Ekonomist Selçuk Geçer'in son açıklamaları, mevduat yatırımcıları için endişe kaynağı olabilir. Enflasyonun yükseldiği bir dönemde, mevduat faizlerinin enflasyon oranının altında kalması, yatırımcıların reel getiri kaybı yaşamasına neden oluyor.

Örneğin, yıllık enflasyon yüzde 62 iken, mevduat faizi yüzde 52 seviyesinde seyrediyorsa, bu, yatırımcılar için yıllık bazda yüzde 10'luk bir kayıp anlamına geliyor. Bu durum, özellikle yüksek enflasyonun yaşandığı ekonomik ortamlarda yatırımcıların alım gücünü zayıflatıyor.

Ekonomist Geçer'in yorumları, bankaların mevduat faiz oranlarının yeterince rekabetçi olmadığını gösteriyor. Bankaların sunduğu mevduat faiz oranları, enflasyonun getirdiği maliyetleri karşılamakta yetersiz kalıyor.

Bu, yatırımcıların parasının değer kaybetmesine yol açıyor. Geçer'in analizine göre, 500 bin TL'lik bir mevduatın getirisi, farklı bankalarda farklılık gösterse de, genel olarak enflasyon karşısında erimeye devam ediyor.

Bu durum, yatırımcıları alternatif yatırım araçlarına yönlendirebilir. Altın, döviz, borsa gibi diğer yatırım araçları, mevduat faizlerine kıyasla daha yüksek getiri potansiyeline sahip olabilir. Ancak, bu tür yatırımların da kendi riskleri ve değişkenlikleri bulunmaktadır. Dolayısıyla, yatırımcıların karar verirken hem getiri hem de risk faktörlerini dikkate alması gerekiyor.

Sonuç olarak, ekonomist Selçuk Geçer'in uyarıları, mevduat yatırımcılarını dikkatli olmaya ve yatırım kararlarını gözden geçirmeye teşvik ediyor. Mevduat faizlerinin enflasyon altında kalması, yatırımcıların reel getiri kaybı yaşamasına neden olurken, alternatif yatırım araçlarının değerlendirmesi de önem kazanıyor. Bu durum, Türkiye ekonomisi için de önemli bir gösterge olarak kabul edilebilir. Yatırımcıların bu değişken ekonomik koşullarda bilinçli kararlar alması büyük önem taşıyor.