NUR SÜMEYRA
Erdoğan’ın gizli hayranları
Hep düşünürüm, anti-emperyalist, hakikatli ve samimi solcular niçin Erdoğan’a destek vermez? Her tarafı ayrı oynayan, bir gün HDP’ci, öbür gün Atatürkçü, diğer gün liberal fakat ne hikmetse son tahlilde hep solcu diye nitelenenlerden bahsetmiyorum. Ben gerçek solculardan bahsediyorum.
Zira bakıyorsunuz Erdoğan solcuların söyleyeceği her şeyi söylüyor ve yetmiyor bunu fiiliyata da döküyor. “One Minute!” dan başlarsak, “Eyyy Amerika!” dan çıkarız bu bağlamda. “Mazlumların sesi olacağız” diyor, “sömürgeye son” diyor, “insan öldürmeyi en iyi siz bilirsiniz” diyor, “maşalarını da al git lan” diyor. Evet, bu sonuncuyu tam bu sözlerle ifade etmiyor. Daha diplomatik bir dil kullanıyor fakat uygulamada bunu dediğini, Fetö ve PKK konusunda yaptıklarıyla gösteriyor. Marksist PKK’nın ve YPG, PYD bütün uzantılarının tam bir Amerika işbirlikçisi olduğu görüldü. Fetö’nün emperyalizmin bir projesi olduğu ortaya çıktı. Zaten efendim, biz bunun böyle olduğunu biliyorduk deniyor fakat aynı samimiyet PKK’da ve onun siyasi uzantısı HDP’de gösterilmiyor. Af buyurun ama bu PKK ve HDP denilen yapılar solculuğun içine tükürmedi mi? Hem de tükürük bile değil, ABD ile işbirliğine açıktan girmeleriyle birlikte, tam bir balgam ortaya çıkan şey. Cascavlak ortaya çıktı ne menem bir solculuk yaptıkları. Öyleyse?
Öyleyse? Diye soruya çevirdiğim sözün bir karşılığı da var aslında bende. Fakat gizli. Tıpkı Erdoğan’ın gizli hayranları gibi. Son tahlilde ikisi de aynı yerde birleşiyor aslında.
Şöyle.
Erdoğan niçin bunca yıldır lider? Bu sorunun cevabını ilahi sebeplerle açıklayanlar var, işi matematiğe dökenler var, hesap kitap içinde kafayı oynatmak üzere olanlar var, MHP’nin verdiği “vatan” odaklı destekten dolayı ateş püskürenler var. Var da var. Bunların hepsi kabulüm. Bilhassa 7 Haziran sonrasında öne çıkan, 15 Temmuz’da ise büyük bir anlam kazanan MHP’nin desteği tartışılmaz. Mihenk taşı o, iş matematiğe dökülünce. MHP çıkarsa aradan hiçbir virgüllü rakamın yetmeyeceği de ortada. Fakat MHP’nin karşı tarafla başabaş kıldığı bu oranlamada, virgüllü, siyaset dışı bambaşka bir kesim var. İşte size bahsedeceğim kesim de bunlar. “Erdoğan’ın gizli hayranları.” Bu kesim işte, o kritik sonuçlarda, bir virgülle her şeyi değiştiriyorlar. Velev ki sıfır virgül beş’ler. Artı bir (+1) sonucunda, o kadar hayati ki bu virgül. Fakat bunlar asla ama asla bunu itiraf etmeyenler. Son derece akıllı ve samimiler. Vatan konusunda hassaslar. İdeoloji olarak Erdoğan’la taban tabana zıt görünseler de hakikatte “emperyalizme karşı duruş noktasında biz de ancak bu kadarını yapabilirdik” mizanına sahip insanlar. Hatta bu insanlar o kadar saklıyorlar ki bu gerçeği, ait oldukları kesimden dışlanmamak adına Erdoğan’ı zaman zaman çok sert de eleştirebiliyorlar. Kaldı ki eleştirdikleri yerlerde bir çığlık da var aslında. Lütfen duyun sesimi ve lütfen şu şu adımları attırma emrindekilere. Nedir bunlar? Mesela tarımdır, mesela ekonomidir. Yani yine ülkenin menfaatleri üzerine. Kritik konularda ise –mesela Afrin- yorum yapmamayı tercih ediyorlar. Vermek istedikleri desteği de ancak bu şekilde-sükûtla- veriyorlar. Çünkü çoğumuzun üzerinde hemfikir olduğu, özde emperyalizme karşı vermiş olduğumuz bu mücadelenin son derece farkındalar. İşte bu gizli hayranlar (belki de rakamları virgüllü değildir, belki de daha fazladır) vatan ve emperyalizme karşı hassasiyetlerini bu şekilde ortaya koyuyorlar. Gizli fakat samimi. (Bunların tamamı benim gözlemlerim ve çıkarımlarımdır. Resmi, istatiksel bir değeri yoktur.)
Öyleyse bu noktadan sonra soruyu şu şeklide değiştirip yeniden sorabilirim; “Erdoğan kendisine verilen bu gizli desteğin sahiplerine niçin daha farklı bir lisanla yaklaşmaz? Niçin onların verdiği bu gizli desteğin daha çoğuna talip olmaz? Niçin o virgülün netleşmesini ve artmasını istemez?” Ya da hadi pat diye daha açık sorayım; “Erdoğan niçin hakikatli, vatansever solcuların desteğine talip olmaz?” Çünkü emperyalizme karşı dil aynı, fiiliyat ise gayet samimi. Emperyalizme karşı duruşta samimi bu solcularla, niçin bu ortak noktada biraraya gelinmesin ki? Niçin hedef kitle sınırlı olsun? Millet olmanın esası ve hatta milletin bir tanımı şudur; aynı amaç etrafında birleşmek. Siz zannediyor musunuz ki bu hakikatli solcular karşımızda emperyalizmin en büyük aktörleri varken bu amacı paylaşmasın, bu mücadeleyi desteklemesin? Bu amacı paylaşmayan ve desteklemeyenler açık ve net. Kriptoları ise cepleri şişkin, bir öyle bir böyle, ikiyüzlü kesim. Birazı da hala kendini devletin birçok kurumunda gizleyen diğer bir gizli kesim. Bunların dışında kalan solcular yok mu sanıyorsunuz? Hem ne çok.
Yanlış anlaşılmasın, bunları 2019’a dönük dile getirmiyorum. Bunları, komplike gibi duran bir durumun aslında çok akılcı metotlarla aşılabileceğini göstermek ve özlediğimiz o birlik ve beraberlik tablosunun –ki Allah’a çok şükür Milletimizin derin firaseti bu noktada çok net- entelektüel kesim içinde de yakalanabileceğini hatta daha da ileri götürülebileceğinin altını çizmek için dile getiriyorum. Aslında kutuplaşma gibi görülen şeyin “vatan” söz konusu iken hakikatli insanlar arasında olmadığını ancak bunu gizli götürmeyi (ideolojik sebeplerle) tercih ederek sürdürdüklerini göstermek için dile getiriyorum. Fakat bizim bunların açıktan dile getirilmesine de ihtiyacımız var özellikle şu günlerde. Göğümüzde binlerce akbaba süzülürken, şunlar bir düşse de saldırsak diye bekleşirken, bu mesajların çoğalmasına, vatan odaklı desteklerin açıktan verilmesine ihtiyacımız var.
Bunun için de müsaadenizle şunu sormak istiyorum; “Sayın Erdoğan ve danışmanları bu gizli hayran kitlesinin ne kadar farkında?”
Her ne kadar bu yazının amacı 2019 seçimleri olmasa da, bu sorunun cevabı, bize bu seçimle ilgili ipuçları da verecektir.