikrarını desteklediğini vurgulayan Tillerson, Washington’un Lübnan’ın istikrarını tehdit edecek her türlü adıma karşı olduğunun altını çizdi.

Tillerson, açıklamada şu ifadelere yer verdi:

"Tek güvenlik otoritesi olarak tanınması gereken Lübnan devletinin güvenlik güçlerinden başka yabancı güçlerin, milislerin ve silahlı unsurların ülkede meşru rolü yoktur. ABD, Lübnan’ın içinde ve dışında herhangi bir tarafın ülkeyi vekalet savaşları alanı haline getirmesine veya ülkede istikrarsızlığa yol açacak her türlü adıma karşı uyarıyor.” 

LÜBNAN'DAN HARİRİ'YE DÖN ÇAĞRISI

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın, Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Velid Buhari'ye, Riyad'daki Saad Hariri'nin Lübnan'a dönmesi gerektiğini söylediği bildirildi.

Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Avn'ın Beyrut'taki Baabda Sarayı'nda kabul ettiği Suudi Arabistan'ın Beyrut Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Buhari'ye, Saad Hariri'nin Lübnan'a dönmesi gerektiğini ve Hariri'nin istifasının kabul edilemez olduğunu aktardığı ifade edildi.

Lübnan'daki bazı basın organları, bu görüşmeyi, "Lübnan, Hariri'nin Lübnan'a gelmesine izin verilmesini Suudi Arabistan'dan talep etti." şeklinde yorumladı. 

Ülkedeki uluslararası ve yerel basında, Hariri'nin zorla istifa ettirildiği ve Riyad'da ev hapsinde tutulduğu iddiaları her geçen gün daha fazla gündeme geliyor. 

Buhari ile görüşen Avn, daha sonra Lübnan'daki bazı büyükelçilerden oluşan Uluslararası Lübnan Destek Grubunu kabul etti.

"ENDİŞELİYİZ"

Büyükelçiler ile Avn arasında gerçekleşen toplantıda, Hariri'nin istifası sonrası yaşanan sürecin ve bundan sonra nasıl bir yol izlenilmesi gerektiğinin ele alındığı bildirildi.

Açıklamada Avn'ın şu ifadelerine yer verildi:

"Hariri'nin şu an bulunduğu şartlardan dolayı endişeliyiz. Kendisi Lübnan'a dönmeli ve istifa gerekçelerini açıklamalıdır. Bunu yapmadığı sürece istifası geçerli değildir."  Görüşme sonrası Uluslararası Lübnan Destek Grubu tarafından yapılan yazılı açıklamada, gruptaki büyükelçilerin Lübnan'ın istikrarı için yardıma hazır olduklarını ve mevcut krizin çözümünde Cumhurbaşkanı Avn'a destek vereceklerini ilettikleri aktarıldı.

"SUİKAST ENDİŞESİ"

Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Baabda Sarayı'nda bugün, Çin, Katar, Suriye, Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve Mısır'ın Lübnan Büyükelçilerini ayrı ayrı kabul etti.

Lübnan Başbakanı Hariri, kurduğu hükümetin Aralık 2016'da meclisten güvenoyu almasının üzerinden 1 yıl geçmeden 4 Kasım'da, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da istifa ettiğini açıklamıştı.

İstifa konuşmasında, "Hizbullah ve İran'ın bölgeyi istikrarsızlaştırdığını" belirten Hariri, "kendisine yönelik suikast olabileceği endişesi taşıdığını" kaydetmişti. 

Hariri'nin kurduğu 30 sandalyeden oluşan ulusal birlik hükümetinde Hizbullah örgütünün 2 bakanı bulunuyor.

FRANSA'DAN HARİRİ AÇIKLAMASI

Fransa Dışişleri Bakanı Fransa otoritelerinin Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin Suudi Arabistan'da göz altında olmadığına, özgürce hareket edebildiğine inandıklarını söyledi.

Bir radyo programında konuşan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Hariri "bilgimiz dahilinde Suudi otoritelerince zorla alıkonulmuyor, bu sebeple hareket etmekte özgür olduğunu ve kendi seçimlerini yapabildiğini düşünüyoruz" dedi.

Lübnan Başbakanı Saad Hariri geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan'da bir televizyon kanalında hayatının tehlikede olduğundan endişe ettiğini belirterek istifasını duyurdu ve o günden beri Lübnan'a dönmedi. Lübnan'da ise Hariri'nin zorla Suudi Arabistan'da alı konulduğu iddia ediliyordu.