'AK Parti’deki FETÖcüleri temizleyin'den, 'AK Parti’yi temizleyin'e...

15 Temmuz Kanlı Darbe girişimi sonrasında başlatılan “FETÖ temizliği” tartışmalarının öncelikli hedefi AK Parti. Belli bir çerçevede kaldığı sürece bunu normal karşılamak mümkün. Çünkü Fetullahçı Terör Örgütü’nün devletin kılcallarına sızmasından Yargı, Emniyet ve İstihbaratta egemen olmasına kadar tüm safhalarda siyaset kurumunun etkisini tartışmak bile abes. Lakin öncelikle bu sızma sürecinin AK Parti iktidarları dönemiyle başlamadığını, bu parti dönemindeki kadrolaşmayı kolaylaştıran kritik sızmaların AK Parti öncesi koalisyon keşmekeşlerine denk geldiğini kabul etmeli, etkili tedbir ve doğru savunma için AK Parti’nin iktidara geldiğinden bu yana, “toplumun her kesimine eşit mesafede bir devlet anlayışını” tesis etme çabasının FETÖ için alan açtığını da inkar etmemeliyiz.

Bunların hiçbirine itirazım olmamakla birlikte; “FETÖ temizliği” kavramının arkasına saklanarak, AK Parti teşkilatlarını itibarsızlaştırma, bir nevi “FETÖ yuvası” gösterme gayretkeşliğini iyi niyet çerçevesinde değerlendirmenin pek mümkün olmadığını söylemeliyim!

Evet; düne kadar bu partinin üst yönetiminde görev almış, partinin kuruluş omurgasında önemli bir yere sahip isimlerin FETÖ ile ilişkisini elbette reddedemeyiz. Yine geçmişte ve bugün partinin milletvekili listelerinde kendine yer bulanlar, bugün parlamento çatısı altında olanlar elbette vardır. Sadece AK Parti’de değil; istisnasız tüm partilerde vardır üstelik. Ancak bu parantezi; AK Parti MKYK ve MYK’sının geneline, milletvekili seviyesinde 80-100 sayılarına genişletmek bir akıl tutulması değilse, AK Parti’ye yönelik sinsi bir “çökertme” operasyonunun parçası demektir.

AK Parti MKYK’sında yer edinemeyen, milletvekili listelerine giremeyen kimi çevrelerin rövanşist söylemleri de işin bir başka boyutu…

Ancak altını çizmemiz gereken, bu tespiti yapıp kenara çekilemeyeceğimiz kadar derin bir tezgah var AK Parti’ye karşı. AK Parti teşkilatlarının da FETÖ işgali altında olduğu algısı işlenmeye çalışılıyor.

Bu algı operasyonlarına “dur” demek, demokrasiden yana duruş sergileyen herkesin görevi olmalı. Bu operasyonun, siyaset dışı müdahalelerle siyaseti dizayn etmeye çalışan bir mühendislik projesinden hiçbir farkı yok. Diğer taraftan, FETÖ üzerinden bir korku imparatorluğu yaratıp siyaseti teslim almaya çalışma projesi bu.

Bu kirli projeyi biraz daha berraklaştırmak için rakamlarla yürüyelim isterseniz…

AK Parti’nin kayıtlı üye sayısı 10 milyon eşiğinde. Bu partinin Türkiye genelinde, 81 il, 936 ilçe, 1.913 belde ve 50.255 mahallede teşkilatlanması var. Siz buna Avrupa teşkilatlanmalarını da ekleyin. AK Parti üyelerinden seçilmiş teşkilat mensupları sayısı 1 milyon 600 bin civarında.

Partinin 81 ilde toplam 5 bine yakın İl Yöneticisi, 936 ilçede ise 57 bin civarında İlçe Yöneticisi var. 1913 beldedeki Belde Yöneticisi sayısı 77 bin civarı. Bu ana kademe teşkilat mensuplarına bir de Kadın ve Gençlik Kolları Yönetimlerini ekleyin…

Türkiye’de en geniş mahalle teşkilatlanmasına sahip olan AK Parti’nin Mahalle Teşkilat Mensubunun sayısı da 105 binlerde.

Her seçim dönemi SKM çalışmalarına gönüllü olarak katılan üyeleri, üniversite yapılanmasını falan bir kenarda tutuyorum… Ortaya çıkan bu “büyük aile fotoğrafının” okunuşu, tam olarak, “Genel Merkezden sandığa kadar ciddi bir yapı” şeklinde.

“FETÖ temizliği” kavramının arkasına saklanarak “FETÖ yuvası” diye göstermeye çalıştıkları AK Parti’nin seçilmiş teşkilat mensupları sayısı olan yaklaşık 1 milyon 600 bin, bir çok partinin toplam kayıtlı üye sayısının bile üzerinde.

Üstelik, bugün siyaseti “FETÖ üzerinden oluşturulan korku imparatorluğu ile esir alma projesi” dahilinde hedef haline getirilen AK Parti teşkilatları, FETÖ’nün, Dershane Tartışmaları, 7 Şubat MİT Krizi, 17/25 Aralık sivil darbe girişimi, Gezi Kalkışması, MİT Tırlarına Operasyon, 2014 Mart Yerel Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı Seçim süreçlerindeki durduğu yerden kaynaklı “otokontrol mekanizmasıyla” bu örgüt sempatizanları azami derecede ayıklanarak şekillendirildi son kongrelerde. AK Parti teşkilatlarından ayıklanan bu örgüt sempatizanlarına hangi muhalif partilerin kapılarını sonuna kadar açtığını, hangi partilerin seçimlerde kirli ittifaka giriştiğini bilmeyen yok!

Hiç mübalağasız, eğer AK Parti’nin 2012’den bu yana teşkilatlarında yaptığı FETÖ temizliğini Silahlı Kuvvetler yapsaydı, örgüt 15 Temmuz gecesi ne bir F16 ya da helikopter kaldıracak pilotu, ne de bir fırkateyni yerinden kımıldatabilecek teröristi bulabilirdi.

Elbette teşkilatlarda birer ikişer örgüt sempatizanı, geçmişte örgüt okullarında eğitim görmüş ya da çocuğunu bu okullarda okutmuş örgüt mensubu olabilir, bu konuda hiçbir itirazım yok; ama bu sayı asla teşkilatları tümden “FETÖ yuvası” gösterme gayretkeşlerinin ifade ettiği sayıların karşılığı olamaz, o sayıların yanından yakınından geçmez.

Bugün, belli bir proje dahilinde (ki bu projenin AK Parti’yi darbeyle çökertemedik algıyla çökertelim olduğundan zerre şüphem yok) hedef alınan o teşkilatlar, son olarak 1 Kasım seçimlerinde gecesini gündüzüne katarak, çalmadık kapı bırakmadan çalışan teşkilatlar.

Hedef haline getirilen o teşkilatlar, aday listelerinde seçilmek için çırpınan adayların bile çalışma performansına yetişemediği teşkilatlar.

Linç edilmeye çalışılan o teşkilatlar, 15 Temmuz gecesi Genel Başkanları ve Başbakan Binali Yıldırım’ın “bu bir kalkışma” tarzı değerlendirmelerini duyar duymaz çoluğu-çocuğuyla helalleşip darbecilere karşı canlarını ortaya koyan teşkilatlar…

Naçizane tavsiyem, bu yazıyı okuduktan sonra bulundukları yerlerdeki teşkilatlarda kendini gizlemeye çalışan FETÖ mensuplarını baz alarak genelleme yapanlar bir kere daha düşünsün. AK Parti’nin bir büyük aile olduğu idrakiyle, AK Parti’yi çökertme operasyonuna teşne olacak yaklaşım ve söylemlerde bulunanlara karşı gerekli tavrı ve tepkiyi göstersin.

Bakın gazeteci kimliğimi falan her şeyi bir kenara koyarak uyarıyorum; AK Parti teşkilatlarını FETÖ yuvası gibi göstererek itibarsızlaştırmaya çalışmak, siyaseti FETÖ merkezli korku imparatorluğu ile esir almaya çalışanların 15 Temmuz Kanlı Darbe girişiminde hedeflediği sonucu alamayınca devreye soktukları yeni planlarına HİZMET eder sadece.

Yürütülen operasyonun, “AK Parti’deki FETÖcüleri temizleyin”den, “AK Parti’yi temizleyin”e dönüştüğü o kadar ortada ki; AK Parti’nin kapatılıp yeni bir parti kurulması bir ironik yaklaşımdan temenniye dönüştü.

Teşkilatlardaki FETÖ unsurlarına en çok çakan biri olarak altını bir kaz daha çiziyorum: Evet AK Parti Genel Merkezi’nden teşkilatlarına elbette FETÖ sempatizanı isimler vardır, olması muhtemeldir, bunlara dair gerekli kararlılık da bir an evvel sergilenmelidir; lakin böylesine istisnai bir durumu genelleştirmek, bu genelleştirmeye hizmet edecek eylem ve söylemlerde bulunmak, “FETÖ temizliğine” yönelik iyi niyet çabası değil, AK Parti’yi çökertme, siyaset dışı müdahalelerle dizayn ve hatta tasfiye etme projesine ‘HİZMET’tir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar