Gazze'de Uluslararası Güç Tartışmaları: Filistinli Gruplardan Net Tepki
Filistinli gruplar, Gazze'de olası bir uluslararası gücün varlığını "işgalci" olarak nitelendirerek, bu girişime karşı çıktıklarını açıkça belirtti. Ulusal ve İslami Güçler Takip Komitesi'nin açıklamaları ve İsrail ile ABD arasındaki müzakerelerin detayla
Gazze'de son dönemde yaşanan gelişmeler ve İsrail'in saldırıları uluslararası arenada geniş yankı bulurken, bölgede çok uluslu bir güç oluşturulması yönünde yapılan teklifler tartışma yaratıyor. İsrail basınında yer alan haberlere göre, ABD ile İsrail arasında Gazze'de çok uluslu bir güç konuşlandırılması konusunda yapılan müzakerelerde ilerleme kaydedildi. Ancak bu gelişmeler, Filistinli gruplar tarafından kesin bir dille reddedildi.
30 Mart Filistin Toprak Günü'nün 48. yılı münasebetiyle bir açıklama yayımlayan Ulusal ve İslami Güçler Takip Komitesi, Gazze'ye herhangi bir uluslararası veya Arap gücünün girmesini kesinlikle kabul edilemez olarak nitelendirdi. Hamas tarafından yayımlanan bu açıklamada, böyle bir girişimin "işgal gücü" olarak görüleceği ve buna göre muamele edileceği vurgulandı. İsrailli liderlerin bu yöndeki söylemlerinin ise "kuruntu ve hayalden" ibaret olduğu ifade edildi.
Filistin'in yönetimi ve geleceği konusunda yapılan dış müdahalelere karşı çıkan Filistinli gruplar, alternatif yönetim arayışlarının başarısız olacağını belirtiyor. Filistin halkının direnişi ve tarihi baştan yazma iradesinin altı çizilerek, hiçbir dış gücün bu iradeyi yok sayamayacağına işaret ediliyor.
Ateşkes ve esir takası anlaşmaları konusunda da Filistinli grupların tutumu net. İsrail'in saldırılarına son vermeden, yerinden edilen Filistinlilerin evlerine dönmesini sağlamadan ve Gazze üzerindeki ablukayı kaldırmadan herhangi bir anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığı kaydediliyor. Bu durum, İsrail'e karşı uluslararası düzeyde adil bir tutum sergilenmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Filistin Toprak Günü'nün anlam ve önemi de vurgulanan açıklamalarda, bu günün Filistin halkının topraklarına ve haklarına olan bağlılığının canlı bir kanıtı olarak görüldüğü ifade ediliyor.
Öte yandan, İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant'ın ABD ziyareti sırasında çok uluslu gücün konuşlandırılması konusunda yapılan müzakereler, bölgedeki güvenlik ve insani yardım girişlerinin yönetimi açısından yeni bir dönemin habercisi olabilir. Ancak bu planın içeriği ve hangi Arap ülkelerinin bu güçte yer alacağı henüz netlik kazanmamış durumda.
Bu gelişmeler, Gazze'deki durumun ne kadar karmaşık ve hassas olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Uluslararası toplumun, bölgedeki tüm tarafların haklarını ve taleplerini dikkate alan, adil ve kalıcı bir çözüm bulma yönündeki çabaları daha da önem kazanıyor. Gazze'de yaşananlar, sadece bir bölgeyle sınırlı kalmayıp, tüm dünyayı etkileyen bir mesele olarak görülmeli ve bu doğrultuda adımlar atılmalıdır.