Kararın arkasında İran korkusu var
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, Alman gazetelerinin yorum sütunlarına damgasını vuran konu oldu.
Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan ve bu adımı “gecikmiş bir karar” olarak nitelendiren ABD Başkanı Donald Trump, Tel Aviv’deki büyükelçiliğin de Kudüs’e taşınacağını duyurdu. Uluslararası alanda büyük yankı uyandıran bu karara ilişkin Berlin’de çıkan Der Tagesspiegel gazetesinde şu yorumu okuyoruz:
“ABD Başkanı iki devletli çözüm ütopyasına tüm dünyada ses getirecek bir şekilde ölümcül darbeyi indirdi. Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı, önümüzdeki dönemde müzakere yoluyla uzlaşma sağlanmasını neredeyse imkansız hale getirdi. Büyükelçiliğin taşınması ile verilen mesaj da Filistinlilerin açısından bakıldığında gayet açık: İsrail her istediğine kavuşuyor, devletsiz halkın ise yine eli boş kalıyor. ABD Başkanı’nın tutumunun arkasında muhtemelen bir İran korkusu var. Tahran’ın bölgede nüfuzunu artırmasından duyduğu korku, Trump’ın tüm kararlarında etkili oluyor. Önemli olan, molla rejimine karşı safların sıkılaştırılması. Bunun karşılığında hem Suudi Arabistan’a hem de İsrail’e ciddi destek veriliyor. Bu jeopolitik çizginin kaybedenleri ise Filistinliler. Trump’ın Kudüs kararı, Filistinlilere ne kadar güçsüz olduklarını tekrar acı bir şekilde hatırlattı. Öfke, hiddet ve çaresizlik, tüm bunların önü kesilemeyecek. Ortadoğu zaten alev almaya yatkın. Trump da bu ateşi körükleyen kişi olabilir.”
Saarbrücker Zeitung adlı gazete de ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs hakkındaki açıklamasını şöyle yorumluyor:
"Alışılmışın dışında hareket etmek, tabuları yıkmak, tüm dünyadaki dostlarının ve müttefiklerinin tersine gidip onları rencide etmek, Trump’ın egosunu kanatlandırıyor gibi görünüyor. Yolsuzluk ve beceriksizliğin dal budak sardığı bataklıklar olarak tanımladığı Washington’ın köklü kurumlarına patlayıcı madde fırlatmak Trump'ta memnuniyet yaratıyor gibi. Belki de Trump şimdi ne kadar ileri gidebileceğini görmek için bir deneme yapıyor. Ancak bu göze aldığı devasa riski değiştirmiyor. Hem de hiç gerek yokken girilen bir risk bu.”
Nürnberger Zeitung da şu yorumu sunuyor okurlarına:
“Trump tek başına aldığı bu karar ile sadece Filistinliler arasındaki aşırı uçları öfkelendirmekle kalmıyor, aynı zamanda ılımlı kesimlere de ters düşüyor. Ortadoğu’da yeni ve kanlı bir İntifada tehdidi var artık. ABD Başkanı’nın İslam dünyasının geri kalan kesimlerinde neden olduğu öfke de aynı şekilde tehlikeli. İran ‘komploya’ karşı direniş çağrısında bulunurken, Erdoğan dindaşlarının sesi rolünü üstlenmeye çalışıyor ve ‘Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir’ diyor. Trump neden şimdi ve hiç gerek yokken bu tartışmalı konuyu deşti, bu sorunun cevabını sadece kendisi biliyor. Ancak sonuçları ölümcül olacak.”
Seçtiğimiz son yorum da aynı konuda. Kölnische Rundschau, Trump’ın açıklamasına şu yorumu getirmiş:
“Kudüs’ün fiilen İsrail’in başkenti olarak tanınması sadece siyasi açıdan aptalca olmakla kalmayıp, ABD’nin dış politikası açısından da yapıcılıktan tamamen uzak. Bu karar, Washington’ın öncelikle İran’ın nüfuzunu engellemeyi hedefleyen Ortadoğu stratejisini de tehlikeye atıyor. ABD, Rusya, Türkiye ve İran arasındaki yeni ittifaka karşı ağırlık olarak Suudi Arabistan, bir dizi Körfez ülkesi, Ürdün ve İsrail’i kapsayan ve siyaset ile istihbarat alanlarında işbirliğini hedefleyen bir eksen oluşturmak için bir süredir kulis çalışmaları yapıyor. Şimdi bu çabalar ciddi tehdit altında. Donald Trump imha gücü yüksek bir bombanın fitilini ateşledi. ‘Bilgelik ve ihtiyat’ ABD Başkanıyla özdeşleştirilen karakter özelliklerinden değil. Ama önüne çıkanı yıkıp geçme anlayışının aptallıkla birleşen bir versiyonu da hiç lazım değildi. Bu her zaman çok yıkıcı bir karışım olmuştur.”