Bildiride Montrö Sözleşmesi ile Kanal İstanbul arasında bağlantı /korelasyon kurulmaktadır.

Kanal İstanbul'un inşa edilmesinin rasyonel olup olmadığı tartışmasına girmeden şu tespiti yapmak lazımdır ki, ikisinin arasında kati surette bir bağlantı bulunmamaktadır.

1936 tarihli Montrö Sözleşmesi sadece İstanbul Boğazından geçişi düzenlememektedir, Çanakkale boğazından geçişi de dikkate almak lazımdır. Öte yandan Kanal İstanbul inşası Türkiye'nin ulusal yetki alanı içerisindedir ve hiç bir şekilde başka devleti ilgilendirmemektedir.

Bildiri, hükümete yol gösterme, ayar verme niyeti taşımamış olsa bile, kullanılan üslup ve "doğru yol budur" şeklindeki a priori kabul, unutmaya çalıştığımız darbeleri ve darbe teşebbüslerini hatıra getirmektedir.

Bildirinin gece yarısı yayınlanmış ve bu kadar rakama ulaşan emekli amiralin kollektif hareket etme gayreti içerisine girmiş olması, dikkat çekilmek istenen Montrö Sözleşmesinin teknik boyutlarının çok ötesinde anlam taşımaktadır. Bu bildiriyi hazırlayanların bunu öngöremediklerini düşünmek de, olağan hayatın akışında rasyonel gözükmemektedir.

Son olarak bildiri, Türkiye'de eğitim sistemindeki endoktrinizasyonun bir yansıması olarak da okunabilir. İlkokuldan doktora eğitimine kadar eğitim sisteminde muaccel olarak çağdaş dünya normlarını yakalamak için reform yapılmalıdır.