ZİHNİ ÇAKIR
Balıkesir için 'zamanlaması manidar' bir yazı!
Evet bu bir “zamanlaması manidar” yazıdır. Çünkü öyle bir zamanlama ki; FETÖ’nin asıl işbirlikçilerinin, kendilerini saklamak için başkalarını kurban “seçtirme kudretine” sahip olduğunun ortaya çıkacağı zamanlama…
Savunma sanayinin millileştirilmesi hedefine, sahip oldukları imkanlar dahilinde katkı sağlayan orta ölçekte işletmelerin, küresel lobilerle işbirliği yapılarak FETÖ’cü diye yaftalanıp içeri tıkılma oyunun bozulabileceği bir zamanlama.
Bu dönemde, FETÖ yaftası yemiş özel ve tüzel kişileri savunmanın ne kadar zor ve riskli olduğunun farkındayım. Ancak yapılmak istenenin tam da bu olduğunun, bu zorluk ve riskle hak arayışını ertelemeye çalıştıklarının da farkındayım. O yüzden, örgütün hala hareket alanı bulabilen unsurlarının, bu kaotik ortamdan yararlanarak, hesaplaşma ya da küresel sisteme hizmet maksadıyla ilgisiz kişileri torbaya doldurmasına karşı verilecek bir mücadeleden bugüne kadar olduğu gibi bugün de geri adım atmayacağım.
Evet kabul ediyorum; bu mayınlı bir arazi. Şu an yaptığımın “mayın eşekliği” olarak nitelendirileceğinin de farkındayım. Lakin şu da var ki; bugün ben, siz, biz yanmayı göze alamazsak FETÖ’nün ülkenin üzerine çöktürdüğü bu karanlığı nasıl aydınlığa çevireceğiz...
İşte mesela Balıkesir… Belki FETÖ’nün çöktürdüğü karanlığı aydınlatmak için işaret fişeğini çakacak kadar bile cesaretin kalmadığı bir yer Balıkesir.
Öyle bir egemenlik var ki; çiftçisi, esnafı, memuru, sanayicisi, bürokratı ve dahi ev hanımları bile Balıkesir’de FETÖ’nün ördüğü korku duvarının arkasına esir düşmüş. Daha 15 Temmuz yokken bu duvarların yıkılması için başlattığım mücadeleyi, beni takip eden dostlar yakinen bilir.
15 Temmuz’dan saatler önce darbecilere Belediyeye ait Fırıntaş’ın ekmek fabrikasını gezdiren nam-ı diğer Fırıntaş Kazım daha dün açığa alındı.
Balıkesir’de, uğruna devletin valisinin FETÖ ve Doğan medya sayfalarından çarşaf çarşaf hakaretler saydırılarak linçe uğradığı ildeki huzurun yerle yeksan edildiği Kalkınma Ajansı adayı Ekrem de gözaltına alınanlardan. Maklube sofralarındaki üst düzey bürokratların fotoları bile yeni atanan Vali’ye 17/25 öncesi diye yutturularak, bu kripto FETÖCÜLER hala korunup kollanıyor.
Sadece Balıkesir özelinden baktığımızda bile, 2 yıla yakın zamandır dile getirdiklerimize kulak verilse 15 Temmuz yaşanmayacaktı belki diyebilecek durumda olduğunu ifade edeyim.
İşte o Balıkesir’de, yarın, 24 Kasım 2016 Perşembe günü 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde FETÖ yargılamaları başlıyor.
Kitabın ortasından konuşayım evvela; dava iddianamesinin 12. Sayfasında, “Örgütün siyasetle ilişkisinin faydacı ve hatta fırsatçı temelde olduğu, öncelikle siyaset ve kurumları üzerinde etkili olarak kadrolaşmanın önünü açmayı, elemanlarını etkili konumlara taşımayı, onların korunup kollanmasını sağlamayı hedeflediği” ifadeleri yer alıyor. Oysa halen tutuklu/tutuksuz yargılananlar arasında Balıkesir siyasetine yön verenlerden, FETÖ’nün ildeki ve hatta İzmir’den İstanbul’a kadar uzanan aks üzerindeki en önemli AĞAları dahil tek bir kişi yok. Mesela Balıkesir’deki FETÖ kadrolaşması yapılan göz altılarla ortadayken, bu kadrolaşma uğruna devletin valisinin bile harcanma operasyonunun arkasındaki faillerin kapısı bile çalınmamış. Daha ilginci; başlayacak olan yargılamada siyasi bir kimlik bile yok. Tek bir siyasi kimlikten söz edecek olsak o da AK Parti İl Genel Meclis Üyesi Şenol Durmuş. Balıkesir kamuoyu onu Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur’a muhalifliğiyle ve sonraki dönemin potansiyel İl Başkanlığıyla tanır. FETÖ ile ilişkisi var mıdır derseniz, emin olun mesela Edip Uğur ve ailesinin evveliyattaki ilişkisinin yanında Durmuş’un ilişkisi tanışma faslının ötesine bile geçmiyordur belki de.
Balıkesir’deki sözünü ettiğim korku duvarlarının arkasında ödenen dolapları ne saymakla ne yazmakla bitirebiliriz. Ancak “zamanlaması manidar” bu yazımda, bu yargılamanın en ön plana çıkarılan şüphelilerinden Yavaşçalar konusuna eğilmek istiyorum.
Orta ölçekte savunma sanayiine katkı sağlayan şirketleriyle birlikte başka farklı sektörlerde de faaliyet gösteren geniş bir aile. İçlerinde FETÖ ile doğrudan ilişkisi olanların varlığını inkar eden de yok.
Ancak FETÖ ile ilişkilendirilip kimi şirketlerinin yönetimine el konulan İsmail Yavaşça ve çocuklarının pozisyonu çok farklı. 9 mm çapında mermi üretiminde Türkiye’yi yabancı kartellere teslim etmeyen bir potansiyelleri var. Dahası Emniyet Genel Müdürlüğü’nün mermi ihtiyacı için açtığı ihalelerde sürekli en düşük fiyatı veren yine onlar. Mesela 2015 yılındaki ihaleye verilen fiyat listesi aynen şöyle: M.K.E: 18 milyon TL, TURAÇ: 15 milyon TL, S&B: 14 milyon 150 bin TL, SARSILMAZ: 12 milyon 800 bin TL, YAVAŞÇALAR ise 9 milyon TL.
Burada altının çizilmesi gereken önemli bir ayrıntı var, Yabancı firma ve Sarsılmaz, 30 Haziran 2016 günü yani darbeden sadece 15 gün önce Emniyet Genel Müdürlüğü’ne teslim etmesi gereken mermileri teslim etmemiş. Yeniden açılan ihaleyi, Emniyet’in büyük kar ettiği rakamlarla 8 milyon 200 bin liraya Yavaşçalar kazanmış ancak hemen akabinde İsmail Yavaşça FETÖ’den tutuklanınca ihale iptal edilmiş. İptal edilen bu ihale yeniden yapılmış ve 12 milyon TL fiyat veren Çek firması kazanmış. Devletin tek kalem zararı ise 3 milyon 800 bin TL’yi bulmuş.
Oysa FETÖCÜ olmakla suçlanan aileden Emrah Yavaşça, darbe gecesi, EGM’de mühimmatların sevkinden sorumlu Amir Murat Atalay’ı arayarak, üretimi devam eden 6 milyon mühimmatlarının olduğunu, bilabedel nereye istenirse, hangi şehirde hangi polisin ihtiyacı varsa yollamaya hazır olduklarını söylemiş.
Bu arada Yavaşçalar, sivil amaçlı patlayıcı Anfo toz patlayıcı ve kapsül üretiminde önemli bir yere sahip. 3. Köprü, otoyollar, metrolar gibi dev projelerle madencilik sektörünün ihtiyacını Orica, Nitro, Maxam, Nitro Mak, Solar gibi küresel kartellerin fiyat skalalarını alt ederek karşılamış. Yurt dışı pazarında da önemli bir yer edinmiş.
Yavaşçalar’ın bir diğer faaliyet alanı da gaz fişeği… Emniyet Genel Müdürlüğü’nün dışardan tedarik ettiği gaz fişeğinde, küresel kartelin egemenliğini kıran yine Yavaşçalar olmuş. Gezi kalkışması sırasında yaşanan tedarik sıkıntıları, emniyete kimsenin gaz fişeği vermeye yanaşmaması gerçeği bir kenarda dururken, küresel kartelin tekelini kıran Yavaşçalar, EGM’nin Gezi kalkışması sırasında 12 Dolar’a temin ettiği gaz fişeği için 3,2 Dolar fiyat teklif etmiş. İhaleyi üstelik 4’te bire yakın fiyatla Yavaşçalar kazansa da bir el baba İsmail Yavaşça’yı FETÖ torbasına sokunca o ihale de iptal edilmiş.
Buradan başka rakamlar daha aktaracağım sizlere…
Orta ölçekli savunma sanayiinde millileşme modelinin öncüsü haline gelen Yavaşçalar’ın devlete kazandırdığı rakamlar iki kalemde dikkat çekici.
EGM’nin ihtiyacı olan 120 milyon adet 9x19 mermi kaleminde, yabancı firmalarların fiyatı 90 milyon TL. Yavaşçalar’ın fiyatı ise 54 milyon TL.
Yine Gezi kalkışmasında ihtiyaç duyulan 1 milyon 986bin adet gaz fişeği miktarında talep için harcanan rakam 23 milyon 832 bin Dolar. Aynı miktar için Yavaşçalar’ın teklif ettiği rakam ise 6 milyon 355 bin 200 Dolar.
FETÖ’nün sadece yabancı ülkeler adına siyasi askeri ve ekonomik casusluk faaliyetlerinde bulunmadığını yabancı kartellere de hizmet ettiğini biliyoruz. Yukarıda aktardığım rakamlar tam da FETÖ’nün operasyon alanı değil mi sizce de.
İsmail Yavaşça’nın gözaltı ve tutuklanma sürecindeki gariplikler bir yana, aileye ait Av fişekleri fabrikası geçtiğimiz günlerde, herhangi bir ilişki olmadığı için ailenin yönetimine iade edildi.
Kayyım yönetimindeki firmalarda, şu ana kadar yapılan incelemelerde, FETÖ’ye yönelik herhangi bir sermaye akışının olmadığı, istihbari araştırmalarda, şirketler ve İsmail Yavaşça ve çocuklarının FETÖ ile iltisakı ya da ilişkisi noktasında somut bilgi ve belgeye ulaşılamadığını da not düşeyim. Yine atanan kayyımların, 6 Eylül tarihinde şirketlere yöneltilen suçlamaların asılsız olduğu, şirketin temiz olduğu raporunu Savcıya sunduğu gün, daha bu raporun kapağı açılmadan Savcı şirketlerin TMSF’ye devri kararı almış. Daha fecaat olan ise Balıkesir’de ve sektörde konuşulan, bu şirketlerin, Yavaşçalar’ın fiyat tekelini kırdığı yabancı firmalara devredilmeye hazırlanıldığı yönünde.
Balıkesir’de dillendirilen bir başka iddia ise, ilde FETÖ’nün ağası olarak bilinen gizli ortağını sokaktaki herkesin bildiği başka bir firmanın önünü açmak için Yavaşçalar’ın FETÖ torbasına konulduğu yönünde…
Burada maksadım ne birilerini aklamaya çalışmak ne de devam eden yargılamayı etkilemeye çalışmak. Ancak ortaya çıkan gözle görülür çarpıklıklar ve firmanın devlete kazandırırken yabancı kartellerin düzenini bozduğuna dair somut rakamları sergilemek sadece mesleki değil vicdani bir sorumluluk aynı zamanda.
Hele bir de, FETÖ’nün STK’larında boy gösterenlerin, Sanayi Odasında FETÖ’yü temsil edenlerin elini kolunu sallayarak gezdiği bir yerde FETÖ sermayesinin ana çatısı olan TUSKON’a bile üye olmamış özel ve tüzel kişilikler söz konusuysa, susmak dilsiz şeytan olmaktır.
Daha çok “kimin ayarladığını herkesin bildiği” Gizli Tanık ifadeleriyle suçlanan İsmail Yavaşça ile ilgili yöneltilen en somut suçlama, FETÖ’nün Balıkesir İmamı diye bilinen firari İzzet Bilir’le ilişki suçlaması. Oysa Balıkesir medyasında bilinen Semih Bolluk’un ifadesiyle “İzzet Bilir’in Balıkesir’de hukukunun çok farklı olduğu” bir kişi var o da Edip Uğur. Yani İsmail Yavaşça ve aile ile İzzet Bilir’i tanıştıran Balıkesir Büyükşehir belediye Başkanı Edip Uğur.
Başka söze hacet var mı?