Hesapta olmayan terör örgütü saldırıya geçti!

Hesapta olmayan terör örgütü saldırıya geçti!

ABD'nin çekilme kararının ardından Fırat'ın doğusu ve Menbiç harekatı bir süre ertelenirken İdlib'te çatışmalar büyüme başladı. Terör örgütü HTŞ, ÖSO'ya yönelik saldırılarının ardından birçok noktayı ele geçirdi.

Türkiye, ABD’nin ‘çekilme’ hamlesinin ardından Fırat’ın doğusu ve Menbiç’e harekat planlarını ertelerken alarm çanları İdlib’te çalmaya başladı. 4 milyonu aşkın sivilin sığındığı bölgede Ankara’nın zorlu hamleleriyle gelen barış sallantıya girdi. El Kaide bağlantılı HTŞ, ÖSO güçlerine başlattığı saldırıda Türkiye sınırı ve Afrin hattı dahil bir çok önemli noktayı ele geçirdi.

Türkiye’nin girişimiyle ateşkesin sağlandığı Suriye’nin kuzeyindeki İdlib, günlerdir yeniden çatışmaların odağında. El Kaide bağlantılı HTŞ ile ÖSO arasında başlayan çatışmalar tüm bölgeye yayıldı. HTŞ’nin Afrin bölgesinde ilerlediği ve Türkiye sınırını da ele geçirdiği belirtiliyor. Rus uçakları ise aylar sonra ilk kez Türkiye sınırına yakın HTŞ mevzilerini vurdu. Siviller TSK’nın gözlem noktalarına gidiyor.

TSK’nın ‘garantör’ ülke olarak 12 üssünün bulunduğu ve Rusya destekli rejim güçlerinin saldırısının Türkiye’nin çabasıyla varılan ateşkes ile sonlandırıldığı Suriye’nin İdlib kentinde El Kaide bağlantılı Heyeti Tahriri Şam (HTŞ) grubu ile muhaliflerin oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi arasında çatışmalar başladı. Gruplar arasındaki çatışmalarda şu ana kadar çoğunluğu sivil olmak üzere 100’den fazla kişi yaşamını yitirdi.

Türkiye'nin diplomatik başarısı

Hatay’ın karşısında yer alan ve rejim karşıtlarının göç etmesiyle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib’in kırsalındaki bölgeler geçen Ağustos ayında Suriye Ordusu tarafından karadan ateş altına alındı. Binlerce kişi zorunlu olarak göç ederken, Eylül ayı başında Rus ve Suriye savaş uçakları İdlib çevresindeki yerleşim alanlarına hava saldırıları düzenlemeye başladı. Milyonlarca insanı tedirgin eden saldırılar Türkiye’nin girişimiyle varılan Soçi mutabakatı ile oluşturulan çatışmasızlık bölgesi modeli sayesinde sonlandı. Türkiye’nin diplomatik başarısıyla tansiyonun düştüğü İdlib’de, Aralık ayının son günlerinde HTŞ ile 16 muhalif grubun bir araya gelerek oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi arasında çatışmalar başladı. HTŞ militanları, bazı üyelerinin öldürüldüğü bahanesiyle Ulusal Kurtuluş Cephesi kontrolündeki Daret İzze ve İdlib kırsalındaki birçok köy ve kasabaya saldırı düzenledi. HTŞ’nin tank ve zırhlı araçlar da kullanarak düzenlediği saldırılarda çoğunluğu sivil üç yüzü aşkın kişi hayatını yitirdi. HTŞ’nin Türkiye sınır ve Afrin bölgesinde ilerlediği bildririlirken tedirgin olan siviller ise çatışmalardan korunmak için bölgeye yakın noktada bulunan TSK’ya ait üslerin çevresine sığındı. Bölgeden bildiren aktivistlerin haberlerine göre Suriye iç savaşının en sembol merkezlerinden biri olan Atarib kasabası da HTŞ’nin kontrolüne geçti. ÖSO’nun manevi kalelerinden olan Atarib hem El Kaide ve DAEŞ’e karşı hem de Şam güçlerine karşı yaptığı direnişle sembolleşmişti. Ancak tüm yönlerden kuşatılan kentin yerel idarecilerinin çaresizlik içinde HTŞ’ye teslim oldukları belirtiliyor.

Çatışmaların yoğunlaşmasının ardından olası Menbiç operasyonu için Fırat Kalkanı bölgesine giden Ulusal Kurtuluş Cephesi askerleri de tekrar İdlib’e dönüyor. Ancak Türkiye ve Afrin sınır hattını tutan HTŞ güçlerinin bu sevkiyata direnecekleri belirtiliyor. Özellikle Fırat Kalkanı bölgesinden gelen ÖSO güçlerinin İdlib iç ceplerde kalan ve HTŞ kuşatması altındaki kasabalara nasıl ulaşacağı da bilinmiyor.

TSK ÖSO ile sevkiyat yapıyor

Bir diğer kritik nokta da Türkiye’nin bölgede kurduğu 13 gözlem noktasının akıbeti. Türkiye ve Rusya’nın ‘terör örgütleri listesinde yer alan HTŞ’nin kontrol ettiği bölgeler ve yollar kullanılmadan bu üslere ulaşım neredeyse imkansız. TSK, lojistik ve askeri sevkiyatını ÖSO eşliğinde yapıyordu daha önce.

İdlib´te 1 Ocak´tan itibaren silahlı Suriye muhalefetinde yer alan Nureddin Zengi Hareketi ile çatışan Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) örgütü, kentin yüzde 60’ını kontrolünde tutuyor. İdlib´teki yaklaşık 30 bin savaşçının büyük çoğunluğunu elinde tutan HTŞ örgütü, El Kaide’nin Suriye kolu El Nusra’dan dönüştü. Örgütün lideri ise IŞİD lideri Bağdadi´nin bir dönem Suriye´deki sağ kolu olan eski El Nusra mensubu Ebu Muhammed Colani. Ebu Bekir el-Bağdadi, Ebu Muhammed Colani´yi, 2011 yılında operasyonların komutanı olarak Suriye´ye gönderdi. Suriye´de Nusra Cephesi adıyla yapılan çok sayıda kanlı eylemi yöneten Colani ile Bağdadi´nin arası IŞİD liderinin, 2013 yılında Nusra ile birleşerek, Irak-Şam İslam Devleti kurduğunu açıklaması, Colani´nin de birleşmeyi reddetmesiyle açıldı.

Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle Heyet Tahrir el Şam (HTŞ)’yi terör örgütleri listesine aldı. 29 Ağustos 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararnamede El Nusra’nın adının Heyet Tahrir el Şam olarak güncellendiği belirtildi.

Kalın: Türkler Kürtleri YPG'nin elinden kurtaracak

Bolton’un açıklamalarına Ankara’dan tepki gecikmedi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Türkiye’nin Kürtleri hedef aldığı iddiası akıl dışıdır. Türkiye’nin hedefi DEAŞ ve PKK/PYD/YPG terör örgütleridir” ifadelerini kullandı. Yazılı bir açıklama yapan Kalın, şunları kaydetti: “DEAŞ’la mücadele kisvesi altında ayrılıkçı bir gündemle hareket eden PYD ve YPG, PKK terör örgütünün Suriye koludur ve Suriye Kürtlerini temsil edemez. Bir terör örgütünün Kürtleri temsil ettiğini ileri sürmek, her şeyden önce Kürt kardeşlerimize yapılmış bir saygısızlıktır. Türkiye’nin PKK ve Suriye uzantılarına yönelik mücadelesinin bir amacı da Kürtleri bu terör örgütünün zulmünden ve baskısından kurtarmak, can ve mal güvenliklerini teminat altına almaktır.”

Washington'ın çekilme sancısı Türkiye sadece DAEŞ'e karşı savaşırsa çekiliriz

ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den geri çekilme hamlesinin ardından yaşanan gelişmeler kafa karıştırıyor. Bugün Türkiye’ye gelmesi beklenen Beyaz Saray’ın Uulusal Güvenlik Danışmanı Boltan şimdi de çekilme için YPG şartı koştu. Bolton “Çekilme, Türkiye’nin Suriye’deki müttefiklerimize saldırmama garantisi vermesine bağlı” dedi. İsrail’in Haaretz gazetesine göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinden önce gazetecilere konuşan Bolton, YPG’yi kastederek, Amerika’nın Suriye’den çekilmesinin Türkiye’nin “Kürt savaşçıların” güvenliğini garanti etmesi ve DAEŞ’in yenilmesi koşuluna bağlı olduğunu söyledi. Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, uygulayacakları çekilme takviminin ise siyasi kararlarına göre şekilleneceğini ifade etti. Bolton, Türkiye’nin Washington’la tam işbirliği yapmadığı sürece Suriye’de herhangi bir askeri operasyonda bulunmasını istemediklerini de söyledi. Bolton’un bu açıklamalarının, Trump’ın daha önce Suriye’den askerleri çekeceği yönündeki beyanıyla çelişmesi ise dikkati çekti. ABD yönetimindeki çekilme ile ilgili geri adım sinyallerinin ilki Başkan Trump’tan gelmişti. 2 Ocak’ta yeni yılın ilk kabine toplantısında konuşan Trump “Suriye’den hızlı çekileceğimizi söylemedim. Türkiye’nin Kürtleri katletmesini önleyeceğiz. Bunu sağlamalıyız” demişti. Daha sonra benzer sözler Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’den gelmişti. Jeffrey de Trump ile aynı sözleri kullanarak “Müttüfiklerimiz olar Kürtlerin Türkiye tarafından katledilmesine izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullanmış bu sözler Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından sert tepkiye neden olmuştu.

Trump'tan çekilme açıklaması

ABD Başkanı Donald Trump Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’dan sonra kendisi de Suriye’den çekilme kararıyla ilgili bir açıklama yaptı. Suriye’de asker çekmenin çabuk olacağını hiçbir zaman söylemediklerini iddia etti. Trump, “Suriye’den asker çekmenin çabuk olacağını hiçbir zaman söylemedik” dedi.

Kaynak: Karar