İstanbul'un Kalbinde FETÖ Operasyonu: Gizemli İsimler ve Üç Yıllık Bekleyişin Ardındaki Sır Perdesi Aralanıyor
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün yakın tarihli FETÖ operasyonu, yedi şüpheliyi gözaltına alırken, gündeme bomba gibi düştü. Operasyonun detayları ve şüphelilerin ardındaki gizemli bağlantılar bu detaylı incelemede mercek altına alınıyor.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün yaptığı son basın açıklaması, terör örgütü FETÖ ile ilgili yeni bir operasyonun habercisi oldu. "FETÖ üyeliği" ve "terörizmin finansmanı" suçlamaları ile gerçekleşen bu operasyon, üç farklı ilde eş zamanlı olarak düzenlendi. Yedi şüphelinin gözaltına alındığı operasyonun detaylarına dair bilgiler ise henüz sınırlı. Ancak, yapılan ilk incelemelerde, şüphelilerin Bank Asya'yı fonladıkları ve MASAK raporlarına göre örgüt mensuplarıyla para transferleri gerçekleştirdikleri ortaya çıktı.
Operasyonun bu kadar gündem yaratmasının altında yatan nedenlerden biri, Emniyet'in açıklamasında isim vermediği kişilerin kim olabileceği ile ilgili sorular. Acaba bu kişiler, "Doğuş Endüstriyel Çamaşır Yıkama" adlı firmanın yöneticileri mi? Ayrıca, bu firmanın hizmet verdiği kurumlar arasında Türk Hava Yolları, Anadolu Ajansı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi önemli kurumlar da var mı? Ve en önemlisi, bu operasyonun gerçekleştirilmesi için ihbarın üzerinden neden tam üç yıl beklenildi?
Yargının Gözden Kaçan Yüzü: Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin Eski Üyeleri
Operasyonun yanı sıra, Türkiye'nin yargı tarihindeki bazı kritik isimlerin hatırlatılması da önem taşıyor. Ekrem Ertuğrul, Hamza Yaman, Ahmet Toker, Abdurrahman Kavun ve Fikriye Şentürk, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin eski üyeleri olarak hafızalara kazınmış durumda. Bu isimler, geçmişte Balyoz kumpasındaki mahkûmiyet kararlarını onamışlardı ve bu durum, yıllar sonra bile unutulmuş değil.
Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 14 Kasım 2014 tarihli son soruşturmasında, bu yüksek yargı üyelerinin FETÖ'nün talimatları doğrultusunda planlı ve örgütlü bir şekilde çalıştıkları detaylarına yer verilmişti. Ancak, ağır suçlamalara rağmen istenen cezanın hafifliği, kamuoyunda ciddi tepkilere neden olmuştu. Görevi kötüye kullanma suçlamasıyla altı aydan iki yıla kadar hapis cezası isteniyor olması, ceza yargılamasının adaletini sorgulatan bir durum olarak karşımıza çıkıyor.
Yüce Divan'da Yargılanacak Eski Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit
İsmail Rüştü Cirit, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun bu hafif ceza talebinin altında imzası bulunan eski Yargıtay Başkanı olarak gündemde. Cirit, Yüce Divan'daki bu yargılamanın duruşmasında 23 Kasım'da yargı önüne çıkacak. Bu yargılama, Türkiye'nin yargı tarihindeki önemli bir dönüm noktası olabilir ve bu duruşma, ülkenin adalet sisteminin geleceği açısından belirleyici olacak.