Kürt bağımsızlık fikrini körükleyen batı emperyalizmi, Petrol kaynakları ve askeri hâkimiyet hipokrasisi

Kürt bağımsızlık fikrini körükleyen batı emperyalizmi, Petrol kaynakları ve askeri hâkimiyet hipokrasisi

AVAZTÜRK dergisi Londra ve Avrupa Temsilcisi Shenı Hamıd, AVAZTÜRK dergisinin ilk sayısında, “Kürt Bağımsızlık Fikrini Körükleyen Batı Emperyalizmi, Petrol Kaynakları Ve Askeri Hâkimiyet Hipokrasisi” başlıklı yazısında önemli değerlendirmelerde bulundu.

Irak anayasasının taraflar üzerinde yarattığı hak ve çelişkiler dolayısıyla, bölgedeki Kürtler, Erbil üzerinde hak edilmiş bir idari bağımsızlık dayanağı bulmaktadır.

Irak Anayasası uyarınca, “Ülke genelindeki yatırımları ilgilendiren bazı yetkiler, ya federal idareler ile bölgesel yönetimler tarafından paylaşılmaktadır; ya da tamamen yerel yönetimler tarafından geliştirilmektedir”. Dolayısıyla, IKR alakalı yatırımlar, Kürdistan Bölgesi Yatırım Kanunu (2006 yılı 4 sayılı yasa) ile Kürdistan Yatırım Kurulu’na tabi kılınmaktadır ve bu yatırımların, KRG otoritesi altındaki alanlarda ekonomik kalkınmalar yaratılması niyetiyle kullanılması amaçlanmaktadır.

Çelişki dolayısıyla, politik-ekonomik idareyi Kürtler vasıtasıyla ABD ya da İsrail’e kaptırmamayı amaçlayan Irak yönetimi, artık Bağdat ile Erbil arasında kararlaştırılabilecek ve “karşılıklı bağımlılıkla” şekillendirilmiş bir federasyon kurulabileceğinin ihtimalini dile getirmektedir.

Bununla beraber, Irak hükümetinin daha ihtiyatlı adımlar atmasını gerektiren dönem, uluslararası alanda seçilecek gözü kara dostların da desteğiyle şekillendirilecektir. Çünkü, Bağdat idaresi tarafından yanlış yönde verilebilecek köklü bir kararın geleceğe uzanır kriz etkisi, geride bırakılmış Saddam Hüseyin dönemi yolsuzluklarından; ya da ISIS terör örgütünün mevcudiyetinden daha bunalımlı bir safha yaratacaktır. Tıpkı, bölgede hiç yoktan bir ‘Kürdistan Devleti’ni kurulmasının, Ortadoğu’da yaratacağı azınlık ayaklanmaları girdabı gibi.

Batı, İsrail Katalizörü ve Iraklı Kürtler:

Dünya genelinde yükselen petrol fiyatları dolayısıyla, Irak’ın GSMU’I 2016da %10 oranını geçecek seviyede büyümüştür. Irak hükümeti Temmuz 2016’da IMF ile Stand-By Arrangement (SBA) (stand by düzenlemesi) gerçekleştirerek, ülkenin ekonomik reformunda katkı sağlayacak, finans idaresini düzenlemesine yardım sağlamıştır. Vesile itibarıyla Irak’taki hükümet reformları ya da ISIS terör örgütü ile mücadele bir yana; ülkenin ekonomik alandaki kesintisiz yükselişi, petrol fiyatlarının dünya çapındaki hızlı artışına bağlı kalacaktır.

Çünkü, Irak ekonomisinin ana temeli petrol sektörüne bağlıdır ki petrol, idarenin %90’dan fazla gelirini ve %80’lik döviz getirisini sağlamaktadır. Mesela, 2016 CIA verileri uyarınca Irak’taki ham petrol üretimi, günde 4.59 milyon varildir. (Ülke, bu alanda, dünya sıralamasında dördüncüdür). İşlenmemiş petrol ihracatı yine ayni dönemde günlük 3.301 milyon varildir. (Ülke, bu alanda, dünya sıralamasında üçüncüdür). İşlenmemiş petrol rezervi 143 milyar varildir. (Ülke, bu alanda, dünya sıralamasında beşincidir). Öte yandan 2016 döneminde doğal gaz rezervleri 3.158 trillion cu m’dir. (Ülke, bu alanda, dünya sıralamasında 11.dir).

Irak’ın uluslararası alandaki yaptırım gücünün yüksek oluşu, hükümetin, uluslararası alanda kuvvetli petrol firmalarıyla anlaşmalarının bulunmasına bağlıdır. Gene de aynı alanda daha da fazla gelir sağlanabilmesi niyetiyle ülkedeki petrol ihracatı ve gelirinin arttırılması gerekmektedir. Bu da Irak’ta, petrol üretimi teknolojisinin pekiştirilmesi ve komşu ülkelerden geçerek, dört bir yana uzanacak, petrol borusu döşeme hatlarının yaygınlaştırılmasına; yani ihracat altyapısı alanında ülke kapasitesinin arttırılmasına bağlıdır. (İşte, Irak’tan -yoğunluğu Irak’lı Kürtlerin yoğun olarak bulunduğu, zengin petrol kaynaklı bölgeden- yola çıkarak Türkiye aracılığıyla Avrupa’ya uzanan petrol/gaz boru hatlarının önemi bu noktada ağırlık kazanmaktadır. Dolayısıyla, ABD-AB dahil, aynı yapılanmadan ekonomik medet uman tüm ülkelerin, ‘Irak’ta bağımsız bir Kürdistan Devleti kurulması konusu ile alakalı Türkiye tepkilerinden’ duyduğu tedirginlik bu noktadan kaynaklanmaktadır.)

Tam bu kesişme noktasında, teknolojik liderlik ve endüstri alanındaki faaliyet gücü ile İsrail, Irak’ın petrol bereketli toprakları ile Kürtlerin çoğunlukta bulunduğu bölgelerinde, yatırım yapabilecek ideal bir aday olarak kendini öne sürmektedir. Böyle bir olasılık akabinde, Israil ya da ABD öte yana; bağımsız bir Kürdistan ile yakın ilişki içerisinde bulunacak diğer Batı ülkeleri için de Rusya’dan sağlanabilecek petrol-doğalgaz ve enerji bağımlılığı azaltacaktır.

Devamı AVAZTÜRK Dergisi 1. Sayısında (Ekim/2017)