Boğaziçi Üniversitesi'nde Akademik Özgürlüğe Darbe: Disiplin Soruşturmalarının Ardındaki Gerçekler
Boğaziçi Üniversitesi'nin 16 öğrencisine yönelik disiplin soruşturmaları ve eğitim haklarının ihlali üzerine ayrıntılı bir inceleme. Öğrenci ve akademisyen perspektiflerinin yanı sıra hukuki çerçevede bir değerlendirme.
Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanan son gelişmeler, Türkiye'nin akademik özgürlük alanında yaşadığı sorunlara dair endişeleri yeniden gündeme getirdi. En az 16 öğrenciye, Demokrasi Nöbeti'yle ilgili olarak "yükseköğretim kurumlarında işgal ve benzeri fiillerle yükseköğretim kurumunun hizmetlerini engelleyici eylemlerde bulunma" disiplin suçları işledikleri iddiasıyla soruşturma açıldı.
Öğrenciler, 25 Aralık 2023 sabahı, kartlarının iptal edildiğini öğrendiler ve kendilerine direkt karar metni iletildi. İddiaya göre, 21 Aralık'taki eylem sırasında, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin (İİBF) önünde duran öğrencilere, fakültedeki derslerin iptal edildiği ve kapının kilitlendiği haber verildi. Daha sonra içeri giren öğrenciler, boş sınıfları doldurdu. Öğrencilerin avukatı Baran Kaya, soruşturma tebliğ edilmeden cezanın uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu belirtti.
20 Aralık 2023'te, Boğaziçi Üniversitesi senato toplantısının öncesinde, kayyum rektör yönetiminin İİBF'yi kapatma ve Fen ve Edebiyat Fakültesi'ni ikiye bölmek gibi planlarının olduğu öğrenildi. Bu durum, öğrenciler ve akademisyenler arasında büyük tepkilere yol açtı. Öğrenciler, eğitim haklarının keyfi olarak ellerinden alındığını ve bu durumun akademik özgürlüğe darbe vurduğunu ifade ediyorlar.
Disiplin soruşturması açılan öğrencilerden Berkay Morkan, açılan soruşturmalara tepki gösterdi ve bu durumu, öğrencileri korkutup mücadeleden uzaklaştırmak için yapılan bir girişim olarak nitelendirdi. Öğrenciler, tedbirin içeren kanun maddesinin iptali için mahkemede talepte bulundular.
Öte yandan, öğretim üyeleri de benzer baskılarla karşı karşıya kaldı. Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü, öğle tatillerinde Güney Kampüs meydanındayapılan 15 dakikalık sessiz protesto eylemine katılan öğretim üyeleri hakkında disiplin soruşturması başlattı.
Bu sessiz ve barışçıl eylemle, akademisyenler üniversitenin özerk, özgür ve demokratik yapısını zedeleyen uygulamaları protesto etmeyi amaçlıyorlar. Öğretim üyeleri, eylemlerin güvenlik müdahalesini gerektiren, öğrencileri, diğer kampüs sakinlerini veya ziyaretçileri etkileyen herhangi bir olumsuzluğa neden olmadığını vurguluyorlar.
Bu gelişmeler, Türkiye'deki akademik özgürlüğün sınırlandırılmasının somut bir örneği olarak değerlendiriliyor. Üniversitelerin bağımsızlığı ve öğrencilerin eğitim hakları, demokratik toplumların temel taşlarından biridir. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bu olaylar, sadece Türkiye'de değil, uluslararası camiada da endişe ve tepkiyle karşılanıyor.
Bu durum, öğrencilerin ve akademisyenlerin özgürlüklerini kısıtlayan keyfi uygulamalara karşı mücadelelerinde önemli bir dönüm noktası olabilir. Akademik özgürlük ve ifade hürriyeti, sadece eğitim kurumlarının değil, tüm toplumun ilerlemesi için kritik öneme sahiptir. Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bu disiplin soruşturmaları, bu değerlerin korunması ve geliştirilmesi adına önemli bir sınav olarak karşımıza çıkıyor.
Özetle, Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşananlar, eğitim ve ifade özgürlüğü konusunda sadece Türkiye için değil, tüm dünya için önemli bir mesaj niteliğinde. Akademik özgürlüğün korunması ve desteklenmesi, demokratik toplumların temel bir unsuru olarak ön plana çıkıyor. Bu olaylar, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin seslerini duyurmak için verdikleri mücadelenin, sadece kendi üniversiteleri için değil, tüm eğitim camiası için önemli olduğunu gösteriyor.