Facebook: Sosyal medyada sessizlik ruh sağlığına iyi gelmiyor
Facebook, sosyal medyanın ruh sağlığına zarar verdiğini itiraf etti ancak sağlığı korumanın yolunun da daha fazla paylaşımda bulunup daha fazla yorum yazmak olduğunu öne sürdü.
The Times gazetesinin haberine göre Facebook hafta sonu yayımladığı blog yazısında, bazı sosyal medya araçlarının insanları mutsuz ettiğine dair kanıtlar olduğunu kabul etti.
Akademik araştırmalar, sosyal medyayı yoğun kullanan özellikle gençler arasında depresyon, öz güven eksikliği ve yalnızlık duygusu oluştuğuna dikkat çekmişti.
Facebook ise şimdiye kadar bu platformun psikolojik zarar verdiğine işaret eden araştırmalarla ilgili yorum yapmayı reddediyordu.
Sosyal medyanın psikolojik etkileriyle ilgili ilk defa açıklama yapan Facebook'a göre arkadaşlarının durum güncellemelerine 'kenardan bakan' kullanıcıların ruh sağlığı bozulabilir.
Facebook'un araştırma müdürü David Ginsberg ve araştırma görevlilerinden Moira Burke'nin yazdığı blog yazısında "Genelde insanlar vakitlerini çoğunlukla pasif olarak bilgi tüketmeye harcadıklarında, yani yalnızca okuyup birbirleriyle etkileşime girmediklerinde, kendilerini daha kötü hissediyorlar" deniyor.
Facebook, Michigan Üniversitesi'nin de bir araştırmasına atıf yapıyor. Bu araştırmaya göre günde 10 dakika Facebook okuyan öğrencilerin morali, Facebook'ta daha sık paylaşım yapma ve arkadaşlarıyla konuşma görevi verilen diğer arkadaşlarının moraline kıyasla daha bozuk oluyor.
California San Diego Üniversitesi ile Yale Üniversiteleri'nin araştırmasına göre ise çoğu arkadaşının paylaşımlarını 'beğenen' kullanıcıların akıl sağlığı daha kötüye gidiyor çünkü kendileri ile arkadaşları arasında olumsuz kıyaslamalar yapmaya başlıyorlar.
Akıl sağlığının olumsuz etkilendiğini kabul eden Facebook ise sayfada daha az vakit geçirilmesini önermiyor.
Aksine, kullanıcıların paylaşımlarla ve arkadaşlarıyla sık sık etkileşime girerek daha mutlu olacaklarını öne sürüyor.
'Yalnızlık hissine çare daha çok yorum'
Facebook, "İnsanlarla aktif olarak etkileşimde olmak, mesaj atıp, güncellemeler, yorumlar paylaşmak ve özellikle yakın arkadaşlarla eski günlerden konuşmak akıl sağlığına iyi geliyor" tavsiyesinde bulunuyor ve çok yorum yapanların, çok yorum ve mesaj alanların kendilerini daha az yalnız hissettiklerini söylüyor.
Ruh sağlığıyla ilgili çalışan dernekler ise internet şirketlerine sanal ortamdaki zorbalıklara karşı daha fazla mücadele etmeleri uyarısında bulundu.
YoungMinds adlı yardım kuruluşundan Sarah Brennan, "Gençler, internet ortamındaki tacizlere karşı sosyal medya şirketlerinin daha fazla mücadele etmesini ve ruh sağlığını korumak için daha fazla çaba göstermelerini istiyor" diyor.
Facebook'un bu açıklamasından birkaç gün önce ise bu platformların 'insani etkileşimden koparıp bir boşluğa bıraktığı' eleştirileri yapılıyordu.
Facebook'un 2011'e kadar kullanıcı artışından sorumlu biriminde başkan yardımcılığı yapan Chamath Palihapitiya Stanford Üniversitesi'nde "Artık, toplumun işleyişini oluşturan dokuyu paramparça eden araçlar yarattığımız noktaya geldik" dedi.
Facebook'un eski patronu Sean Parker da geçen ayki açıklamasında, internet sitesini bağımlılık yaratacak şekilde tasarlayarak, şirketin 'insan psikolojinin zayıflıklarından istifade edildiğini' bildiğini söyledi.
Facebook, etkileşimlerin daha iyi kontrol edilebilmesi için kullanıcılara kısa süreli aralar alabilecekleri yeni özellikler sunmaya başladı.
Bazı kullanıcıları listeden silmeden 30 gün boyunca 'sessize alabilme' özelliği de geldi.
Facebook ayrıca intihar etme riski olanların tespit edilebilmesi için yapay zeka teknolojisini de kullanılıyor.
Diğer yandan benzer kaygılar diğer platformlar için de dile getiriliyor.
İngiltere'deki Kamu Sağlığı için Kraliyet Topluluğu, Instagram'ın gençlerin ruh sağlığı için en zararlı sosyal paylaşım sitesi olduğunu ifade etti.