ZİHNİ ÇAKIR
İkinci kalkışmanın sacayağı 'zaman ayarlı uyutulmuş' örgüt hücreleri mi?
Türk Silahlı Kuvvetlerinin en seçkin mensuplarını barındırır Özel Kuvvetler… Nizami ve gayrinizami savaş metotlarına karşı savunma ve saldırı kabiliyetleri en yüksek birliklerdir. Bu bakımdan da Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz Kanlı Darbe girişiminin akamete uğratılmasında en kritik nokta görülüyor Silahlı Kuvvetlerde.
Eğer o gece, milletinden ve devletinden yana duruşundan ödün vermeyen Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı’nın, “Ömer; Tuğgeneral Semih Terzi vatan hainidir, isyancıdır. Onu, karargâha girmeden öldür! Bunun sonunda şehadet var. Hakkını helal et” sözlerine, “Başüstüne komutanım, hakkım helal olsun. Siz de helal edin...” diye cevap verip hain generali alnından vuran sonra da şehadet şerbetini içen Başçavuş Ömer Halisdemir olmasaydı, belki kanlı darbe başarıya ulaşacak belki de şu an onbinlerce şehidin yasını tutuyor olacaktık.
Ancak anlaşılan o ki; Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz Kanlı Darbe girişiminin planlamasında, Özel Kuvvetler karargahının işgalinin yanında daha başka ihanet ayakları da varmış gün yüzüne çıkmayan.
Detaylarına ulaştıkça hepsini aktaracağım size bu sütunlardan…
İşte bunlardan biri…
Bilindiği gibi Özel Kuvvetlerin terörle mücadele ve sınır bölgelerinden sızması muhtemel düşman kuvvetlerle mücadelede için Şırnak/Silopi’de konuşlanmış 3 taburu var. Bu taburların komutanı da Albay A.B.
Albay B., Kahraman Başçavuş Ömer Halisdemir’in etkisiz hale getirdiği Tuğgeneral Semih Terzi’nin emrinde çalışan 1989 mezunu bir subay. Başında bulunduğu birlikler de Özel Kuvvetler’in Suriye ve Kuzey Irak operasyonlarını yürütüyor.
15 Temmuz gecesi devletinin ve milletinin yanında yer alan Özel Kuvvetler mensubu kahraman bir subayın iddiasına göre, hain General Semih Terzi, kalkışmanın en önemli ayağına dair planlamayı A.Ba üzerine kuruyor. Bu planlama çerçevesinde de aynı Tugayda görevli 1989 mezunu Ş.S, Ankara’da yapılacak operasyonlar için A.B tarafından görevlendiriliyor.
Bu arada bana aktarılan ilginç bir diğer bilgi ise, darbe girişiminin 1 hafta öncesinde Ş.S, A.B'nin emri ile Ankara'ya geldiği yönünde.
Gerek o 1 hafta önceki ziyaret gerekse Darbe girişimi gecesine kadar darbeye dair verilen görevin planlaması, Tuğgeneral Semih Terzi’nin talimatları doğrultusunda Albaylar F.Y ve F.A ile Kurmay Başkanı O.K ve kimi kurmay subaylar tarafından titizlikle yapılıyor.
Peki bütün bunları birleştiren ortak nokta ne? İşte her şey burada düğümleniyor.
Bütün bu isimlerin yollarının kesiştiği önemli biri var. Emekli bir Orgeneral olan S.Y.
Hatırlarsanız birçok görüşüne katılmasam da kendisinin de izleyici kaldığı Silahlı Kuvvetlerdeki FETÖ yapılanmasının sacayaklarını anlatmıştı İlker Başbuğ.
Altını çizdiği şey Genelkurmay Personel Başkanlığı, tarih ise -geriye dönük en az son 10-15 yılın Personel Başkanları şaibeli olmakla birlikte- 2010’du.
Yukarıda sözünü ettiğim isimlerin buluştuğu ortak nokta, emekli orgeneral S.Y de Albaylığından Korgeneralliğine –teamüller çiğnenerek oluşturulan istisnai durumla- Personel Başkanlığı yapmış biri.
Ve daha ilginci, yukarıda saydığım isimlerden A.B haricindekilerin tamamı, bir dönem Ö.K.K’da da görev yapan, bu görevi sırasında eğitimini tamamlayan subayların kılıçlarını Fetullah Gülen’e hediye ettiği seromonilerde de bulunduğu belirtilen S.Y döneminde Kurmay yapılmış.
Ve gelelim yakın geçmişe. İddiaya göre Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı Paşa, Fetullahçı Terör Örgütünün bu yapılanmasını Şubat ayında çözüyor. Bu isimlerin Alay Komutanı ve Kurmay Başkanı olması konularında önleyici tedbirlere başvuruyor ancak yine devreye Personel Başkanlığı giriyor. Emekli olmasına rağmen kurumla irtibatını hiç koparmayan S.Y’nin telkinleri de eklenince bunlar etkili yerlere geçiyor.
İşte bu kripto ekibin içindekilerden biri de 1997 mezunu Kurmay Yarbay M.K.
M.P ve A.B’nin devre arkadaşı da olan ve bu iki isimle Özel Kuvvetlere başladığı teğmenliğinden bu yana hiç kopmayan M.K, Genelkurmay’ın ele geçirilmesi planlamasının da merkezinde.
Kanlı Darbe girişiminin Özel Kuvvetler ayağını akim bırakan önemli bir detay daha var.
Bütün bu organizasyonların merkezinde olan A.B, Silopi’den beraberinde 5 tim yani 60 kişi ile darbe için gelmeye çalışıyor. Ancak ilk uçakla Semih Terzi gidiyor Ankara’ya. İkinci bir uçak bekleniyor ancak Hava Kuvvetlerinde işler beklenildiği gibi gitmiyor. Devreye, üzerinde örgüt içi hiyerarşiden görevlendirmeye bir takım şifrelerin gizlendiği 1 Dolar çıkan 7. Kolordu Komutanı İ.Y giriyor. İ.Y, A.B ve beraberindeki 12 Tim’den oluşan 60 Özel Kuvvetler mensubu için uçak ayarlamaya çalışıyor; ancak darbenin seyri değişince başarılı olamıyor.
İ.Y, yukarıda bana aktarılan bilgileri kendi ifadesinde de doğruluyor aslında. İ.Y, A.B’nin saat 21 sularında Kurmay başkanını arayıp araç tahsisi istediğini kendisinin de bunun akabinde A.B’yi aradığını ve ne yaptığını sorduğunda, “Görev aldıklarını, Tuğgeneral Semih Terzi'nin havaalanına geldiğini, bir taburun uçakla gitmek için orada olduğu” cevabını aldığını aktarıyor ifadesinde.
Darbe girişiminin bastırılması sonrasında A.B ve 60 kişilik ekibi Ankara'ya gidemiyor. Bunun üzerine jet üssünün içinde Askeri inzibat bu ekibin etrafını sarıyor, Merkez Komutanlığı polis ile birlikte gözaltına almaya çalışıyor ancak 7. Kolordu Komutanı İ.Y sabah 5 sularında üsse gelerek bu ekibi alıp Silopi'ye geri gönderiyor.
Şu ana kadar yaptığım araştırmalarda, ne bu birliğin başındakilere ne de bu birliğe şu ana kadar bir şey sorulmuş.
Eğer bu iddialar doğruysa, birileri “Darbeci avı” yaparken, yeni bir kalkışmanın en kritik hücrelerini de “planlı, sistemli ve zaman ayarlı uyutmuş” demektir.
Çok daha vahimi, geçtiğimiz yıl emekli edilen orgeneral S.Y, MİT Tırlarına düzenlenen kumpastan Bülent Arınç’a suikast düzmecesiyle Kozmik Odaya giriş planının kilidini açmaya kadar bir çok noktada başroldeyken hala “nasılsın” bile denilmemesi…
Gırtlağımızı yara edercesine, AVAZımız çıktığınca bağırmamızın sebebi de bunlar işte… Genelkurmay karargahından başlayıp en ücra birliklere kadar her yere serpiştirilmiş ve tek bir talimatla uyandırılacak örgüt hücreleri.
Bunlara bir de sayın Başbakan’ın eline tutuşturulan “firari subay asker” sayısı ile kuvvet komutanlıkları ve jandarmadan ‘fısıldanan’ sayılar arasındaki uçurumu ekleyince susmak ve seyirci kalmak olası kalkışmaya ortak olmak değil de nedir Allah aşkına…