Gezi Davasında Sıcak Gelişme: Can Atalay'ın Dosyası Yargıtay'a İletildi!

Gezi Davasında Sıcak Gelişme: Can Atalay'ın Dosyası Yargıtay'a İletildi!

Gezi Parkı davası sanığı ve Türkiye İşçi Partisi milletvekili Can Atalay'ın hukuki mücadelesinde yeni bir evre: Anayasa Mahkemesi kararlarının ardından dosyanın Yargıtay'a gönderilmesi.

Gezi Parkı davasının önemli isimlerinden biri olan Can Atalay, hukuki sürecin yeni bir dönemecine girmiş bulunuyor. Türkiye İşçi Partisi'nden (TİP) milletvekili olarak seçilen Atalay'ın, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ihlal kararları sonrasında, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden beklenen hamle geldi. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin Atalay hakkında verdiği ihlal kararlarını, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne iletti.

Bu karar, Atalay'ın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçlamasıyla 18 yıl hapis cezasına çarptırılmasının ardından geldi. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin bu kararı onamasının ardından, Atalay milletvekili olarak seçilmiş ve avukatları, yargılamada durma ve tahliye talebinde bulunmuştu.

Anayasa Mahkemesi'nden İki Kez Hak İhlali Kararı

Anayasa Mahkemesi, Atalay'ın durumunu değerlendirerek, "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma" hakkı ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Bu kararla birlikte Atalay'a 50 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verildi.

Mahkemenin gerekçesinde, Atalay'ın milletvekili olarak seçildiği ve yasama dokunulmazlığına sahip olduğu vurgulandı. Ancak, TBMM'de yemin edememesi ve milletvekilliği görevini fiilen yerine getirememesi, ihlal kararlarının temelini oluşturdu.

Yargıtay'ın Önünde Yeni Bir Değerlendirme Zorunluluğu

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararıyla, Atalay'ın dosyası Yargıtay'a gönderilirken, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin bu konuda yeni bir değerlendirme yapması gerektiği belirtildi. Yargıtay'ın, Atalay'ın yasama dokunulmazlığından faydalanamayacağı yönündeki kararı, Anayasa Mahkemesi'nin önceki içtihatlarına aykırı olarak değerlendirildi. Bu durum, Atalay'ın anayasal haklarının ihlal edilmesi olarak görüldü.


Bu gelişmeler, Türkiye'nin hukuk ve siyaset alanında yaşanan kritik bir döneme işaret ediyor. Atalay'ın durumu, hukukun üstünlüğü ve siyasi hakların korunması bağlamında önemli bir test olarak değerlendirilebilir. Yargıtay'ın vereceği karar, bu konudaki tartışmaları daha da alevlendirecek nitelikte. Bu süreç, Türkiye'nin demokratik standartları ve hukuk devleti ilkesine olan bağlılığı açısından da dikkatle izlenmeye devam edecektir.