Marmara’da Artçı sarsıntılar devam ediyor: İstanbul sallandı
Marmara Denizi, son günlerde yeniden sismik hareketliliğin odağı haline geldi. Çarşamba günü yaşanan 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından bölgede hissedilen artçı sarsıntılar devam ediyor.
Bu sarsıntılardan en sonuncusu, İstanbul’un batısında yer alan Büyükçekmece açıklarında kaydedildi. Kandilli Rasathanesi ve AFAD verilerine göre, saat 20.33'te Marmara Denizi’nde 4,3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
Depremin Merkez Üssü ve Derinliği
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depremin merkez üssünün Marmara Denizi'nin Büyükçekmece ilçesi açıkları olduğunu bildirdi.
Yerin yaklaşık 7,4 kilometre derinliğinde meydana gelen bu sarsıntı, İstanbul’un birçok noktasında hissedildi.
Kandilli Rasathanesi ise depremin büyüklüğünü 4,4 olarak revize etti. Depremin yüzeye yakın oluşu nedeniyle özellikle denize kıyısı olan bölgelerde hissedilirliği arttı.
İstanbullular Kısa Süreli Panik Yaşadı
Depremin ardından sosyal medyada paylaşılan videolar ve yorumlar, birçok İstanbullunun sarsıntıyı açık şekilde hissettiğini ve kısa süreli panik yaşadığını gösterdi.
Büyükçekmece, Beylikdüzü, Avcılar, Küçükçekmece, Bakırköy ve Şişli gibi ilçelerde vatandaşlar evlerinden dışarı çıktı.
Kimi vatandaşlar arabalarına yönelirken, bazıları ise apartman önlerinde ve parklarda güvenli alanlarda beklemeyi tercih etti.
Uzmanlar: Artçılar Devam Edebilir
Jeofizik uzmanları ve deprem bilimciler, Marmara Denizi’nde meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki ana depremin ardından artçı sarsıntıların birkaç hafta sürebileceğini öngörüyor.
Bu tür orta büyüklükteki depremler, fay hattının stres birikimini yeniden dağıttığı dönemlerde sıkça yaşanabiliyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, yaptığı açıklamada, "Bu tür artçılar olağandır.
Ancak bu durum, Marmara’daki ana fay hattının her geçen gün enerji biriktirdiği gerçeğini değiştirmiyor," diyerek uyarılarını yineledi.
Marmara Fayı ve İstanbul’a Yakınlığı
Marmara Denizi'nin tabanında uzanan Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batı segmenti, uzun yıllardır bilim insanlarınca dikkatle izleniyor.
Bu segment, İstanbul’a çok yakın bir konumda yer alıyor ve olası büyük Marmara depreminin en muhtemel kaynağı olarak gösteriliyor.
Büyükçekmece açıklarında meydana gelen 4,3’lük sarsıntı da bu aktif fay zonunun bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, bu tür depremlerin büyük bir depremin habercisi olup olmadığını net biçimde söylemenin mümkün olmadığını ancak hazırlıklı olunması gerektiğini vurguluyor.
Yetkililerden Açıklama: Can Kaybı ve Hasar Yok
Depremin ardından AFAD ve İstanbul Valiliği tarafından yapılan ilk açıklamalarda, herhangi bir can kaybı ya da ciddi yapısal hasarın tespit edilmediği bildirildi.
AFAD ekipleri, depremin hemen ardından sahada tarama çalışmaları yaparken, ilçe belediyeleri de muhtemel hasar ihbarlarını değerlendirmek üzere kriz masalarını aktif hale getirdi.
İstanbul Valisi Davut Gül, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Şu ana kadar olumsuz bir durum yaşanmamıştır. Ekiplerimiz sahada teyakkuz halindedir,” ifadelerini kullandı.
Eğitim ve Ulaşımda Aksamalar Yaşanmadı
Depremin ardından İstanbul genelinde eğitim ve ulaşım hizmetlerinde herhangi bir aksamaya rastlanmadı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Metro İstanbul, İETT ve diğer ulaşım birimlerinde rutin seferlerin devam ettiğini duyurdu.
Aynı şekilde İl Milli Eğitim Müdürlüğü de okullarda herhangi bir hasar oluşmadığını, eğitimin normal şekilde sürdüğünü açıkladı.
Halktan Deprem Bilincine Dair Yorumlar
Sosyal medyada ve haber programlarında halkın deprem konusundaki yorumları dikkat çekti. Birçok vatandaş, İstanbul’da büyük depreme hazırlıklı olunması gerektiğini vurgularken, deprem tatbikatlarının artırılması ve kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini dile getirdi.
Özellikle Avcılar, Zeytinburnu, Fatih gibi zemini zayıf kabul edilen ilçelerde oturan yurttaşlar, mevcut yapı stokunun güvenli hale getirilmesi için daha somut adımlar bekliyor.
Deprem Uzmanlarından Bilgilendirme Çağrısı
Uzmanlar, vatandaşların güvenilir kaynaklardan bilgi almaları ve panik yapmadan hareket etmeleri gerektiği konusunda hemfikir.
Kandilli Rasathanesi, Boğaziçi Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü ve AFAD gibi kurumların düzenli olarak güncel bilgi ve öneriler paylaştığına dikkat çekiliyor.
Ayrıca, deprem çantası hazırlığı, acil toplanma alanlarının bilinmesi ve binaların dayanıklılık raporlarının kontrol edilmesi de alınabilecek önemli önlemler arasında gösteriliyor.
Kentsel Dönüşüm Yeniden Gündemde
Büyükçekmece açıklarında yaşanan son sarsıntı, İstanbul’da kentsel dönüşüm ihtiyacını yeniden kamuoyunun gündemine taşıdı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İstanbul’daki riskli yapıların dönüştürülmesi için başlatılan projelerin hızlandırılacağını açıkladı.
Özellikle sahil kesiminde yer alan ve eski yapı stoğuna sahip ilçelerde yeni inşa süreçlerinin önceliklendirileceği duyuruldu.
Deprem Gerçeği ile Yaşamayı Öğrenmeliyiz
İstanbul ve çevresi, aktif fay hatlarının etkisi altında bulunan bir coğrafyada yer alıyor. Bu gerçeklik, Marmara Denizi’nde meydana gelen her depremle birlikte bir kez daha hatırlanıyor.
Uzmanlar ve yetkililer, halkı bilinçli olmaya, afetlere karşı hazırlıklı olmaya ve panik yerine tedbirli yaklaşım benimsemeye çağırıyor.
Büyükçekmece açıklarında gerçekleşen 4,3 büyüklüğündeki son sarsıntı, ne ilk ne de son olacak; ancak toplumsal farkındalık ve hazırlık seviyesi bu olayların etkisini azaltmada hayati görev alacak.
Türkiye'nin en yoğun nüfuslu bölgelerinden biri olan Marmara Bölgesi, özellikle 23 Nisan 2025’te meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından yeniden sismik hareketliliğin merkezine oturdu.
Marmara Denizi açıklarında yaşanan bu şiddetli depremin ardından bölge adeta bir artçı fırtınasına yakalandı.
Son günlerde İstanbul ve çevresinde yaşanan sarsıntılar, vatandaşlarda tedirginliğe neden olurken uzmanlar bu hareketliliğin bir süre daha devam edebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
23 Nisan Depremi: Marmara’nın Uyanışı
23 Nisan 2025 tarihinde Marmara Denizi'nde yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem, özellikle İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ ve çevresindeki birçok ilde kuvvetli bir şekilde hissedildi.
Sarsıntı kısa sürmesine rağmen şiddeti nedeniyle bazı bölgelerde panik yaşandı. Neyse ki deprem büyük bir hasara yol açmadı, ancak kamuoyunda olası büyük Marmara depremine ilişkin endişeleri yeniden gündeme taşıdı.
AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı), depremin ardından bölgedeki sismik hareketliliği yakından takip etmeye başladı.
Uzmanlar, bu tür depremlerin ardından artçı sarsıntıların uzun bir süre boyunca devam edebileceğine dikkat çekti. Özellikle büyük şehirlerde, bu sarsıntılar hem fiziksel hem de psikolojik olarak ciddi etkiler yaratabiliyor.
İstanbul’da Artçı Depremler: Beylikdüzü ve Büyükçekmece Merkezli Sarsıntılar
23 Nisan’daki ana depremin ardından geçen günlerde Marmara Denizi ve çevresinde birçok artçı deprem meydana geldi.
Bugün de İstanbul’da hissedilen bir dizi sarsıntı, vatandaşların dikkatini çekti ve sosyal medyada geniş yankı buldu.
AFAD’ın yaptığı açıklamalara göre, 25 Nisan 2025 tarihinde saat 18.32’de merkez üssü İstanbul’un Beylikdüzü ilçesi olan 3,4 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşti.
Yerin yaklaşık 7 kilometre derinliğinde oluşan bu deprem, özellikle Avrupa Yakası’nda hissedildi. Her ne kadar küçük bir sarsıntı olarak değerlendirilse de, sismik hareketliliğin devam ettiğini göstermesi açısından önemliydi.
Bu sarsıntının ardından kısa bir süre sonra, saat 20.25’te AFAD bir başka depremin daha meydana geldiğini duyurdu.
Bu kez deprem, İstanbul’un batısında yer alan Büyükçekmece açıklarında, Marmara Denizi’nde kaydedildi. Depremin büyüklüğü 3,5 olarak açıklanırken, derinliğinin 6,96 kilometre olduğu bildirildi.
Son Deprem: Büyükçekmece Açıklarında 4,3 Büyüklüğünde Sarsıntı
Peş peşe yaşanan bu sarsıntıların ardından saatler 20.33’ü gösterdiğinde Marmara Denizi’nde bir başka deprem daha meydana geldi.
Merkez üssü yine Büyükçekmece açıkları olarak belirlenen bu depremin büyüklüğü ise 4,3 olarak açıklandı.
Bu son deprem, gün içinde yaşanan diğerlerinden daha şiddetli olması sebebiyle daha geniş bir bölgede hissedildi. Sarsıntı, İstanbul’un özellikle sahil kesimlerinde ve yüksek katlı binalarda oturan vatandaşları tedirgin etti.
Depremin derinliği ise 7,01 kilometre olarak ölçüldü. Bu tür yüzeye yakın depremler, genellikle daha geniş bir alanda hissedilir ve sarsıntının şiddeti daha yoğun algılanır.
Vatandaşlar Tedirgin, Yetkililer Uyarıyor
Art arda gelen bu depremler, İstanbul'da yaşayan vatandaşlar arasında huzursuzluk yarattı. Sosyal medya platformlarında birçok kullanıcı, yaşadıkları sarsıntıları paylaşarak endişelerini dile getirdi.
Özellikle akşam saatlerinde yaşanan depremlerin, vatandaşların günlük yaşamlarını ve psikolojik durumlarını etkilediği gözlemleniyor.
AFAD ve Kandilli Rasathanesi gibi kurumlardan yapılan açıklamalarda, Marmara Bölgesi’nin aktif bir fay hattı üzerinde yer aldığı ve bu tür sismik hareketliliklerin olağan olduğu vurgulanıyor.
Yetkililer, vatandaşların panik yapmamaları, ancak her zaman hazırlıklı olmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Deprem uzmanları da, 6,2’lik depremin ardından yaşanan artçıların bir süre daha devam edebileceğini ve bu süreçte özellikle yapıların dayanıklılığının önem arz ettiğini ifade ediyor.
Uzmanlar Ne Diyor?
Yer bilimciler, Marmara Denizi'ndeki hareketliliği yakından izliyor. Özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın batı segmentinde uzun süredir büyük bir deprem meydana gelmemiş olması, bölgedeki gerilimin arttığı yönünde yorumlara neden oluyor.
Bu da hem kamu kurumlarının hem de halkın olası büyük bir Marmara depremine karşı daha hazırlıklı olması gerektiği anlamına geliyor.
İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, yaptığı açıklamada şunları belirtti: “Marmara Denizi’nde 6,2 büyüklüğünde bir depremin ardından çok sayıda artçı sarsıntı beklenir. Bugün yaşanan 3.4, 3.5 ve 4.3’lük depremler, bu sürecin bir parçasıdır. Ancak bu depremler bize bir gerçeği hatırlatıyor: Marmara, her an büyük bir deprem üretebilecek potansiyele sahip. Hazırlıklı olmak, hayati önem taşıyor.”
Depreme Hazırlık: Bireysel ve Toplumsal Sorumluluk
Uzmanlar, depremle yaşamayı öğrenmenin Türkiye gibi deprem kuşağındaki ülkeler için artık bir zorunluluk haline geldiğini belirtiyor.
Bu kapsamda, bireysel olarak alınabilecek önlemler kadar, kamu kurumlarının altyapı ve yapı denetimlerine verdiği önemin de altı çiziliyor.
İstanbul gibi büyükşehirlerde yüksek katlı ve eski binaların risk oluşturduğu bilinirken, kentsel dönüşüm projelerinin hız kazanması gerektiği görüşü yaygın.
Ayrıca vatandaşların acil durum çantası hazırlaması, güvenli toplanma alanlarını bilmesi ve aile bireyleriyle bir afet planı yapması öneriliyor.
İstanbul ve Marmara çevresi için bu süreçte en önemli şey, paniğe kapılmadan bilinçli hareket etmek. Sismik hareketlilikler sürebilir, ancak bu durumun geçici olduğu unutulmamalı.
Önemli olan, her türlü olasılığa karşı hazırlıklı olmak ve uzmanların uyarılarını dikkate alarak hareket etmektir.