Faiz artışları sonrası piyasaları neler bekliyor? Prof. Dr. Ökten'den flaş ekonomi yorumu

Faiz artışları sonrası piyasaları neler bekliyor? Prof. Dr. Ökten'den flaş ekonomi yorumu

Merkez Bankası faiz kararı ve ekonomiye etkileri hakkında flaş açıklama Prof. Dr. Zeynep Ökten’den geldi. Faiz artışının finansmana erişimi kolaylaştıracağı, ancak enflasyonla mücadelede kararlılık ve güven tesisinin de önemli olduğu vurgulanıyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), Ağustos ayında politika faizini 750 baz puan artırarak yüzde 25’e yükseltti. Bu, yeni başkan Hafize Gaye Erkan döneminde üst üste üçüncü faiz artışı oldu. Merkez Bankası, enflasyonla mücadelede kararlılık mesajı verirken, finansmana erişimin de kolaylaşacağını belirtti. Peki, bu karar ekonomiye nasıl yansıyacak? Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Ökten, sorularımızı yanıtladı.

Faiz artışının nedenleri

Ökten, Merkez Bankası’nın faiz artışına gerekçe olarak gösterdiği enflasyonun ana eğilimindeki yükselişi, yurt içi talepteki güçlü seyri, ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskıları, hizmet enflasyonundaki katılığı ve vergi düzenlemelerini değerlendirdi.

Ökten, "Enflasyonun ana eğilimindeki yükselişin temel nedenlerinden biri, geçen yılın sonunda uygulanan faiz indirimleriyle birlikte başlayan kredi genişlemesi oldu. Bu kredi genişlemesi hem talebi hem de kur baskısını artırdı. Ayrıca pandemi döneminde yaşanan arz şokları da maliyetleri yükseltti. Hizmet sektöründe ise kapasite kısıtlamaları ve sosyal mesafe kuralları nedeniyle fiyat esnekliği azaldı ve katılık oluştu. Vergi düzenlemeleri de enflasyona olumsuz yansıdı" dedi.

Ökten, Merkez Bankası’nın faiz indirdiği dönemde ekonomide faizlerin üretimi artırması, finansmana ulaşımın kolaylaşması ve istihdamın yaratılması gibi amaçlarla hareket ettiğini ancak bunların gerçekleşmediğini söyledi.

Ökten, "Faiz indirimleriyle birlikte ekonomide pek çok makroekonomik denge bozuldu ve finansmana ulaşmak son derece zorlaştı. Şimdi işler tersine döndü. Yeni gelen ekonomi yönetimiyle birlikte daha geleneksel modelde enflasyonla mücadele konusunda faiz artışlarına gidilmeye başlandı ve finansmana erişimde nispeten bankalar açısından daha kolaylaştır daha düşünülmeye başlandı" diye konuştu.

Faiz artışının sonuçları

Ökten, faiz artışının finansmana erişimi kolaylaştıracağını ancak bunun üretime ve büyümeye yansımasının zaman alacağını belirtti.

Ökten, "Faizler artacak evet, ama hiçbir şekilde finansmana erişemeyen firmalar artık nispeten belki daha rahat vaziyette finansman olanağına kavuşacaklar. Yüksek faizse ancak firmalar hep şundan yakınıyordu: ‘Biz öngörülebilir bir ekonomi istiyoruz. Bu öngörülebilir ekonomide enflasyonla mücadele programı belirlensin istiyoruz. Böylece kendi maliyetlerimizi hesaplayarak finansmana da ulaşarak üretimi düzenleyebilme imkanı da sahip olacağız.’ Şimdi bunu zaman içinde gözlemleyeceğiz. Yani faizler artacak evet, ama finansman kolaylaşacak ve şirketler bu yüksek faizden borçlanmayı kredi bulmayı kabul edecekler mi ve bunun üretime ve büyümeye yansıması zaman içinde gözlemleyeceğiz" dedi.

Ökten, faiz artışının tek başına yeterli olmadığını, enflasyonla mücadelede kararlılık ve güven tesisinin de önemli olduğunu vurguladı.

Ökten, "Aslında bu bir zincirin halkası gibi çok birbirine bağlı durumlar. Yani sadece bir yeri düzeltmek ya da düzeltmek derken bir yeri rahatlatmak diğer o halkaları güvenilir hale tam anlamıyla getirmiyor. Onun için de bir süreç var tabii ki. Bu iyi niyetle atılmış bir adımın da sonuçları biraz daha ilerleyen zamanlarda görülür" dedi.

Ökten, para politikasının uygulamalarının piyasaya genel olarak yansımasının 6 ila 9 ay arasında olduğunu hatırlatarak, "Bu bugün atılan adımların realitede karşılığı piyasadaki karşılığı bir zaman içinde gözlemleyeceğiz ve zaten bunun devam edip etmeyeceğini de istikrarlı bir şekilde enflasyonla mücadele programının kesintisiz devam edip etmeyeceğini de gözlemleyeceğiz. Yani işte Eylül ayındaki Para Politikası Kurulu toplantısından ne çıkacak, Ekim’de ne çıkacak, yıl sonuna kadar kararlılıkla bu adımlar devam edecek mi etmeyecek mi? Bu güven tesisi de son derece önemli. Çünkü biliyorsunuz çok fazla Merkez Bankası başkanı, ekonomi bakanı değişikliğe uğradı. Aynı zamanda TÜİK başkanları değiştirildi. Bu bir güven kaybı yaratmıştı ve piyasanın merak ettiği, bize iktisatçıların da merak ettiği şey bu güveni yerine koyabilecek mi? Çünkü sadece faiz arttırmakla olmuyor. Sistemde aynı zamanda güven tesisi, iletişimin önemi, insanların beklentisinin kırılması da son derece önemli" diye konuştu.

Faiz artışının beklentileri

Ökten, faiz artışının beklentilerin üzerinde gerçekleştiğini ancak bunun piyasalarda olumlu bir etki yaptığını söyledi.

"Faiz artışının beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi piyasalarda olumlu bir etki yaptı. Dolar/TL kuru 25,80 dolaylarına geriledi. Bu da Merkez Bankası’nın kararlılık mesajının piyasalara ulaştığını gösteriyor.

Ayrıca faiz artışı enflasyon beklentilerini de düşürmeye yardımcı olabilir. Bu da enflasyonun ana eğilimini aşağı çekebilir. Ancak bunun için faiz artışının sürdürülebilir olması ve diğer politika araçlarıyla desteklenmesi gerekiyor. Örneğin, maliye politikasının da sıkılaştırılması, yapısal reformların hayata geçirilmesi, kurumsal bağımsızlığın güçlendirilmesi gibi adımlar atılmalı" dedi.

Ökten, faiz artışının yıl sonu enflasyon tahminini de etkileyeceğini belirterek, "Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 14,1 seviyesindeydi. Bu tahmin faiz artışından önce yapılmıştı. Faiz artışının etkisiyle bu tahminin aşağı revize edilebileceğini düşünüyorum. Ancak bu revizyonun ne kadar olacağı konusunda bir tahminde bulunmak zor. Çünkü enflasyonda çok fazla belirsizlik var. Kur, emtia fiyatları, vergi düzenlemeleri, talep koşulları gibi pek çok faktör enflasyonu etkiliyor. Bu faktörlerin nasıl seyredeceğini öngörmek kolay değil" diye konuştu.

Ökten, faiz artışının yıl sonu büyüme tahminini de etkileyeceğini söyledi.

Ökten, "Merkez Bankası’nın yıl sonu büyüme tahmini yüzde 9 seviyesindeydi. Bu tahmin de faiz artışından önce yapılmıştı. Faiz artışının etkisiyle bu tahminin aşağı revize edilebileceğini düşünüyorum. Ancak bu revizyonun ne kadar olacağı konusunda da bir tahminde bulunmak zor. Çünkü büyümede de çok fazla belirsizlik var. Turizm gelirleri, iç ve dış talep koşulları gibi pek çok faktör büyümeyi etkiliyor. Bu faktörlerin nasıl seyredeceğini öngörmek kolay değil" dedi.

Ökten, son olarak Merkez Bankası’nın faiz politikasının önümüzdeki dönemde nasıl şekilleneceği konusunda bir değerlendirme yaptı.

Ökten, "Merkez Bankası’nın faiz politikasının önümüzdeki dönemde nasıl şekilleneceği enflasyonun seyrine bağlı olacak. Eğer enflasyonda istikrarlı bir düşüş sağlanabilirse, Merkez Bankası faiz indirimine gidebilir. Ancak bunun için enflasyonun hedeflenen seviyenin altına inmesi gerekiyor. Bu da kolay bir süreç değil. Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesi için hem piyasalarda hem de kamuoyunda güven oluşturması gerekiyor. Bu da ancak şeffaf, tutarlı ve öngörülebilir bir para politikasıyla mümkün olabilir" dedi.