Yıl 1945, tarih tam tamına günlerden 16 Ekim. Ankara'da bir cinayet işleniyor. Cinayetin kurbanı Doktor Neşet Naci Arzan. Ankara'nın meşhur Valisi Nevzat Tandoğan'ın da adı karışıyor cinayete. Asıl fail sonraları ortaya çıkıyor, dönemin Genelkurmay Başkanı Kazım Orbay'ın oğlu Haşmet Orbay!

Ancak Vali Tandoğan, Haşmet Orbay yerine ev arkadaşı Reşit Mercan'ı cinayeti üstlenmeye ikna ediyor! Haliyle her sır gibi bu da ortaya çıkacağı vakti bekliyor ve Samanpazarı'nda muayenehanesinde öldürülen Doktor Neşat Naci Arzan'ın katili olarak Haşet Orbay  tutuklanıyor!

Haşmet Orbay yıllarca sessizliğini koruşor. Taki 1986'ya kadar. Avni Özgürel'e konuuyor. İstihbarat için (MAH) çalıştığını açıklıyor!

Hamet Orbay'ın ABD elçiliğiyle yakın ilişkileri olduğu mahkeme sırasında ortaya çıkıyor.

Haşmet Obay'ın öldürdüğü kişi Neşet Naci Arzan da dönemin SSCB Büyükelçiliğinin hekimi!

Ve bu cinayetten sonra bu kez 71 yıl sonra Ankara'da bir suikast düzenleniyor. Bu kez kurban Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Gennadiyeviç Karlov. Karlov, Çevik Kuvvet'te görevli polis Mevlüt Mert Altıntaş tarafından katlediliyor.

Çok geçmeden suikastçının kimlik bilgileri sosyal medyaya düşüyor. Haliyle FETÖ ilişkisi, "Kripto", "uyuyan hücre", "suikastçı" iddiaları da peş peşe geliyor.

Soğuk kanlı bir suikastçı portresi var karşımızda. Gözünü kırpmadan art arda kurşunları sıkıyor büyükelçiye. Sonra haliyle gerekçeye geliyor. "Halep" diyor, El Nusra'nın sloganını acemice atıyor. 

Ve teslim ol çağrılarına "Burada ölmeye geldim" diiye yanıt veriyor suikastçı.

 Peki, niye "şehit olacağım" değil de "öleceğim" diyor?..

Soru burada kalsın.

Tarih 15 Kasım 2015...

G20 zirvesi Antalya'da yapılıyor. Burada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin başbaşa görüşüyorlar. Putin, görüşmede masaya bir harita açıyor ve ABD'nin Suriye planını anlatıyor:
"Kobani'den Afrin'e kadar bu koridoru ABD PKK/PYD'ye verecek..."

Putin ABD'nin  gizli ajandasını anlatıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan'a...

Haliyle bir bedeli oluyor bunun...

Çok geçmiyor bir kaç gün sonra 24 Kasım 2015'te Türkiye, Rus  jetini düşürüyor...

İki ülke sıcak savaşa ramak kala duruyor...

Ama Soğuk Savaş'ın tüm hışmıyla çöküyor Rusya Türkiye'nin üzerine...

15 Temmuz'dan sonra yeni bir ilişki başlıyor Türkiye ile Rusya arasında. Kızgınlıklar, öfkeler erteleniyor, unutulmasa da unutulmuş gibi yapılıyor.

TBMM Darbe Komisyonu 15 Temmuz'un arkasında ABD ve Almanya'nın olduğunu tespit etti, bu durumu da açıkça yazdı raporunda.
Hatta ilk kez resmi bir belgeye FETÖ ile NATO ülkelerindeki derin yapı'nın(gladlo) adı ilk kez yan yana getirildi.

Peki;  yeniden Karlov suikastına dönersek; FETÖ'nün cüreti mi bu, yoksa intiharı mı?

Türkiye, Fetullah Gülen'in iadesini istiyor ABD'den. Şimdi bunlara bir de Rusya eklenecek gibi görünüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, suikastı uluslar arası arenaya taşımayı başardı ve Fethullah Gülen'i konuk eden ABD'yi iyice köşeye sıkıştırdı.

Tarih bir kez daha tekerrür mü edecek diye sormak gerekiyor. Çünkü, ABD Abdullah Öcalan'ın elinden PKK'yı aldığında 1999 yılında  Kenya'da paketleyip Türkiye'ye gönderdi.

Aynı süreci mi yaşayacağız, yine. Öyleyse cinayette FETÖ aktör olsa da perde gerisinde CIA var...

Ya İran!

Bölgede son vakitlerde Irak'ta Suriye'de hatta Güneydoğu'da tezgah üstüne tezgah, kumpas üstüne kumpas kuruyor Türkiye'ye karşı..

Fail İran olabilir mi!

Rusya'ya dönersek! 

Yine tarihe bakalım!

İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom 17 Mayıs 1971'de tarihinde THKP-C'iler Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir tarafından kaçırıldı. Mahir Çayan konsolosun serbest bırakılmasına karşılık arkadaşlarının salıverilmesini istedi. Talepleri kabul edilmeyince, Elrom 22 Mayıs 1971 günü sabaha karşı Nişantaşı'nda bir evde, saat 01.42 sularında şakak bölgesinden vurularak öldürüldü.

Kimi Nazi'leri aradı cinayetin arkasında azmettirici olarak kimi de İsrail'i...

İşte şimdi de "Karlov suikastında failler arasında Rusya olabilir mi?" sorusu duruyor karşımızda..

Çünkü, suikasttan bir gün sonra Rusya- Türkiye ve İran Moskovo'da masaya oturdu. Suriye masaya yatırıldı. Ancak Türkiye'nin başının belası PKK/PYD haliyle terör örgütleri listesine alınmadı.

Yani herkes istediğini aldı masada, Türkiye hariç...