İzmir ve İskenderun'da Deniz Taşmaları Neyin Habercisi?
İzmir ve İskenderun'daki deniz taşmalarının ardındaki nedenleri keşfederek, Belçika ve Floransa'daki başarılı önlemlerle Türkiye'nin gelecekteki adımlarını tartışıyoruz.
Bu makale, İzmir ve İskenderun'daki deniz taşmalarının ardındaki nedenleri ve olası çözümleri, yerel ve uluslararası örneklerle inceliyor. Uzman görüşlerine dayanarak, gelecekte alınması gereken önlemleri ve iklim değişikliği ile mücadelede atılacak adımları tartışıyor.
Hafta sonu, İzmir ve İskenderun'da deniz taşması yaşandı. Bina girişleri ve sokaklar su altında kaldı, Karadeniz sahil yolu sularla kaplandı. Bu bölgelerin ortak noktası, denizin doldurulmuş olması. Peki, bu su taşmalarına karşı bir önlem almak için çok mu geç kaldık?
Uzman Görüşleri: Dolgu Bölgeler ve Riskler
Uzmanlara göre, dolgu bölgeler deniz taşmalarından etkileniyor ve sular altında kalma riski taşıyor. İzmir'deki olayı analiz eden İYTE'den Dr. Doğan Kısacık, yaşananların sel olmadığını, dalga aşmasından kaynaklandığını belirtiyor. İTÜ'den Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise kışın meteorolojik olayların denizi kabarttığını açıklıyor.
Doğal Sahiller ve Koruma Yapıları
İzmir'de tarih boyunca doldurulan sahil şeritlerinde, insanların üzerine oturduğu duvarlar aslında kıyı koruma duvarları. Ancak bu yapılar son olaylarda yetersiz kaldı. Geçtiğimiz hafta sonu deniz suyu seviyesi 95 cm yükseldi ve koruma duvarlarını aştı.
ODTÜ'den Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner, son yıllarda denizin daha sık kabardığını ve sık su taşması yaşandığını belirtiyor. İklim değişikliğinin bu durumda önemli bir rol oynadığı vurgulanıyor.
Yasal Çerçeve ve Önlemler
3621 sayılı Kıyı Kanunu, binaların kıyı şeridinden 100 metre uzakta olmasını gerektiriyor. Uzmanlar, iklim değişikliğini de göz önünde bulundurarak planlama yapılmasını ve sahil koruma yapılarının modifiye edilmesini öneriyor.
Geleceğe Bakış: Çözüm Yolları
Kısacık, gelecek 100 yılda su seviyesinin 30 cm yükselebileceğini öngörüyor. Önerilen çözümler arasında, kıyı koruma duvarlarının modifikasyonu ve batık dalgakıranlar yerleştirilmesi bulunuyor. Geleneksel yöntemlerin yeterli olmadığı, yeni koşullara adapte olunması gerektiği vurgulanıyor.