FETÖ'nün kodları 'İşgalin Yapı Taşları'nda
Fetullahçı Terör Örgütü'nün bilinmeyenleri Gazeteci Kemal Gümüş'ün kaleme aldığı 'İşgalin Yapı Taşları' isimli kitabında ilk kez gün yüzüne çıktı. Gümüş, siyasetten, iş dünyasına, sanattan, medyaya, bürokrasiden, futbola kadar her alana sızan silahlı terö
PENSİLVANYA'NIN İSTİHBARAT NOTLARI İLK KEZ ÇIKTI
Gümüş, iki yıllık uzun süreli çalışmanın ardından yayınladığı 456 sayfalık kitabında yaptığı araştırmaları itirafçılara, tanık ifadelerine, Türkiye ile Pensilvanya arasındaki istihbarat notlarına kadar birçok belgeye dayandırarak açıkladı. 10 bölümden oluşan kitabın en önemli konularının başında örgütün her türlü kirli işinde karargah adeta olarak kullandığı havalimanlarındaki uluslararası ağa dikkat çekiyor. Gümüş, örgütün havalimanında yaptığı kara para akışlarını, Ziraat ve İş bankalarına nasıl operasyon yaparak ele geçirmeye çalıştığını, Koç, Sabancı gibi Türkiye'nin önde gelen ailelerini özel uçaklarında ve konutlarında nasıl dinlediğini, Hindistan'dan valizlerle getirilen dinleme cihazlarının ülkeye nasıl sokulduğunu, sivil dinleme alanlarını, iş adamları ve bakanların ele geçirilmesini, Afganistan'a Türkiye'den yetiştirilen FETÖ'cü polisleri, emniyetin 'Özel'ler'ini, TSK'ya kurulan kumpasın ilk adımlarını, yardım dernekleri üzerinden yapılan vurgunlar gibi pek çok kirli ilişkiler ağını bu kitapta anlattı.
İşte Gümüş'ün kitabından dikkat çekici başlıklar:
ÖRGÜTÜN AJANLIK KARARGAHI HAVALİMANI
Kemal Gümüş, yaptığı çalışmalarda örgütün havalimanlarını kirli işlerinin, ajanlık faaliyetlerinin adeta karargahı olarak kullandığını tespit etti. Örgütün havalimanı üzerinden Pensilvanya’ya alıp gönderdiği talimatlar ile Atatürk Havalimanı imamı Alaattin İlyas Yağmur'un ifadelerine ulaşan Gümüş, burada yapılan operasyonları tek tek araştırarak belgeledi.
FETÖ AJANLARI NASIL ÇALIŞIYOR
İşte havalimanı imamının ifadelerinden den dikkat çekici bölümler: "Havaalanına bilgi taşıyacak kişinin uçacak yolcuyla buluşturulması gerekiyorsa, bu şahsın üzerinde başka bir kimlik olması sağlanır. Havaalanındaki istihbarat elemanıyla irtibat sağlanır. Bu irtibat kesinlikle dijital bir aletle olmaz. Bir iki gün öncesinden trafiği kuracak kişi tarafından havalimanı istihbarata, irtibata geçilecek kişinin havaalanına geleceği yer, nokta, saat ve tarih olarak söylenir. İrtibatın mesai saatleri içerisinde olması sağlanır. Daha önce belirlenen noktada istihbarat irtibat elemanı, gelecek kişinin kimlik bilgisini bilmez ama gelen kişi bilir ve o gelene, irtibat elemanıyla ilgili bir tanıtma yapılır. Bu tanıtım neticesinde gelen kişi bekleyenle buluşur. Eğer bekleyenin havaalanındaki etkinliği yüksek ise terminal ana giriş güvenlik kontrolüne tâbi tutulmadan ön terminal pasaport öncesi salona alınması sağlanır. Kesinlikle sabit kameranın almayacağı yerlerden geçilmesi sağlanır, yani yolcu kontuar önleri, tuvalet girişleri gibi yerlerde bekleme yapmaz. Eğer bir yolcu transit alanda (hava tarafı, pasaport kontrolünden sonra geçilen yer) buluşturulacaksa, irtibat da dış hatlar güvenlik görevlisi ise personel apron kartıyla geçilebilecek yerlerde, pasaport yabancılar görevlisi ise pasaport kontuarlarında eşlik edilen kişinin havaalanı tarafına geçişi sağlanır. Pasaport sonrasında daha önceden belirlenen sabit kameraların olmadığı kafeler ve bekleme salonları tercih edilir”
KENEŞ'TEN GÜRKAN’A: DİNK'İ FAZLA DALLANDIRMAYACAKLAR BANA BIRAKIN
Pensilvanyaya genelde bilgi götüren kuryelerin Zaman Gazetesi yazarları olduğunu belirten Havalimanı İmamı Yağmur, "Havalimanında yanımda getirdiğim Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan, Bülent Keneş ile buluştu. Bülent Keneş şahsa hitaben “Sakın ha sakın Ali Fuat ile Erol’u başıboş bırakmayın, kendi kafalarına göre iş yapmasınlar, mümkün olduğu kadar Ekrem Bey ile ben irtibat kurdururum Hrant Dink olayını fazla dallandırmayacaklar, o işi bana bırakın,” dedi. Havalimanında iki kez Bülent Keneş ile görüşmesini sağladığım kişi Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkandı".
BEŞİR'E BİR ÇARE BULMAK LAZIM, ÖMER DİNÇER BAŞA BELA
"Emniyet Müdürü Recep Güven Zaman gazetesi yazarı Mehmet Kamışla oturdular. Recep Güven, Mehmet Kamış’a “Beşir’e bir çare bulmak lazım, ileride ciddi problem olacak, Ömer Dinçer, Beşir Atalay, hatırlamadığım birkaç isim daha söyleyerek bunların bizlere karşı ciddi bir ön yargısı var, bu ön yargıları kadrolara sirayet ettirebilirler,” diyerek özellikle Ömer’in (Dinçer) müsteşarlığından beri başa bela olduğundan, hiçbir şekilde hiçbir kadroya müsaade etmeyeceğinden bahsetti. Mehmet Kamış ise Recep isimli şahsa, “Merak etme, Oğuz Kaan köksal halleder, Oğuz’u ayarlayın, içinize alın, o Beşir’i halleder, Oğuz ile Beşir hemşeridir, o bakımdan tutar,” dedi".
SUAT’TAN MİT’İN HABERİ VARSA NE YAPACAĞIZ?
"Ramazan Akyürek, havalimanında görüştüğü şahsa '“Suat Kılıç’tan MİT’in bilgisi varsa ne yapacağız,” diye sordu; diğer şahıs da cevaben, “İşinizi sağlam yaparsanız kimseye sıkıntı olmaz, siz işinizi yaptığınız sürece biz onlardan daha çok adam alırız,” dedi.”
İNŞAAT PROJESİ İÇİNE GİZLENMİŞ ŞİFRELİ MESAJLAR
"Bana içerisinde isimlerin şifrelendiği 50-60 sayfalık peyzaj-inşaat projesi şeklinde bir dosya verilerek, “Bu dosyayı yarın havaalanında Metin’e vermem istendi. Dosya içersinde şifrelenmiş şekilde bazı yerler ve isimler mevcuttu. Bu isim ve yerler; “İstanbul-Cengiz 91, Selami, Mehmet x, Mehmet, Servet, Mustafa, Murat Cim 96, Ankara-İbrahim, Yusuf, Levent, Servet, Sarı erzc, İsmail, Fuat, İstanbul-Hanifi, Bilal, Nurettin 93 (ipt), Kadir, Orhan, Sams, Nur, Erz Hüseyin, kâğıdın arka kısmında Antalya-Murat, Adana-Fatih, Kayseri-Murat, Konya-Abdullah, Mersin-Ali, İstanbul-Metin, Diyarbakır-Seçkin, Gn Md.-Adnan, Oktay, Erdal, Malatya-Orhan, Ufuk isimleri ve altında da Pers Şube 3 yıl en az iki tayin, olumsuz gösterilecek, direk devreden irtibat kesilecek, yeni bir sivil sağlanacak, eski irtibat silinip haberi olmayacak, Beşir Atalay, Hüseyin Namal’a talimatı neticesinde bu işe giriliyor,' şeklindeydi."
PENSİLVANYA - TÜRKİYE ARASINDAKİ İSTİHBARAT NOTLARI
Gümüş'ün kitabında Pensilvanya ile Türkiye arasında gidip gelen istihbarat notlarına da yer verildi. Kodlanarak yazılmış bu notlar kitapta çözümleriyle yer aldı. Notlarda örgütün emniyet için yetiştirdiği Özeller gurubu, İş Bankası'na yapılan operasyon, kaset şantajları, Gülen'in dikkat çekici kumpas talimatlarının yer aldığı görüldü. Bu notların nasıl hazırlandığı ise şu ifadelerde ortaya çıktı:
AMERİKA’YA GİDEN BİLGİ NOTLARININ HAZIRLANIŞ ŞEKİLLERİ
"Notlarda siviller, kod adlarıyla resmîler ise kısaltmalar ya da sivil sorumlarının verdikleri kod adlarıyla yazılır. Bilginin gideceği hedef noktanın zaten konuyla ilgili daha önceden bir malumatı vardır. Malumat olmadan bilgi Türkiye’den genelde gönderilmez. Bilginin dışarıdan bir adamın okuduğu zaman anlamlandıramayacağı şekilde hazırlanması istenir. Eğer bilgi uzunsa genellikle bir kitabın içerisinde ya da proje içerisinde (şifrelenerek) taşınır, kitabın içerisinde belirli sayfalara tekstler hâlinde işlenerek gider. Eğer bilgi bir ses veya görüntü kaydı dijital bilgi kesinlikle fazla el değiştirmeden resmî nitelikteki kişi tarafından havaalanındaki kurye ya da irtibat tarafından çıkışı sağlanır. İrtibat iki kişidir. İrtibat 1 sivil sorumluyu, İrtibat 2 alanındaki çıkışları sağlayan resmî görevlidir. Bu irtibatlar kesinlikle hiçbir şekilde bir telefon veya dijital kanalla birbirleriyle bağlantıya geçmez, bu irtibatlar bir araya gelmeden önce en az bir tanesi kesinlikle hattını telefondan çıkarır. Bunun amacı, aynı bazdan diğer irtibatla sinyal vermemektir"
KRİPTOLAR KOZMİKLER
İşgalin Yapı Taşları’nda FETÖ’nün kripto mensupları için pensilvanya ile yaptığı iletişim notları de yer aldı. Bu notlara göre FETÖ kozmik yapılanması için şu talimatları sıralamış.
1 Nolu not: 1988 yılından önceki dönemlerden seçilmeyeceklerdir. Yani polis akademisinden 1988 yılından önce mezun olanlardan seçilmeyeceklerdir.
2 Nolu not: En sağlamlardan hareket edilecektir. En sağlamdan kasıt itaatte sorgulama yapmayan fedakârlıkta nefsini ayaklar altında alabilendir. Emniyette akademi mezunları cemaat değerlendirilmesinde AA sınıfında olanlar en sağlam olarak nitelendirilir ve belirlenecek olmasındaki en önemli özellik kişi tespitinin kesinlikle resmiye bırakılmayıp sivil sorumlu tarafından yapılmasıdır.
Kripto Olarak Belirlenecek Kişiler Üzerindeki Uygulamalar
1- Adli olmamakla birlikte idari soruşturma geçirmeleri sağlanmalıdır.
2- Osman Karakuş (emniyette adli, idari, istihbari yapılanmanın en büyük resmî abisi) ile en büyük sivil yapılanmanın sorumlusuyla ilgili irtibatı eksiksiz sağlanacak, sadece ikisi arasında irtibat belirlenecek.
3- Polis Akademisinden her devreden Türkiye çapında en az üç kişi belirlenecek.
4- Alttan sarkan bıyıklı takımı (ülkücüler) ile irtibatlar güçlenecek, gerekirse onların yanında üniteye (Hizmet) karşı ileri geri konuşulabilecek.
5- Belirlenecek bu arkadaşlara maddi durumlarına göre muhakkak en az ayda bir hmm (himmet) katkı sağlanacak. Bir himmet, bir emniyet müdürü için 1.000 TL ile 1.500 TL arası olacak.
6- Açıktan benzeme faaliyetleri yapılmalı. Örneğin iddia oynamaları, gerekirse karı kız muhabbetleri yapmaları, menfi hayata müsait işler yapmaları.
7- Eğer bulundukları ilde polis okulu varsa o kadrolara tayin yapılması ve arkadaşların bu tayinleri yönetim aleyhinde dile getirmeleri.
8- Kripto olarak seçilecek iller ise sırasıyla İstanbul, Ankara, Kayseri, İzmir, Konya, Gaziantep, Samsun, Antalya ve Sakarya olmalı. Eğer bu illerde nitelikli elemanlar yoksa ona göre değişim yapılır.
BAŞBAKAN’A ALEYHİMİZDE BİLGİ VEREBİLİR, KUMPAS KURALIM
11 Nolu not: Suat D (Suat Dilberoğlu).- Met. (Metin Canbay) söylemine göre bilinen (büyük ihtimalle nüfuz sahibi bir şahıs) ile Ortaköy’de bir yemekte ilgimizle alakalı ciddi bir çekince iletmiş. Hatta isim isim geçmişten de beslenerek paylaşımda bulunmuş. Özellikle ünitemizden bahsetmiş. Kayıtta olmasa bile ist1 (Ali Fuat Yılmazer) ist2 (Erol Demirhan) üzerinde yoğunlaştığı belli oldu. B1 (Başbakan) rahatlıkla ulaşabilecek birisi. Takdir buyrulan üzere takımı ile alakalı bir çalışmamızı hem dntlm hem de tsc düzeyinde devam ettirmeyi düşünüyoruz. Açıklaması: Suat Dilberoğlu’nun Ortaköy taraflarında cemaatin takip ettiği nüfuz sahibi bir iş adamı ve siyasetçi ile yemek yediği, bu yemekte cemaatin emniyet yapılanmasıyla ilgili çekincelerini bu nüfuz sahibi kişiye ilettiği, hatta isim de geçmişten bazı isimlerle paylaşımda bulunabileceğini söylediği, üniteden bahsedebileceği herhangi bir kayıt olmasa dahi Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan’a karşı ön yargı içerisinde bulunup bir söz söyleyeceği, bu iş adamı veya siyasetçinin Başbakan’a rahatlıkla ulaşabilecek bir kişi olması nedeniyle takdirleriniz üzere Suat Dilberoğlu ile ilgili bir çalışma yapılması gerektiğinin düşünüldüğü yazıyor.
MEHMET AYDIN VE ALİ ÇOŞKUN KANALI TIKANDI
14 Nolu not: İrtbt- Erz.mil. dnşmn artık gerekli verimliliği sağlamıyor. Muz. Bey gelecek dönem için karşı taraf açısından problem teşkil edebilir. Yeni bir irtbt için aşağıdaki isimler uygun olabilir. B1z.Problem olmaması gerek takdirler üzere. Abdllh kltr (krpt), Yusf (BSbkn), Erdoğn (Bsbkn). İLHİŞ: Taha bey her nedense gerekli referansı göstermeyeceğini ifade etti. Bülent bey ya da Ali bey nezaketen söyleyebilir. Bilindiği üzere Mehmet bey gibi olmaması için tarafımızdan uyarıldı. Kendisine en az iki yada üç arkadaşla ciddi bir bağ kurması yönünde tavsiyelerimiz oldu. Son karar için takdirlerinizi bekliyoruz.
LMRK: Sadece bağış düzeyinde bir katılım olacağını ifade etti. Bazı yapılacak hamlelerde ağırlığı hmeli. Bitlis konusuna katkı sunacağını beklemiyoruz aynı şekilde vahit beyin de. Eğer ciddi bir çalışma yapılsa açık açık yıpratılabilir. Ancak görüşme sonrası olduğu anlaşılırsa taraflarda bazı dinamikleri harekete geçirebilir. Yakının kyd. Aslı olarak bildiğimiz mevcut gönderimi isterseniz mttn yapar. Kılıç elimizde ama kâğıdımızı kesmez. Lmrk- az bş kayıt dışı 7.0… elimizde olduğunu bilmiyorlar takdirlerinizi ist hus iletebilir.
Açıklaması: Erzurumlu bir milletvekilinin danışmanının ciddi bir cemaatçi olduğu, Muzaffer Bey’in hükûmet cenahı tarafından bir problem teşkil edebileceği, Meclis ve hükûmetle ilgili genel bilgileri alabilmek için yeni isimlerin uygun olacağı, bu bilgilerden B1 (Başbakan) ve etrafındakilerin haberdar olmaması gerektiği, Abdullah Kültür (Adında Kültür Bakanlığında bir kripto olduğu) ve Yusuf (Başbakanlıkta bir görevli olduğu) isimli şahısların cemaatle irtibatlarının olduğu, Taha Aksoy’dan İlhan İşbilen ile ilgili bir istekte bulunulduğu ancak bunun reddedildiği, aynı konunun Bülent Arınç veya Ali Babacan’a götürüldüğünde ise nezaketen söyleyebilecekleri, baskı yapamayacakları, İlhan İşbilen’e başka kanallarla ilgili tavsiyelerde bulunulduğu anlaşılmaktadır. İlhan İşbilen ile ilgili bir insan kaynakları çalışması için İzmir eski Milletvekili Taha Aksoy ile cemaatin belirli kişiler üzerinden irtibat kurulduğu, ancak Taha Bey’in gerekli desteği vermediği anlaşılmaktadır. Bitlis yerelinde cemaatin bir çalışmasının olduğu, Vahit Kiler’in de bu çalışmaya katkı sağlamayacağı, Limak ile ilgili cemaatin bir himmet talebinin olduğu, ancak bu talebin tam olarak Limak tarafından yerine getirilmediği, Bitlis konusunda cemaatin bir çalışmasının olacağı ancak bu çalışmaya Vahit Bey ve Nihat Özdemir’in katkı sağlamayacağının düşünüldüğü, Limak’ı cemaatin yanına çekmek için ciddi bir çalışma yapılmasının gerektiği, Limak’ın mali açıklarının çok olduğu, bunun kullanılabileceği yazmaktadır.
Notta bazı kurumlar diye geçen MİT’in, cemaatin ünite yapılanması olarak nitelendirilen MİT, yargı ve emniyet yapılanmasıyla ilgili bir çalışma yaptığı, hatta bu çalışmaya karşı cemaatin karşı bir direnç gösterdiği, bu direnç neticesinde cemaatin ünite yapılanmasına tekrar gittiği anlaşılmaktadır. Cemaate göre Ömer Çelik, Efkan Ala ve Beşir Atalay’ın ortak özelliği, hükûmetin İran kanadını oluşturmaları ve cemaati hiç sevmemeleridir. Cemaate göre bu üç isim AK Parti içerisindeki dar oligarşik yapının en önemli unsurlarıdır. Cemaatin hükûmetteki etki alanının azaldığı, kadroların bu üç isim üzerinden gittiği, bu sebeple kadrolaşma sıkıntısı yaşandığı, bu nedenle İlhan (İşbilen) Bey’in uyarılması istenmiştir. Çünkü Mehmet Aydın ve Ali Coşkun gibi isimlerin cemaatle olan bağlantıları nedeniyle etkisizleştirildiği, İlhan Bey veya cemaate yakın başka isimlerin de hükûmette başka kanallarla etkin hâle gelmelerinin sağlanması, hükûmet veya AK Parti içerisine cemaat ismi ve kurumları kullanılmadan milletvekilleri yoluyla cemaatle bağlantılı kişilerin yerleştirilmesi ve etkin hâle getirilmesi amaçlanmaktadır"
YILMAZER İLE DEMİRHAN GÜÇLENDİLER GERİ ÇEKELİM
15 Nolu not: İst1 İst 2 –Sadatleri ile ilgili bir problem olmadığı aşikar ancak kaynaklar doğrultusunda kendilerine olan güvenleri fazla, Hamled eksik kalmaları gerek, Zira kendilerinden çok ciddi bi yıpranma olabilir. Cengiz de saf dışı bırakmaları söylendi. Sadece ist-1 ist-2 tr1 org1-org-2 düzeyinde kalmaları çerçeveyi olabildiğince dar tutmaları söylendi. Bu nedenle yapılacak işlerde kümeyi zaaf edecek işleri bitirmemiz lazım. Hrn beyden gerekli desteği ancak hayati kanalıyla alabiliriz.
Açıklaması: Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan’ın sadakatleriyle ilgili bir problemin olmadığı, ancak cemaat dışında edindiği referans gücü nedeniyle kendilerine çok güvendiklerini, personel üzerindeki etkinliklerinin azaltılması gerektiği, aksi takdirde bu olayın cemaat üzerinde bir yıpranmaya neden olacağı, Cengiz Malbeleği’nin saf dışı bırakılması gerektiğinin Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan’a söylediği, yani cemaatin Cengiz Malbeleği kızağa çektiği, cemaatin üst düzey çalışmalarıyla ilgili Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Yurt Atayün (tr 1), org1 ve Nazmi Ardınç (org2) dışındaki isimlerin bilmemesi gerektiği yazmaktadır.
EMNİYETİN ÖZEL'LERİ
Gümüş'ün örgütün emniyet için yetindirdiği 'Özel' konumunda olan şahıslar bulunduğunu yazdı. Bu şahıslardan biri kamuoyunun yakından tanıdığı Ali Fuat Yılmazer. Özel'lerin nasıl yetiştirildiği ise ifadelerde şöyle anlatıldı: "Emniyet içerisinde müdür bazında adı ÖZEL olan kişi tanımlaması vardır. Bunlar il bazında beşi geçmez. İstanbul’da üç, Ankara’da iki, Diyarbakır’da bir, İzmir’de iki, Konya’da bir kişidir. Polis memuru bazında ise İstanbul’da üç, İzmir’de bir kişi bulunmaktadır. Özeller Ali Fuat Yılmazer ve Mehmet Yılmaz’dır diğerini bilmiyorum. Ankara’da Muharrem Durmaz. Konya’da ise Ercan Taştekin’dir. İstanbul’da örgütlenmesi şu şekildedir. Şerif en üst yapıdadır. Şerif’in altında Şevki ve ismini bilmediğim x bir şahıs var. Şevki polis memurlarının irtibatı, x şahıs ise müdürlerin irtibatıdır. Genel yapıdaki rütbeli ve memurların içerisinden, özelliklerine göre cemaatin sivil yapısının uzun çalışmaları neticesinde cemaatin çok önemli eylemlerinde görevlendirmek istediği personellere yönelik eğitimdir. Türkiye genelinde sayıları yirmiyi geçmez. Sivil yapıdan sadece karar verici konumdaki maksimum iki ya da üç kişiyle irtibatlandırılırlar. İstihdam edildikleri şubelerde genellikle tektirler. Özel yapıda yetişmiş bir memur ya da rütbeli, bir sivil tarafından yetiştirilir. Mutlak itaat ana şarttır. Yeminle bu görevi alırlar. Ölene kadar da devam ettirirler. Hizmetten hiçbir beklentileri olmadığı gibi fedakârlıkta da sınır tanımazlar. Eğitimleri belirli periyotlar içerisinde teknolojik bir altyapı kullanılmadan yapılır".
-VİP’DE ESKİ BAKAN TANER YILDIZ SES KAYDI ALINDI
-VİP’YE 10 ADET DİNLEME CİHAZI YERLEŞTİRİLDİ
-HİNDİSTAN VE KIRGISİZTANDAN DİNDELEME CİHAZLARI GETİRMİŞLER
-FETÖ İSTANBUL VE ANKARA’DA SİVİL EVLERDE DİNLEME OFİSLERİ KURMUŞ
-KIRGIZİSTANTAN’DAN DÖRT ADET MOBİL DİNLEME CİHAZI GETİRDİLER
Sayısız insanı usulsüzce dinleyerek şantaj yapan FETÖ’nün 2010 yılında Hindistan ve Kırgızistan’dan onlarca valizle dinleme cihazı getirttiği ortaya çıktı. FETÖ’nün yurt dışından getirttiği cihazları yasadışı yıllardan ülkeye sokarak İstanbul ve Ankara sivil evlere teçhizatları döşeyerek dinleme ofisleri kurduğu ve binlerce insanı bu şekilde dinlediği öğrenildi. Örgüt aynı yöntemlerle Kırgızistan’dan dört adet mobil dinleme cihazı getirterek Ankara ve İstanbul’da kullandı.
Fetullahçı Terör Örgütü tarafından siyasetçilerden iş adamlarına, sanatçılardan, yargı ve emniyet mensuplarına kadar binlerce kişinin 'Ergenekon, Sözde Selam Tevhid' gibi terör örgütleri adı altında dinlenilmesi günlerce Türkiye'nin gündemine oturmuştu. Gazeteci Kemal Gümüş'ün 'İşgalin Yapı Taşları' isimli kitabında FETÖ’nün devlet imkânlarıyla yaptığı dinlemeler dışında Hindistan ve Kırgısiztan'dan onlarca valiz dolucu dinleme cihazı getirdiğine dair bilgiler yer aldı. FETÖ’nün 2009 ve 2010 yılında yasadışı yollardan ülkeye soktuğu cihazlarla sivillere yönelik sayısız dinleme yaparak şantaj yaptığı anlaşıldı. Yurt dışından getirilen sabit ve mobil dinleme cihazları İstanbul ve Ankara’da kullanıldı.
HİNDİSTAN'DAN VALİZLERLE GELEN DİNLEME CİHAZLARI
FETÖ’nün Hindistan ve Kırgısiztan’dan getirttiği Cihazların nasıl ve nerelerde kullanıldığını anlatan Havalimanı imamı Alaattin İlyas Yağmur, FETÖ’nün uluslar arası casusluk ağını tek tek anlattı. 2010 yılı başında Hindistan’dan iki erkek bir bayan üç kişinin dinleme cihazı dolu üç valizle havaalanına geldiğini anlatan Yağmur, “Pasaport geçişlerinde ve öncesinde İbrahim Ünlü nezaret etti. Yanlarında üç büyük valiz vardı. Şahıslar valizleriyle birlikte geçtiler, gümrükte herhangi bir işleme tâbi tutulmadan içeriye girdiler. Üç kişi pasaporttan geçmeden önce valizleri de alarak tuvalete girdi. Daha sonra, 30-35 yaşlarında alnı açık, seyrek saçlı, orta kilolu, beyaz tenli 1,75-1,80 cm boylarında bir şahıs elinde valizle Hindistanlılar tuvaletteyken içeriye girdi” dedi. ANKARA VE İSTANBUL İÇİN KIRGIZ YOLCULARLA DİNLEME CİHAZI GETİRİLDİ
FETÖcü ajanın cihazları tuvaletin içinde Hindistanlılardan teslim aldığını söylen Yağmur, "2010 Ocak ayında İstihbarat Dairesinin iki Kırgız yolcu eşliğinde getirilen Şut altı dediğimiz yöntemle altı büyük valizin içeriye sokuldu. Şevki bana bu cihazların dört tane minibüs tarzı araçlara monte edildiğini söyledi. Araçların Ankara ve İstanbul’da bulunduğunu söyledi" dedi.
VİP’TE TANER YILDIZ’IN SESİ KAYDEDİLDİ
FETÖ’nün Atatürk Havalimanı VİP terminaline de 10 adet dinleme cihazı yerleştirdiğini belirten Yağmur "Şevki (Fetö imamı) VİP Büroda çalışan personelin içerisinde cemaate yakın olanlar hakkında profil çalışması yapmamı istedi. Çalışmanın amacının “Havaalanı VİP Terminalinin çeşitli yerlerine dinleme cihazı yerleştirilmesiyle alakalı olduğunu” söyledi. Bu dinleme cihazlarını yerleştirme amacı, siyasilerin ve üst düzey bürokratların yaptığı konuşmaları, görüşmeleri dinlemekti. VİP Terminaline toplam on dinleme cihazı yerleştirildi. Bu çalışmadan sonuç aldıklarını da Şevki’nin elinde Taner Yıldız’a ait olduğunu düşündüğüm bir dinleme notunu gördüğümden anladım" şeklinde konuştu.
KUTU… KUTU… KUTU… KUTU…
İSTANBUL VE ANKARA'DA SİVİL DİNLEME EVLERİ
FETÖ’nün İstanbul ve Ankara’da oluşturduğu yasadışı dinleme evlerini ve içideki cihazların nasıl getirilip kullandığını anlatan yağmur kirli çarkı şöyle anlattı; "Cemaat; İstihbarat, Terör, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü gibi adli ve idari yönden teknik anlamda dinlemeler yapan birimler haricinde kendi açılarından daha sağlıklı sonuçlar elde etmek için devletin de belirli imkânlarını kullanarak illegal bilgi işlem ve dinleme istasyonları kurmuştu. Bu evler İstanbul ve Ankara illerindedir. İstanbul ili Bahçelievler Yenibosna’da… Apartmanın çatı katında bir ev bulunmaktadır. Bu evin malzemeleri 06 plakalı Wolkvagen Jetta marka, füme renkli, resmî olarak kullanılan bir araçla Ankara’dan 2009 Şubat ayında getirildi. Ben bu evi bizzat gördüm, içine de girdim. Bu evden yasa dışı dinlemeler yapıldı. Bu evi döşeyen, kuran Ankara personelidir. Çalıştıran ise İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü personelidir. Evin teras kat bölümünde seyyar bir kaplama geçirilmiş bilgisayarlar vardı. Aynı zamanda evin bir odasında üç adet düzenekleriyle beraber bilgisayar gördüm. Bu bilgisayarlar tamamen dinleme yapmak için kuruldu.”
KUTU… KUTU…
BEYKOZDA ULUSLAR ARASI SUÇLULARI SAKLIYORLARDI
FETÖ’nün dinleme evleri dışında uluslararası suçluları da sakladığı evlerini anlatan Hava limanı imamı, “Beykoz’da futbolcuların kaldığı bir ev daha vardı. Bu evde Özbekistan’dan kaçarak Türkiye’ye gelen iki veya dört kişilik bir Özbek grubunun saklandığını, dört beş gün bu evde muhafaza edildiğini biliyorum. Bu şahıslar Özbekistan’da bir suça karışmış, ancak neye karıştıklarını bilmiyorum" dedi.
2007’DE BANKALARA SIZMA TALİMATI VERİLDİ
FETÖ’NÜN İŞ BANKASI OPERASYONU
FETÖ’nün üst düzey istişare heyetlerinin toplantı bilgilerine ulaşan Kemal Gümüş, İşgalin Yapı Taşları isimli kitabında heyetlerin üç grup hâlinde toplandığını, bunlardan bir tanesi sivil eğitim ve genel kurum hizmetleri, ikincisi üniteler (MİT, emniyet, adliye, askeriye), üçüncüsü de özel yapılanma olduğunu tespit etti.
Gümüş'ün araştırmalarına göre; asli kararlar özel yapılanma tarafından alınır. Uygulayıcıları diğer gruplardır. Asli yapılanmanın da kendine ait diğer gruplardan seçilen elemanları vardır.
İş Bankasına yapılan operasyon ile ilgili Pensilvanyaya gönderilen istihbarat notlarını kitapta yayınlayan Gümüş şu ifadelere yer verdi: "Dönemin Bank Asya Genel Müdürü olan Ünal Kabacı’nın, gönderdiği not “İŞ GNMD’nin sizin zannettiğiniz gibi basit bir durumu yok, kendisini siyasilere yedirmeyeceği gibi bize de asla yanaşmaz,” şeklindeydi. Bu not toplam 1,5 sayfaydı. Notta ayrıca banka üst düzey çalışanlarının isimleri, banka karar alma mekanizmalarında CHP’li iş adamlarının etkili olduğu yazıyordu. Bu çalışmanın temel amacı, cemaatin istişare heyetleri 2007 yılında tüm bankalara sızılması ve girilmesi konusunda karar aldı. İş Bankasına yönelik çalışma da bu kapsamda idi. Bu çalışma 2009 veya 2010 yılları içerisinde İstanbul Bilişim Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ile Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli, örgüte yakın, eylemler yapabilecek emniyet mensupları aracılığıyla bankanın teknolojik altyapısına yönelikti. Bu çalışma sonrasında İş Bankası kendi sistem ağında dışarıdan hamleler görünce İstanbul Emniyet Müdürlüğünde üst düzeyde bir yetkiliyle temasa geçti. Bunun üzerine iş ortaya çıkınca olayın üstü örtüldü. İş Bankası o dönem bu işin ortaya çıkarılması için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne Volkswagen Golf marka araçlar bağışladı. İş Bankasının dijital altyapısını çökertip zarar vererek İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince’yi başarısız gösterip kendi kadrolaşmalarını burada tamamlayacaklardı".