Beyaz Saray'dan Sert Uyarı: İran, Şimdi Ya Diz Çökecek Ya Da Bedelini Ağır Ödeyecek

Beyaz Saray'dan Sert Uyarı: İran, Şimdi Ya Diz Çökecek Ya Da Bedelini Ağır Ödeyecek

Trump Yönetimi, Müzakerelere Saatler Kala İran'a Resti Çekti: Ya Anlaşma Ya Bedel

Dünya siyasetinin nefesini tuttuğu dakikalarda, Washington'dan yükselen ses adeta Ortadoğu’nun kalbine siren gibi çarptı. ABD Başkanı Donald Trump, İran ile yapılacak tarihi müzakerelere saatler kala diplomasinin yanında savaş tamtamlarını da masaya koyarak tüm dünyaya açık mesaj verdi: "Ya anlaşma ya da geri dönüşü olmayan bir felaket."

Trump, Son Kez Uyarıyor: ‘Tüm Seçenekler Masada’ Laf Değil, Gerçek Bir Tehdit

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt’in kameralar önünde yaptığı açıklama, klasik diplomatik ifadelerin çok ötesindeydi. “Başkan Trump, İran’a her şeyi açıkça söyledi. Ya taleplerimizi kabul edersiniz ya da sonuçlarına katlanırsınız. Bu sonuç, sadece diplomatik değil, aynı zamanda askeri olabilir,” sözleriyle İran'a sert bir rest çekildi. Sözcü Leavitt’in tonu, yılların diplomasi deneyimi değil; bir kriz öncesi açık bir uyarının şifrelerini taşıyordu.

Diplomasi Deyip Masaya Bomba Gibi Oturmak: ABD, İran’ı Kıskaca Aldı

Trump’ın hedefi açık: İran’ı nükleer silah konusunda tamamen dizginlemek. Ve bu hedef için “aynı odada yüz yüze konuşmak” seçeneği, yalnızca bir jest değil; İran’a verilen son fırsat. ABD, İran’a görüşme çağrısı yapsa da, bu çağrının arka planında “anlaşma olmazsa her şey olabilir” kararlılığı net biçimde hissediliyor. İran için geri sayım başlarken, Umman’daki görüşmelerin başlamasına yalnızca saatler kaldı.

Tansiyon Tavan! Washington-Tahran Hattında Kıvılcım Göz Göre Göre Geliyor

Geçmişte nükleer anlaşmayı tek taraflı terk eden Trump yönetimi, şimdi daha sert, daha tehditkâr, daha kararlı bir pozisyonla geri döndü. Netanyahu ile yapılan görüşmelerin ardından gelen bu hamle, sadece İran’a değil, tüm dünyaya verilen bir mesaj niteliğinde: ABD, artık masaya yumruğunu değil, gerekirse elindeki gücü de koymaya hazır. Üstelik bu kez geri adım yok.

Ve Gerçek Şimdi Açığa Çıkıyor: İran’a Gönderilen Mektup, Bir Anlaşma Teklifi Değil, Son Ultimatomdu

Trump’ın geçen ay İran lideri Hamaney’e gönderdiği mektup, birçok diplomatik çevrede “bir görüşme çağrısı” olarak değerlendirilmişti. Oysa perde arkasında bu mektup, satır aralarına gizlenmiş bir rest, bir tehdit ve bir son çağrıydı. İran’ın buna dolaylı görüşme cevabı vermesi, Trump için yeterli değil. Eğer bu müzakerelerde İran masaya evet demezse, son paragraftaki o uyarı devreye girecek: Anlaşma yoksa, ağır bedel kaçınılmaz olacak.