Erdoğan'ın Faiz Sebep Enflasyon Sonuç Tezi Türkiye'ye Pahalıya Patladı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2018 yılında ortaya attığı faiz sebep enflasyon sonuç tezi, Türkiye ekonomisini nasıl etkiledi? Yeni ekonomi yönetimi bu tezden geri dönebilecek mi? Bu makalede, bu soruların cevaplarını arayacağız.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, faiz sebep enflasyon sonuç tezini ilk 2018 yılında dile getirdi. Buna uygun olarak, düşük faiz politikasını ise 2019 yılında Merkez Bankası başkanı değişikliği ile uygulatmaya başladı. O günden bugüne hayatımızda çok şey değişti. Ekonomik verilerin hepsi altüst oldu. Döviz kuru ve enflasyon fırlarken, vatandaşın alım gücü düştü. Dar gelirlinin borç yükü de arttı. Şimdi yeni ekonomi yönetimi, o politikadan geri dönmeye çalışıyor. Ama 4 yılın düşük faiz düşük enflasyon tezi tutmayınca, faturası yine vatandaşa kesiliyor.
Faiz Düştü, Döviz Kuru ve Enflasyon Fırladı
Erdoğan, faiz sebep enflasyon sonuç tezini savunurken, görevden alınmamak için Merkez Bankası Başkanları faizleri indirdi. Faizler indikçe döviz ve dövize paralel enflasyon yukarı fırladı.Vatandaşın yükü ağırlaştıkça ağırlaştı...
2019 yılında Türk-İş’in 4 kişilik bir aile için hesapladığı açlık sınırı 2162, yoksulluk sınırı ise 7045 liraydı. 2023 yılı Temmuz ayındaysa açlık sınırı 11.658, yoksulluk sınırı da 37.974 lira oldu. Bu rakamlar, vatandaşın geçim sıkıntısının ne kadar büyüdüğünü gösteriyor.
Banka Faizleri Fırladı, Vatandaş Borçlandı
Erdoğan'ın talimatlarıyla politika faizi indi ama banka faizleri fırladı. Alım gücü her geçen gün düşen sabit gelirli, geçinebilmek için yüksek faizle bankalara borçlandı. 2019 yılında tüketicilerin kredi ve kredi kartı borcu 580 milyar liraydı. 2023 Ağustos ayında tüketicilerin bankalara borcu 2 trilyon 284 milyara çıktı.
Öztrak ''Türkiye’nin ekonomisinin sorumlusu benim diyen Erdoğan, Büyük Selçuklu’nun büyük veziri Nizamülmülk’ün sözünü hatırlamalı: “İdarecinin bir hatası, bir millete mal olabilir.” dedi.
Ek Bütçeler Çıkarıldı, Vatandaşa Fatura Edildi
Vatandaşın bütçesi gibi devletin de bütçesinin dengesi bozuldu. Ek bütçeler çıkarılmaya başlandı. Ama o da vatandaşa fatura edildi. 2019 yılında ek bütçeye ihtiyaç duyulmazken, vatandaştan toplanan KDV ve ÖTV toplamı 327 milyar liraydı. Bugün sadece 7 ayda 1 trilyondan fazla KDV ve ÖTV toplandı. Bu kadar yüksek seviyede tutup sonra enflasyon niye düşmüyor diyemezsiniz.
Konuya ilişkin açıklama yapan Faiz Öztrak ''Milletin 128 milyar dolarını yakmışlardı. Bu defa 717 milyar lira, kur korumalı mevduat sahiplerine ödenen para oldu. Faiz düşük falan, döviz kuruyla hayatınızda. 2021 yılı Aralık ayında girdi kur korumalı mevduat sistemi, o günden bugüne 85 milyona yükü 700 milyar liraya açtı.'' dedi. CHP Sözcücü Faik Öztrak şu açıklamalarda bulundu;
Yeni Ekonomi Yönetimi Ne Yapacak?
Fatura bu kadar ağır olunca, şimdi yeni ekonomi yönetimi hem kur korumalı mevduattan çıkmaya çalışıyor hem de faiz artırıyor. Olan da yine alım gücü düşen sabit gelirliye oluyor. Yüksek vergi ve banka faizleriyle vatandaş mücadele ediyor. Hakikaten bir inat uğruna koca ülke, belli sermaye grupları hariç, 85 milyon perişan olduk.
4 yılda hayatımız baştan sona pahalılandı. Orta gelirli, bildiğiniz yaşam savaşı veriyor. Ayrıca faizler (%17,5'den %25'e çıktı) arttı her şey bitti de değil. Sıcak para sadece bu adıma güvenip gelir mi? O büyük soru işareti. Yoksa ekonomik durgunluk ve sonunda işsizlik kaçınılmaz mı? Hepsi göreceğiz.
Doğru adımları atmaya umarız devam eder yeni ekonomi yönetimi. Ama Profesör Doktor Veysel Ulusoy çok net ifade etmiş asıl sorunu. Paylaşmak isterim: “Faiz sonuçtur, hastalığa çare değildir. Hastalık ise; yolsuzluk, gelir transferi, denetimsizlik, basiretsizlik, üretimsizlik, gelirsizlik, işsizlik ve vurdumduymazlıktır.”