ZİHNİ ÇAKIR
FETÖ'nün ŞAHİN'le kurduğu "mülakat" tuzağı, "GARSON"la servis ettiği 26 Nisan kumpası ve KHK ihraçları!
Yazdıklarımın, başta Emniyet Genel Müdürlüğü üst yönetimi olmak üzere FETÖ ile mücadelenin sacayağını oluşturmasına karşın bu noktada ciddi akametler yaşanan birimlerde büyük rahatsızlığa sebep olduğunu biliyorum.
Mesela “FETÖ ile kısa paslaşmalar yapan” Yargı içindeki kesimlerin yazdıklarımdan dolayı yükselen homurtuları ta kulağıma kadar geliyor.
Bu arada; Emniyette ve Yargıdaki gizli ajanda sahiplerinin sinsi sinsi ateş ettiği konforlu alanlar, gerçekler ortaya çıktıkça konforunu kaybediyor belli ki…
Ama kimse kusura bakmasın! Türkiye’nin beka sorunu olarak kabul edilen örgütle mücadelede ben kendi konforumdan vazgeçmişken kimsenin konforunu düşünecek değilim.
Hele FETÖ ile mücadele, azami sayıda mağdur oluşturarak akamete uğratılmaya çalışılır, bu plan dahilinde öbek öbek mağdur kitleler yaratılırken bunu görmememizi, duymamamızı ve buna susmamızı beklemesin kimse.
Daha evvel yazdım bu kez sıralama ile yine yazıyorum…
Birincisi; 2015 yılında Polis Meslek Yüksek Okulu’ndan mezun olan 1803 kişi, 2015 Nisan’ında çıkan Güvenlik Paketine eklenen SON DAKİKA önergesindeki “mülakat” garabetiyle Polislik Yapmaya “yetersiz” bulunarak elendi.
Şimdi konforunuzu bozacağını bile bile sizi şu sorularla başa bırakıyorum:
Bu önergeyi veren dönemin Anayasa Komisyonu Üyesi Çankırı Milletvekili İdris Şahin’in, 15 Temmuz sonrası başlayan FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınması, -muhtemelen eski milletvekili imtiyazıyla- tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması ve halen Çankırı’daki FETÖ Çatı Davası’nın en kritik sanığı olarak yargılamasının devam etmesi içinizde hiç mi bir kuşku oluşturmadı? FETÖ Çatı Davası Sanığı birinin vermiş olduğu SONDAKİKA önergesiyle getirilen mülakatlar için kurulan komisyonlarda, 1803 kişi için “yetersiz” puanı veren komisyon üyelerinin, 15 Temmuz sonrasındaki FETÖ operasyonlarında gözaltına alınması, tutuklanması hatta ByLock kullanıcısı çıkması bu “mülakat” tuzağının bir FETÖ operasyonu olduğu kuşkusunu güçlendirirken, vicdanen hiç mi rahatsızlık duymadınız? Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı, 2 yıllık eğitim sonrasında tabi tutuldukları bir iki dakikalık mülakatlarla hayalleri çalınanlarla ilgili yaptığı incelemede bin 200’ü aşkın kişinin FETÖ ile hiçbir irtibatının olmadığı yönünde bir rapor hazırladı mı? AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar’ın da teyit ettiği böyle bir raporun ya da bilgi notunun varlığı bile Güvenlik Paketine eklenen “mülakat” tuzağının bir FETÖ zokası olduğu kuşkusunu güçlendirmiyor mu? Çok daha önemlisi; bu 1803 polis adayının kahir ekseriyetinin gözünü kırpmadan vatanı için canını verecek insanlardan oluşurken bu insanlardan boşaltılan alana kimler doldurulmuştur?
İkincisi; 26 Nisan 2017 günü 9103 kişiyi “GARSON” kod adlı bir FETÖ’cünün bilmem neresinden çıktığı meçhul olan ama aslında “servis” ettiği dijitaldeki listelere dayanarak açığa aldınız.
Muhtemelen yine toplantılar yapacak, çok olduğumu söyleyecek, en üst amirinize belki de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya şikayet edeceksiniz biliyorum ama yine de soracağım ve sizi bazı gerçeklerle yüzleştireceğim:
İçinizde, o açığa alma kararı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından televizyon ekranlarında açıklanırken oturduğu koltukta kolunu havaya kaldırıp “işte bu… bu listeyi kimse delemez artık” diye zafer sarhoşluğuna düşen zatı bu listenin nesi zafer sarhoşluğuna itiyordu araştırdınız mı? Hele o şahıs, Emniyette bir çok kişinin bildiği üzere, “FETÖ’nün yarım bıraktığını biz tamamlayacağız” diyen biriyken vicdanınız da mı tetiklemedi detaylı bir araştırma yapmak için?
O 9103 kişilik açığa alma listesinden bazı örneklere bakacak olursak “FETÖ’nün bilhassa 15 Temmuz gecesi yarım bıraktığı işi tamamlama kumpası” olduğunu söylememizde ben hiçbir beis görmüyorum. Şöyle ki; aynı listede 30’u aşkın 15 Temmuz gazisi yani FETÖ’cü alçaklara karşı gövdesini siper edenler FETÖ’cü yaftasıyla açığa alındığı iddiası var. Mesela; 15 Temmuz direnişinin sembolü olan Ankara’daki görüntülerde sık sık ekranlardan geçen ve hainlerin kontrolünde Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi önü ile Bakanlıklar arasında seyreden tankın namlusuna sarılarak ihanete direnen komiser A.B, o 9103 kişiden biri.
Yine PKK terörüne karşı mücadelede canını ortaya koymuş hendek terörüyle mücadelede ölümün eşiğinden dönmüş onlarca isim o 9103 kişi içinde. 2015 Temmuz’unda PKK tarafından kaçırılan ve hala örgütün elinde olan Vedat Kaya da o 9103 kişiden biri.
Daha ilginci nasıl bir tesadüfse; o 9103 kişinin kahir ekseriyetinin siyasi çizgisi milliyetçi-muhafazakar eksende…
Hepiniz çok iyi biliyorsunuz ki; çok değil daha düne (2016’ya) kadar EGM Yüksek Değerlendirme Kurulu’nda OYBİRLİĞİ ile terfi ettirdikleri birkaç yüz kişinin FETÖ’cülüğünü bile tespitte gösterilen acziyetle FETÖ’nün “GARSON”undan çıkan bir kartı delil sayıp 9103 kişinin hayatını zindana çevirmek arasında hiçbir fark yok!
Aynı şekilde; 2016’ya kadar EGM YDK’da, FETÖ’cülerin hazırladığı kumpas soruşturmaları, vatansever amir ve müdürlerin terfisine engel teşkil edecek delil olarak kabul etmekle, FETÖ’nün “GARSON”u üzerinden “servis ettiği” bir hafıza kartını binlerce polisi açığa almak için delil saymak arasında zerre miskal fark yok!
Vicdanınız yumuşar mı bilmem ama artık bir FETÖ kumpası olduğu noktasında bende hiçbir tereddüt kalmayan 26 Nisan’ın MAĞDURU vatanseverlerden birinin 12 yaşındaki kızının, babasıyla gittiği markette kendisi de oruçlu olduğu halde canı çektiği şeyleri babası açıkta olduğu için parasının olamayabileceği hassasiyetiyle “almasam da olur” diye içine atan vicdanıyla sizi baş başa bırakmak istiyorum.
Üçüncüsü; 15 Temmuz’dan sonra OHAL kapsamında çıkarılan KHK’ları manipüle eden “karanlık eller”…
Konforunuzu en çok bozacak olan şeyin, kovanınıza çomak sokacak gerçeklerden birinin de bu olduğunun farkındayım…
Yukarıda da dedim ya; Emniyette, 26 Nisan açığa alma kararlarını İçişleri Bakanının açıkladığı anlarda zafer edasıyla kutlarken havaya kalkan “el” var… İşte o el ile OHAL kapsamında çıkan KHK ihraç listelerini manipüle eden el muhtemeldir ki aynı ya da aynı amaca hizmet ediyor.
Ne yazık ki; “FETÖ’nün yarım bıraktığını biz tamamlayacağız” diyenlerin harekete geçtiğini haklı çıkaran çok örnek var bu üçüncü grupta…
Mesela Komiser Yardımcısı Murat Ellibeş…
Hani FETÖ’nün alçak Darbe girişimi sırasında Tuzla’da FETÖcülere direnirken canını ortaya koyup, üniformalı teröristlerin piyade tüfeği ile ateş açması sonucu karnından yaralan, Başbakan tarafından takdirname ile ödüllendirilen Komiser Yardımcısı Murat Ellibeş.
Komiser Yardımcılığı rütbesini FETÖ sayesinde aldığı iftirasıyla suçlananlardan biriydi üstelik. Bu yönde açılan soruşturmada 217 kişi ile birlikte FETÖ ile hiçbir ilişki ve irtibatının olmadığı kararı üzerine takipsizlik aldı Murat Ellibeş. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ilgili soruşturma kapsamında, “üzerlerine kayıtlı GSM veya İnternet hatları üzerinden yapılan sorgulamalarda BYLOCK kaydının olmadığı, Bank Asya’da hesabının olmadığı, 23.11.2016 tarihli MASAK raporunda ve HTS verilerinin incelenmesinde şüpheli bir kayda rastlanılmadığı, KOM Daire Başkanlığından alınan verilerde örgüt üyesi olmadığı, soruşturma kapsamında isminin herhangi bir ifadede yada ihbarda geçmediği” ortaya çıktı. Ne var ki Murat Ellibeş önce açığa alındı, 6 Ocak 2017 tarih ve 679 sayılı KHK ile de meslekten ihraç edildi.
Daha evvel de yazdım; EGM içinden güvenilir kaynaklarım, Ellibeş’in ihraç edildiği 6 Ocak tarihinde yayınlanan KHK listesinde, İzmir’de PKK’lıların Adliye binasına saldırısı sırasında gövdesini siper ederek şehit olan Fethi Sekin’in de bulunduğunu ancak Sekin’in şehit olması üzerine apar topar isminin çıkarıldığını, KHK 4 Ocak’ta yayınlanmış olsa kahraman şehidimizin de FETÖ yaftasıyla ihraç listesinde olacağını ifade ediyorlar.
Sadece bu mu? Hayır tabii ki…
OHAL kapsamında çıkarılan KHK’larla ihraç edilen o kadar çok insan hikayesi var ki…
Ortak özellikleri 15 Temmuz Gazisi olmak, terör gazisi olmak ya da mesleğe girdiği günden bu yana Emniyetteki FETÖ yapılanmasıyla mücadele etmiş olmak… Hem de bu mücadelesi EGM hukuk birimindeki belgelerle sabit olanlar bunlar.
Buna 15 Temmuz gecesi silah depolarını açmayıp bayrağı astırmayanlarla mücadele edenler de dahil. Darbeden yana tavır alan hainler görevlerine devam eder emeklilik formülüyle kurtarılırken, 15 Temmuz gecesi bunlarla mücadele edenler KHK listelerine sokuşturulmuş.
Yukarıda yazdıklarımdan sonra şimdi o konforlu koltuklarınızdan kalkın beyler.
Başınızı ellerinizin arasına alıp düşünün…
Bu kadar insanın hayatını FETÖ’den başka kim karartabilirdi?
Bu kadar insanın mağduriyeti “FETÖ’nün yarım bıraktığı” iş değil de nedir?
Son sözüm İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok’a:
Sayın Bakan, Sayın Genel Müdür;
Lütfen ellerinizi vicdanınıza koyup aktardığımız bu konuları araştırın. Ama n’olur bu araştırmayı, 2016’ya kadar OYBİRLİĞİ ile terfi ettirdikleri yüzlerce isim FETÖ’den ihraç olmuş, FETÖ’cülerin soruşturma dosyalarını düne kadar YDK terfi komisyonunda delil kabul etmiş bürokratlarınıza yaptırmayın.
Hele “FETÖ’nün yarım bıraktığını biz tamamlayacağız” diyen zihniyet mensuplarını böyle bir araştırmanın kıyısına köşesine bile yanaştırmayın…
Binlerce insanın kısık sesi olma çabasıyla aktardığım bu istek çok bir şey değil; “12 yaşındaki bir kız çocuğunun oruçken nefsinin önüne geçen vicdanı” kadar vicdanlı olun sadece sayın Bakan ve sayın Genel Müdür...