Erdoğan dünyayı ayağa kaldırdı!

Erdoğan dünyayı ayağa kaldırdı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kazakistan dönüşü uçakta gazetelerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arakan'da yaşanan katliamın durdurulması için Türkiye'nin her alanda girişimlerde bulunduğunu belirterek, ABD Başkanı Trump'la Kazaksitan'da yaptığı telefon görüşmesinde de konuyu gündeme getirdiğini açıkladı.

Erdoğan "Arakan ile ilgili girişimimiz sayesinde zirve marjında bir Arakan toplantısı planlandı. Orada 19 maddelik bir bildirge yayınlandı. Bildirge, ittifakla oybirliğiyle kabul edildi.  Bu konuyu, görüştüğüm bütün hükümet ve devlet başkanlarına anlattım. Konuyu BM Genel Kurulu’nda da özellikle gündeme getireceğim. Sayın Trump ile yaptığım telefon konuşmasında, bu konuyu ona da söyledim. ‘Myanmar’da Arakanlıların yaşadığı dram ile ilgili ABD’nin hassasiyetini önemsiyoruz’ dedim. Akabinde ABD Dışişleri Bakanı bu konuyla ilgili olumlu bir açıklama yaptı. Bu da konuyla ilgilenmeye başladıklarını gösteriyor." dedi.

Türkiye'nin Arkanlı Müslümanlar için kurmayı planladığı kamp hakkında açıklama yapan Erdoğan "Bangladeş’teki kampı eşimle beraber ziyaret eden gazeteci arkadaşlarımızın bazıları şu an zaten buradalar... Sizin de gördüğünüz yer, Bangladeş sınırı içerisinde olan yer. Arakan tarafındaki manzara, orayla mukayese edilmeyecek düzeyde kötü. Myanmar’ın Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Suu Çii ile yaptığımız telefon görüşmesi, aslında oldukça müspet bir görüşmeydi. Kendisine, ‘Önümüzü açarsanız, özellikle  Arakan’daki bu mağdur insanlara yardım ulaştırabiliriz, oralarda barınabilmeleri için en azından çadırlar kurabiliriz’ dedik. Bunları aynı şekilde Bangladeş yönetimine de söyledik. ‘Bize yer tahsis edebilirseniz, bizim Kızılay’ımız ve sizin Kızılay’ınız müşterek olarak, size herhangi bir yük getirmeden, oralarda çadırlarımızı kurabiliriz’ dedik.." dedi.

"YALNIZ BIRAKMAYIZ"

"Arakan’da tam bir insanlık dramı yaşanıyor. O insanlar günlerdir aç susuz, yollarda perişan durumdalar, çoğu Bangladeş’e kadar bile ulaşamadılar. Yolda maalesef vefat edenlerin sayısı yüksek. Tabii Bangladeş’in de sıkıntıları var. Ama biz Bangladeş’i bu noktada yalnız bırakmayız. Umudumuz, onların bir an önce yer tahsisini yapmları. Bu yer tahsisini yaptıkları anda, Kızılay’ımız, AFAD’ımız, onların Kızılay’ı ile süratle inşAllah orada çadırları tesis edebiliriz. Bizim teknik anlayışımız, böyle beton bir zemin, ve çadırlar arasında da çamur bataklık olmasın diye, buraya yönelik bazı çarelerimiz, tedbirlerimiz var. Bunlarla beraber oralarda o insanlara çok daha farklı bir yaşam imkanını sağlayalım istiyoruz. Bu çalışmayı başta Dışişleri Bakanlığımız olmak üzere, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ile birlikte inşallah yürüteceğiz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da bununla ilgili bir oturum talebimiz var, o da kabul gördü."

KAMPLARI ZİYARET EDEN EMİNE ERDOĞAN'IN İZLENİMLERİ

Yaşanan felaketi aktardı. Orada gerçekten çok büyük bir felaket yaşandığını anlattı... Onlara biz bu gıdaları, ilaçları, giyecek vesaireyi nasıl ulaştıracağız? Bunu bir çok hassasiyeti göz önünde bulundurarak gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Örneğin, Türkiye’den oraya gıda, giyecek, ilaç göndermeyelim; tüm bunları Bangladeş’ten satın alalım. Yiyecekleri, giysileri, Bangladeş’ten satın alalım ve böylece Bangladeş ekonomisine de katkı sağlamış olalım. Bunu Bangladeş Cumhurbaşkanına da söyledim. Şimdi ilk etapta malum 1000 tonluk bir alım yapıldı, bunların dağıtımı devam ediyor. İkinci etapta, 10.000 ton alım yapılacak. Bunun devamı da gelecek. Ben bu konuyu İran Cumhurbaşkanına da söyledim. ‘Dayanışma içinde beraber bir şeyler yapalım’ dedik. O da olumlu bir yaklaşım sergiledi; ‘Bu konuda Myanmar yönetimi ile bir adım atmayı deneyelim, eğer başarılı olamazsak o zaman Bangladeş yönetimi ile bunu deneriz’ dedi. Temennimiz odur ki, eşimin de orada tespit ettiği şeyleri göz önüne alarak, inşallah bu dramı en kısa zamanda -sona erdiririz diyemiyorum- en azından hafifletmeyi başarırız.

TRUMP'LA NE KONUŞTULAR?

Kazakistan'da ABD Başkanı Trump'la yaptıkları telefon görüşmesinin içeriğine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan "İkili ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerektiğine değindik. İki ülkenin stratejik ortak olduğuna, bunun ilişkilere de yansıması gerektiğine işaret ettik. Ayrıca bölgesel konuları konuştuk. Myanmar’ı konuştuk. Arakanlıların yaşadığı drama ABD’nin hassasiyet göstermesinin önemli olacağına dikkati çektim. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu esnasında tüm konuları yüz yüze görüşmemizin faydalı olacağı, bunu gerçekleştirme hususunda da mutabık kaldık." dedi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN AÇIKLAMALARINDAN SATIRBAŞLARI:

 

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Adli Yıl resepsiyonunda yaptığı açıklamada, “Biz hâkimler olarak çok az konuşuyoruz. Ama bazen zorunlu durumlarda da yargının genel algısı ve itibarını koruma adına konuşmamız gerekiyor. Şimdi ‘sözde Adalet Yürüyüşü’, ‘sözde Adalet Kurultayı’... Kim için adalet, neyin adaletini arıyorsunuz? Yargıyı da töhmet altında bırakıyorsunuz. Biz adalet terazisini çok hassas tutuyoruz. Siz bu söylem ve davranışlarla yargıya güveni zedelerseniz, bundan bütün toplum zarar görür” demesi üzerine CHP ile Danıştay arasında başlayan polemiğe Erdoğan'dan ilk tepki geldi.

BÜTÜN SAMİMİYETİMLE SÖYLÜYORUM...

Erdoğan konu ile ilgili olarak "Şunu bir defa inanarak, bütün samimiyetimle söyleyeyim: CHP’nin bu yürüyüşü gerçekten “Sözde adalet yürüyüşü”dür. Zira CHP’nin öncelikle adalet kavramını, mefhumunu anlaması lazım. Bunu bir defa bilmiyorlar. Adalet mefhumunu biz partimizi kurarken öyle tahlil ettik, öyle inceledik ki, partimizin adını geldik, Adalet ve Kalkınma Partisi koyduk. Bunu yaparken de biz 42 bin denekle çalıştık. Cezaevinden çıktım, o zaman 42 bin denek üzerinde bu çalışmayı yaptık. Nasıl bir parti? Partinin adı ne olmalı? Bir parti kurulmalı mı? Bu partinin kurucuları arasında kimleri görmek istiyorsunuz? 81 vilayette bunu yaptık. Buradan Adalet ve Kalkınma Partisi çıktı. Logomuz ampul de oradan çıktı. Ampulün yanında kurucu ekip olarak yaptığımız çalışmada, o gördüğünüz 7 tane ışık, o da Türkiye’nin 7 siyasi bölgesini ifade ediyor." dedi.

"BUNLARDA İCRAATTA ADALET DE YOK"

"Şimdi “Sözde adalet yürüyüşü” ile, Ankara’dan 29 günlük yürüyüşle, sen kalkıp da bir vatandaşın izni olmadan arsasına el koyarsan bunun adaletle izahı olur mu? Oraya gel, karavanını koy, ondan sonra oradan poz ver, şunu yap, bunu yap. Nerede adalet? Öbür taraftan Şişli’de temizlik işçileri ne dediler, adalet arayışına onlar da çıktılar. İzmir’de belediye çalışanları adalet arayışına çıktı. Dolayısıyla o yürüyüş “sözde adalet”. Oysa adalet, sözle olmaz, ancak icraatla olur... Ama bunlarda icraatta adalet de yok."

BUNLAR HADDİNİ BİLMİYOR! TEŞEKKÜR ETMELERİ LAZIM

"Danıştay Başkanımızın, Yargıtay Başkanımızın, ana muhalefetin söylemlerini yargıya, hukuka adeta müdahale gibi gördüklerini; bundan rahatsız olduklarını düşünüyorum. Muhtemelen bu sebepten dolayı, o yakışıksız söylemler karşısında, bunlara bir hukuk dersi verme noktasına gelmiş olmalılar.. Herhalde Kılıçdaroğlu’nun kalkıp da Zerrin Hanım’a hukuk dersi verecek hali yok. Onların daha çok mürekkep yalaması lazım. Aynı şekilde Yargıtay’a böyle bir şey verecek hali yok. Daha çok mürekkep yalaması lazım. Ama bunlar (Kılıçdaroğlu) tabi haddini bilmiyor. İşte yanında bir hukukçusu var. Görüyorsunuz, öldürülen teröristlerin hakkını savunuyor. Ne hakkı ya? Bunlar terörist. İşte bir tanesi de Kılıçdaroğlu’nun Artvin’de kendisine eylem hazırlığında olan terörist ya... Bak, onu vurdular. Yahu teşekkür etmen lazım senin. Bırak teşekkürü, tam aksine gelip üzerine saldırıyorlar."

Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Eylül'de yapılacak Astana'da yapılacak Rusya, Türkiye ve İran'ın katılacağı görüşmesinin bölgenin geleceği için kritik bir öneme sahip olduğunu belirtti. Erdoğan ayrıca Rusya'dan alınması için çalışmarın sürdüğü S-400 sistemleri hakkında da önemli açıklamalarda bulundu.

"SÜREÇ İŞLİYOR"

Erdoğan, Şuan her şeyin olumlu bir istikamette ilerlediğinin altını çizerek, "Özellikle İdlib hakkında şunu söyleyebilirim. Ayın 14'ünde yapılacak Astana Zirvesi önem arz ediyor. Şu anda İdlib’te Rusya ile daha önce mutabık kaldığımız gibi süreci işletiyoruz ve bu şekilde süreç şu an çalışıyor. Rusya ile bu konuda aramızda herhangi bir ihtilaf söz konusu değil. İran ile de yaptığımız görüşmede ihtilafa konu olabilecek herhangi bir başlık gündeme gelmedi. Öyle zannediyorum ki Astana zirvesi sonrasında da aramızdaki sağlıklı görüşmeler bu şekilde devam edecektir. Gelişmeler olumlu istikamette devam ediyor." dedi.

Erdoğan gazetecilerin "Sosyal medyada siz ile Esad arasında bir görüşme olduğu yönünde iddialar dolaştı. Özel olarak birileri mi dolaştırıyor bu tür iddiaları?" sorusuna  "Herhalde birileri özel dolaştırıyor. Ben Esad ile görüşmedim, görüşmeye de pek niyetim yok." açıklamasında bulundu.

ERDOĞAN'DAN S-400 AÇIKLAMASI: KAPORA VERİLDİ

Erdoğan, S-400 sistemleri için Rusya'ya kaporanın verildiğini belirterek "Arkadaşlar S-400 ile ilgili arkadaşlarımız imzalarını attılar. Bundan sonraki süreç de zaten Rusya’dan bize aktarılacak kredi ile ilgili devam edecek bir süreçtir. Gerek Sayın Putin, gerekse şahsımın bu konuda kararlılığımız var. Türkiye Cumhuriyeti’nin savunma sanayi veya savunmasıyla ilgili bağımsızlık ilkelerini veya bağımsız kararını herhalde kimsenin tartışmaya hakkı yoktur. Biz kendi bağımsızlığımızla ilgili kararımızı kendimiz veririz; ülkemizi savunmak için koruma tedbirlerini de, güvenlik tedbirlerini de kendimiz almakla mükellefiz. Eğer bir yerlerden bu noktada herhangi bir savunma unsurunu tedarikte zorluk çekiyorsak, girişimlerimiz çoğu kez engellemelere takılıyorsa biz ne yapacağız, başımızın çaresine bakacağız. Mesela, silahsız hava araçlarını maalesef dostlardan alamıyorduk biz, çok da yüksek paralar istiyorlardı, bedava da istemiyorduk üstelik. Ama terör örgütüne tank, top, zırhlı araçlar veriyorlar; ama biz parasıyla istediğimiz halde bazı ihtiyaçlarımızı tedarik edemiyoruz. Sonuçta ne oldu? Hamdolsun insansız hava aracını da kendi ülkemin insanı üretir hale geldi, silahlısını da üretir hale geldi. Son bir haftada 90 terörist öldürüldü. Ama bakıyorsun bir milletvekili çıkmış ana muhalefet partisinden bundan rahatsız oluyor! Kazakistan’a gelirken de söyledim: Sen kimden yanasın? Teröristten yana mısın yoksa benim güvenlik güçlerimden yana mısın? Ne yapacaktık, benim bu kadar vatandaşım, güvenlik gücü, askerim, polisim, subayım şehit edildi; adamın takındığı tavra bak. Tabi ki bunların üzerine gideceğiz, kusura bakmasınlar. Bu konuda savcılarımızın soruşturma açmasını da takdirle karşılıyorum. Böyle bir durumda, ana muhalefetin başındaki zat, kalkıp o milletvekilini bizzat kendi uyarmalıydı, sen ne yapıyorsun, ne diyorsun diye." dedi.

Almanya ile süren gerilimle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan,  "Bizim Alman halkıyla, Almanlarla hiç bir sorunumuz yok. Almanya’da 3 milyonu aşkın soydaşımız yaşıyor. Orada Almanlarla entegrasyon içerisinde yaşıyorlar. Sorun, Almanya yönetimindeki yetkililerin yanlış tavırlarından kaynaklanıyor. Dolayısıyla yanlış tavırlara son verilmesi lazım. Referandum döneminde neler yaptıklarını gördük. Saldırılar sürdürmeleri halinde, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak elbette onurumuzdan taviz veremeyiz. Almanya’nın şu anda teröre yataklık yapan bir ülke haline gelmesini normal karşılayamayız. Dediğim gibi bizim Alman halkıyla hiç bir sorunumuz yok. Sadece hatalı tavırlar dolayısıyla, Alman yönetimine kırgınlığımız var. Evet, seçim dönemindeler. Ama, seçimde şu kazanmış, bu kazanmış, bu da bizi pek ilgilendirmiyor. Bu Almanya’nın kendi iç meselesidir." dedi.

AB'NİN 3 GÜNDEME: RECEP-TAYYİP-ERDOĞAN

Gazetecilerin "AB’deki kilit ülkelere bakınca onların 3 gündem maddesi var deniliyor: Recep Tayyip Erdoğan..." demesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Yani Recep-Tayyip-Erdoğan..." demesi uçakta gülüşmelere neden oldu.

ERDOĞAN'DAN GÜLDÜREN CEVAP

Daha sonra gazetecilerin "Evet... Siz AK Parti İl Başkanları toplantısında, “Erdoğan size ne yaptı?” dediniz. Sahi, siz ne yaptınız? Avrupa neye veya hangi diziye reaksiyon gösteriyor sizce?" sorusuna Erdoğan "Diriliş dizisine" cevabı verince uçakta tekrar gülüşmeler hakim oldu.

Gazetecilerin ısrarla cevap istemesi üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan,  "-(Gülerek) Bence yeterli... Her şeyi anlatmıyor mu?" dedi.