Bir siyasi cephe düşünün ki tavanından tabanına kadar düştüğü fikri eşcinsellik girdabında üretebildiği tek şey YALAN ve TERÖR olsun.

Öyle böyle değil yalnız...

Cephenin kımıl liderinden tipitip sözcüsüne kadar hepsi YALANCI.

Eli kalem tutan mütareke medyasının alayı YALANDAN besleniyor.

Seçmeni desen, her bir YALANLA mastürbasyon yapıp orgazm seviyesine varacak derecede kucaklaşabiliyor.

Sadece yalan olsa keşke…

Cephenin merkezinde bir de örgütsel bağ söz konusu.

Her ne kadar o siyasi cephenin artık aleniyet kazanan ortağı HDP, mevcut siyasi partiler kanunu gereği legal görünse de hem toplumsal vicdanda hem evrensel hukukta meşruiyetini taa sırtlarını YPG/PYD/PKK’ya dayadıklarını ilan ettiklerinde kaybetmiş.

Yetinmemiş, ellerindeki Belediyelerin imkanlarını PKK’nın lojistik üssü haline getirmiş. Yetinmemiş kimi vekilleri aranan örgüt militanlarını araçlarında taşımış.

Yetmemiş vekillerinin araçlarıyla örgüt adına silah sevkiyatı yapmış.

Yetmemiş şimdi bir barış güvercini olarak cilalanmaya çalışılan Eş Genel Başkanlarının sokak çağrısıyla örgütün metropol yapılanmasına mensup teröristler, kafası taşla ezilerek katledilen Yasin Börü ile birlikte 51 kişinin canına kıymış.

Yetinmemiş, özellikle hendek teröründen sonra PKK’nın dağ kadrosuna, partinin il ve ilçe örgütleri aracılığıyla militan devşirmiş hatta transfer etmiş.

Ve ilginçtir, bütün bu eylemlerden sonra biri Mustafa Kemalin partisi diğeri de milliyetçi olduğunu iddia eden iki parti CHP ve İYİ Parti ile şimdi oylarını geri istemek için savcılıklara başvurdukları seçim ortaklığı yapabilmişler.

Hatta kendini milliyetçi olarak tanımlayan ve bu söylemle özellikle MHP’den oy devşirebilen İYİ Parti’nin Genel Başkanı, söz konusu örtülü ittifaka meşruiyet arayışına düşüp, terörle içli dışlı olan bu parti için “Kürt siyasi hareketinin temsilcisi” tanımlamasını bile yapmış.

Haliyle onlar da ellerine mikrofonu alıp, başta “Ülkücü” Mansur Yavaş olmak üzere sözüm ona “Millet İttifakı”oylarıyla seçilen Belediye Başkanlarına “o koltuklarda HDP’nin oylarıyla oturuyorsunuz” diye meydan bile okuyabilmişler.

İçerisinde terörden beslenen HDP’nin, milliyetçilik edebiyatı yapan İYİ Parti’nin ve Mustafa Kemal’i tekelinde bulunduran CHP’nin bulunduğu cephenin seçmen psikolojisi kesinlikle bilimsel araştırma konusu.

“YALAN ve TERÖR”den bu denli beslenen bir cephenin, YALANLARI üzerinde tepinip her bir YALANLA mastürbasyon yapıp orgazm seviyesinde kucaklaşabilenler için Muharrem İnce’nin koyduğu “şizofren” tanısı kafi değil.

Söz konusu siyasi cephenin ana çatısı CHP’nin, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, Kur’an-ı Kerim’in hükümleri üzerinden “eşcinselliğin sapkınlık” olduğu yönündeki “fetvasını”, “çağlar ötesinden gelen ses, ötekileştirici, kutuplaştırıcı dil” diye tanımlaması karşısında bile bırakın tepkisiz kalmayı hurraaa destek çıkan bir taban profili için söylenecek en iyi niyetli tabir “çift cinsiyetli sapkınlar” olur herhalde.

Bakın eğer bunlara bu tanımlamaları koymaz, hala bunların oylarını da alabilir miyiz acaba diye düşünüp bunlara ayna tutmazsanız, durdukları noktanın doğru olduğuna inançları da pekişir bunların.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhur İttifakı karşıtlığının PKK ile dolaylı müttefikliğe, eşcinsellerle aynı yatağa ittiği bir kitleyi kazanmak için atacağınızın her adımın bir getirisi olmayacağı gibi götürüsünü hesap bile edemezsiniz.

Karşınızdaki cephenin tavanından tabanına her evresi, Erdoğan ve Cumhur İttifakı nefretiyle, dişi militanlarına “hizmetin selameti için zevk almadan sevişebilirsiniz” talimatını verebilecek kadar alçalmış bir örgütün maymunu olmuş durumda.

Bunların nesini kazanacak bunlarla hangi ortak payda üzerinde uzlaşacaksınız.

Bunlara her ortamda, her platformda hak ettikleri dili kullanmadığınız sürece kendi tabanınız nezdinde itibar kaybedersiniz.

Bilhassa pandemi sürecinde YALAN ve MANİPÜLASYONLA her biri birer kriminal vaka haline gelmiş, son olarak da eşcinselleri savunmak adına Kur’an hükümlerini “ötekileştirici, kutuplaştırıcı” ilan etmiş siyasi cephe için yapabileceğiniz en üsturuplu tanımlama “ÇİFT CİNSİYETLİ SAPKINLAR”dır vesselam…