Akademik İlana Kişiye Özel İsim: İstanbul Okan Üniversitesi Tartışmanın Odağında
İstanbul Okan Üniversitesi'nin Turizm ve Otel İşletme bölümü için verdiği profesör ilanında 'Asım Saldanlı' isminin belirtilmesi, akademik çevrelerde ve sosyal medyada büyük bir tartışma yarattı. Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) yönetmeliklerine aykırı olan
İstanbul Okan Üniversitesi'nin profesör ilanında yaşanan ilginç bir durum, Türkiye'nin akademik çevrelerinde geniş yankı buldu. Üniversite, İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi, Turizm ve Otel İşletme bölümü için profesör doktor alımı yapacağını duyurduğu ilanda, adayların "Otelcilik Sektörü, Destinasyon Yönetimi ve Turizm Psikolojisi alanlarında çalışmalar yapmış olmaları" gerektiğini belirtti.
Ancak ilanda dikkat çeken bir detay vardı: İlanda, bu şartları taşıyan adaylar arasında "Asım Saldanlı" ismi özellikle belirtilmişti. Bu durum, akademik camiada ve sosyal medyada büyük bir tartışma konusu oldu ve Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) "adrese teslim atama" yapılmaması gerektiğini belirten yönetmeliğine aykırı olduğu iddialarını gündeme getirdi.
İlanda ismi geçen Asım Saldanlı'nın, YÖK Tez veri tabanında yer alan bilgilerine göre, doktora tez konusu "Otel işletmelerinde stres kaynakları ve çalışanlar üzerindeki etkileri" ve yüksek lisans tez konusu ise "Uluslararası turizm hareketlerinde seyahatin yönetimi, seyahat işletmelerinin rolü, önemi ve pazar payı ilişkisi" idi.
YÖK, daha önceki bir yönetmelik değişikliğiyle, ilanlarda adayların lisansüstü tez veya uzmanlık tez adlarının kısmi veya tamamı yazılamayacağını ve sadece belirli bir adayı tanımlayan özel şartlara yer verilemeyeceğini belirtmişti.
Bu durum, İstanbul Okan Üniversitesi'nin ilanının YÖK yönetmeliğine aykırı olabileceği yorumlarına neden oldu. Bu ilan, Türkiye'deki akademik atama süreçlerindeki şeffaflık ve adalet konusundaki tartışmaları bir kez daha alevlendirdi.
Bu olay, akademik çevrelerde ve kamuoyunda geniş bir tartışma yarattı. Akademik ilanların şeffaf ve adil olması gerektiği vurgulanırken, bu tür ilanların akademinin itibarını zedelediği ve akademik özgürlükler ile liyakat ilkelerine zarar verdiği belirtiliyor. Bu durum, Türkiye'deki yükseköğretim sisteminde reform yapılması gerekliliğini bir kez daha gündeme getiriyor. İlgili kurumlar ve kamuoyu, bu tür uygulamaların önüne geçilmesi için gerekli adımların atılmasını bekliyor.