Erdoğan resti çekti: Karşılıksız bırakmayız!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Şu anda iki gündür Suriye tarafından ciddi manada havan toplarıyla atışlar yapılıyor. Düşman belli biz bunları karşılıksız bırakmayız' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Swissotel'de düzenlenen Atlantik Konseyi İstanbul Zirvesi'nde Türkiye ve dünya gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında dünyanın terörle mücadelede takındığı ikiyüzlü tavrı eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sırf DEAŞ'la mücadele ediyor diye PKK, YPG gibi yapıların etnik temizlik faaliyetlerine, bölgede işlediği cinayetlere sessiz kalmak yeni şeylere kapı aralır. YPG'yi biz iyi biliriz. Bunlar PKK'nın düşük çocuklarıdır." ifadelerini kullandı.
Son günlerde Suriye tarafından gelen saldırılara da değinen Cumhurbaşkanı, "Şu anda iki gündür Suriye tarafından ciddi manada havan toplarıyla atışlar yapılıyor. Düşman belli biz bunları karşılıksız bırakabilir miyiz? Gereği neyse bunu yaparız.Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun oluşmasına izin vermeyeceğiz. Malum bazı cahiller var. Cahil cesur olurmuş. Kendine göre bakanlar kurulu oluşturuyor. Biz bunları karşılıksız bırakmayız. Kuzey Suriye'de böyle bir devlet kurulmasına asla izin vermeyiz." dedi.
İşte o konuşmadan satır başları
"Dünyamız çalkantılı bir dönemden geçiyor. Küresel geleceği kestirmekte hepimiz zorlanıyoruz. Son yıllarda yaşadığımız sorunlar karşısında sergilenen acziyet geleceğe yönelik karamsarlığı körüklüyor. Küresel müesses nizam bizleri doğrudan etkileyen karşısında etkinliğini yitiriyor. BM ve AB gibi kurumların saygınlığı söz sahibi bir kaç ülkenin çıkar hesaplarına kurban ediliyor.
YA DEĞİŞİM RÜZGARINI YÖNETECEĞİZ, YA YOK OLACAĞIZ
Şu gerçeklerin artık idrak edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ya mevcut mekanizmalara format aracağız ya da karamsarlık virüsünün bizi sarmalamasını izleyeceğiz.Ya yeni aktörlerin talep ve önerilerine kulak kesilecek ya da çözümsüzlük üreten sisteme suni teneffüs yapmaya devam edeceğiz. Ya değişim rüzgarını yönetecek ya da bunun kasırgaya dönüşüp bizi yok etmesini izleyeceğiz. Karşımızdaki bu olumsuz tabloyu olumluya çevirmek bizim elimizde.
MAKEDONYA'YA SAĞDUYU ÇAĞRISI
Dün Makedonya'da yaşananları gördük. Ülkede meclis başkanlığı seçiminin ardından yaşanan hadiseler endişe vericidir. Ülkem adına geçmiş olsun diyorum. Makedonya'daki Türk toplumundan itidalli duruşlarını devam ettirmelerini bekliyoruz. Bu bir şeyi gösteriyor: Demokrasiye inanıyorsak istenilen neticeyi alsak da almasak da seçimin bir galibi bir de mağlubu olacaktır. Özellikle altını çizerek ifade ediyorum: Günümüz dünyasında sorumluluk bilinciyle hareket etmeden sorunlarımızı çözemeyiz.
ESED ZULMÜNÜN SEBEBİ...
Örgütlü suçlar, siber saldırılar, gıda güvenliği, İslam düşmanlığı gibi yeni sorunlarla, yeni tehditlerle yüzleşiyoruz. Nükleer testler ve balistik füzeleri kadar Afrika'daki kuraklık da uluslararası güvenlik ve istikrarı tehdit ediyor. Güçlünün çıkarlarını mazlumun haklarının önüne koyan bir yapı güvenlik ve istikrarı temsil edemez. Adil olmayan bir sistem sürdürülebilir olamaz. Elimizi vicdanımıza koyup şu sorulara cevap vermemiz gerekiyor. Şayet uluslararası toplum Suriye konusunda dirayetli davransaydı, rejim yeni kimyasal saldırılarla bu zulmü gerçekleştirebilir miydi? Bu benim 6 yıldır işlediğim bir konu. Ama sadece kendim söyledim kendim dinledim. Bir netice alamadık. Esed rejiminin arka arkaya işlediği suçların sebebi daha öncekilerin eline kar kalması değil midir? Ben devlet terörünü anlamakta zorluk çekiyorum.
YAPMAMIZ GEREKEN BELLİ...
Katil Esed bir devlet terörü estirmektedir. Terör örgütleri arasında ayrıma gidilmeden bu katil sürüleri bu kadar palazlanmazdı. Uluslararası toplum yardım elini uzatsaydı milyonlarca insan benzer sorunlarla karşılaşmazdı. Bu manzara karşısında yapılması gereken belli: Ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız. Başka yol yok. Taşı delen damlaların sürekliliğidir. İnsiyatif alacağız ve dayanışma ve işbirliğine vurgu yapmayı sürdüreceğiz. 14 yıldır Türkiye bunun mücadelesini veriyor. Elini taşın altına koydu..
AB VERDİĞİ SÖZLERİ TUTMADI
Tarih ibret alınmazsa tekerrür etmez. 2011 yılından beri yıkımın eşiğinde olan Somali'yi ayağa kaldırmanın mücadelesini veriyoruz. Suriye'de ilk günden beri halkın yanında olduk. Milyonlarca Suriyeliye ayrım yapmadan sahip çıktık. 6 yıldır kendi imkanlarımızla 3 milyon mülteciyi ülkemizde barındırıyoruz.AB'den bugüne kadar söz verdikleri halde, 2016'nın Temmuz'unda 3 milyar Avro vereceklerdi. Şu ana kadar 725 milyon Avro geldi. Zulme rıza zulümdür, biz onlara şefkat kollarımızı açacak, onları ülkemizde ağırlamaya devam edeceğiz.
3 BİNİ AŞKIN DAEŞ'Lİ ÖLDÜRÜLDÜ
Fırat Kalkanı harekatıyla DEAŞ'ı sınırlarımızdan uzaklaştırdık. 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı o topraklarda etkisiz hale getirdik. Hiç kimseyi dışlamadan bölgenin gerçek sahipleriyle icra ettiğimiz bu operasyon DEAŞ'a şu ana kadar ki en büyük darbeyi indirdi. Şimdi hayatın normale dönmesini sağlıyoruz. Güneyimizde Suriye'nin kuzeyinde o bölgede terörden arındırılmış bir bölge yapalım, burada eğit-donat çalışmalarını da sürdürelim. Türkiye buna hazırdır. Maalesef söyledikleriniz gayet güzel demelerine rağmen adım atılamadı. Bu yapılmış olsaydı Suriyeli Suriye'yi ter etmeyecekti.
EN BÜYÜK DARBEYİ BİZ İNDİRDİK
Uluslararası basında ifade edilen yalan yanlış haberleri de burada deşifre etmeliyiz. 2 bin 5000 km'lik alanı teröristlerden arındırdık. Kimseyi dışlamadan bölgenin gerçek sahipleriyle icra ettiğimiz bu operasyon DEAŞ'a en büyük darbeyi indirdi. Bir gerçeği ifade etmem gerekir: Dostlarımla görüşmemde gündeme getirdim: Terörden arındırılmış bir güvenli bölge yapalım. Bu konuda Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazırdır. Malesef bu teklif yerinde denildiği halde bu adımı atamadık. Yapılan hep terör örgütlerine destek şeklinde devam etti. İstediğimiz oralarda konutlar inşaa edelim ve ortalama 5 bin km'lik alan inşaa ederek yeni bir şehir kuralım. Terör bataklığının başka türlü kuruması mümkün değil. Bunun için öncelikle terör örgütlerine karşı takınan ikircikli tavrın terk edilmesi gerekiyor.
BUNLAR PKK'NIN DÜŞÜK ÇOCUKLARIDIR
Terör örgütlerinin iyisi, kötüsü olabilir mi? Bu mantıkla bir yere varamayız. Terör örgütünün hepsi kötüdür. Bu terör örgütlerine karşı mücadelemizi müşterek danışma işiyle sürdürmemiz lazım. Sırf DEAŞ'la mücadele ediyor diye PKK, YPG gibi yapıların etnik temizlik faaliyetlerine, bölgede işlediği cinayetlere sessiz kalmak yeni şeylere kapı aralır. YPG'yi biz iyi biliriz. Bunlar PKK'nın düşük çocuklarıdır. Terör örgütleri akrep gibidir. Bir gün kendini besleyen eli de ısırır. Biz ülke olarak terör örgütleri arasından ayrım yapmadan mücadelemizi sürdüreceğiz.
KİMİN YAPTIĞI BELLİ, BİZ BUNLARI KARŞILIKSIZ BIRAKMAYIZ
Şu anda iki gündür Suriye tarafından ciddi manada havan toplarıyla atışlar yapılıyor. Düşman belli biz bunları karşılıksız bırakabilir miyiz? Gereği neyse bunu yaparız.Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun oluşmasına izin vermeyeceğiz. Malum bazı cahiller var. Cahil cesur olurmuş. Kendine göre bakanlar kurulu oluşturuyor. Biz bunları karşılıksız bırakmayız. Kuzey Suriye'de böyle bir devlet kurulmasına asla izin vermeyiz.
TERÖR ÖRGÜTLERİ NATO ÜYESİ Mİ?
Türkiye, Atlantiğin her iki yakası için geçmişte olduğu gibi gelecekte de güçlü ve güvenilir bir ortaktır. İttifaka yeni bir soluk, yeni bir güç vermekse hepimizin bu dönemdeki tutumuna bağlıdır. İçinden geçmekte olduğumuz sancılı dönemde ittifakımızın ve ortaklığımızın temellerini yeniden tahkim etmeli, güçlendirmeliyiz. Öncelikle ilişkilerimizi terör örgütleri değil, devletler olarak birbirimiz üzerinden yürütmemiz gerektiğine inanıyorum. Terör örgütleri kim ki? Biz onları yanımıza niye alıyoruz ki? Bu terör örgütleri, NATO üyesi mi? Hayır. NATO'da biz beraberiz. Öyleyse terör örgütlerinden biz niçin yardım istiyoruz ki? Biz varız. Biz bölgede her türlü desteği vermeye hazırız, her türlü koalisyonun içerisinde yer almaya hazırız. Ama bu terör örgütleriyle asla... Çünkü onlar bizim can düşmanlarımızdır."