Marmara'da Büyük deprem kapıda: Prof. Dr. Naci Görür 'ün Uyarıları

Marmara'da Büyük deprem kapıda: Prof. Dr. Naci Görür 'ün Uyarıları

İstanbul’daki 6.2 büyüklüğündeki deprem, hem halk hem de uzmanlar arasında geniş bir tartışma başlatmıştı. Deprem sonrası yaşanan görüş ayrılıkları, çeşitli bilim insanlarının farklı değerlendirmelerine sebep oldu.

Ancak, bu konudaki düşüncelerini paylaşan Prof. Dr. Naci Görür, depremle ilgili ortaya çıkan bu görüşlerin kesinlikle doğru olmadığını belirterek, kendi görüşünü net bir şekilde ifade etti.

Görür, "Deprem sonrası ortaya atılan farklı görüşlere ve fikir ayrılıklarına inanmıyorum. Benim bakış açıma göre, iki farklı görüş olamaz; tek bir görüş vardır" dedi.

buyuk-marmara-depremi-kapida-naci-gorur-den-carpici-uyarilar.jpeg

Marmara’daki Büyük Deprem Beklentisi

Prof. Dr. Görür, Marmara Bölgesi'nde büyük bir depremin kaçınılmaz olduğunu uzun zamandır vurgulayan bir bilim insanı olarak tanınıyor.

Görür, İstanbul’da ve çevresinde beklenen büyük depremin zamanının geldiğini, ancak 6.2 büyüklüğündeki depremin bu süreci hızlandırdığını belirtti. Görür, söz konusu depremin, Marmara’daki büyük depreme dair öngörüleri öne çektiğini ifade etti.

Bu açıklama, özellikle deprem uzmanları ve kamuoyu arasında büyük bir yankı uyandırdı. Zira, farklı uzmanlar, Marmara’da beklenen büyük depremin zamanlaması konusunda çeşitli görüşler öne sürüyordu.

Bazı uzmanlar, bu tür depremlerin çok daha uzun bir sürede gerçekleşebileceğini savunurken, bazıları da büyük depremin çok yakın bir zamanda meydana geleceği öngörüsünde bulunuyordu.

buyuk-marmara-depremi-kapida-naci-gorur-den-carpici-uyarilar.jpg

Tek Bir Doğru Var: Büyük Deprem Gerçekleşecek

Prof. Dr. Naci Görür, bu görüş ayrılıklarını net bir şekilde reddetti. Onun görüşüne göre, Marmara’daki büyük depremin kaçınılmaz olduğu gerçeği üzerinde hiçbir tartışma olmamalıdır.

6.2’lik depremin aslında, bölgedeki büyük depremin habercisi olduğunu belirten Görür, bu depremin mevcut fay hatlarındaki gerilimi artırdığını söyledi.

Görür, "6.2’lik deprem, büyük bir depremin ne zaman olacağı konusunda herhangi bir belirsizlik yaratmaz, sadece bu süreci hızlandırır. Marmara’da büyük bir deprem olacaktır ve bunun önüne geçmek mümkün değildir" şeklinde konuştu.

Deprem Bilimindeki Netlik ve Kamuoyu

Prof. Dr. Görür, deprem bilimindeki bu tür belirsizliklerin ve görüş ayrılıklarının halkı gereksiz yere korkutabileceğini ve kafa karışıklığı yaratabileceğini de belirtti. Deprem konusunda net bir görüş birliği olması gerektiğini savundu.

Görür, bilim insanlarının doğru ve güvenilir bilgi vererek halkı bilinçlendirmesi gerektiğini söyledi. Bu tür tartışmaların, insanların deprem konusunda hazırlıklı olmalarını engellememesi gerektiğini vurgulayan Görür, "Deprem gerçeğiyle yüzleşmek, hazırlık yapmak hepimizin sorumluluğudur" diyerek önemli bir mesaj verdi.

Farklı Görüşlerin Yarattığı Kargaşa

6.2 büyüklüğündeki depremin ardından, çeşitli uzmanların bu depremin büyüklüğü ve etkileri hakkında farklı yorumlar yapması, toplumda kafa karışıklığına neden olmuştu.

Kimileri, depremin bölgedeki büyük bir depremin öncüsü olmadığını savunurken, bazıları da bu tür küçük depremlerin, büyük bir depremin yakın olduğunu gösterdiğini öne sürüyordu.

Ancak, Prof. Dr. Görür’ün açıklamaları, bu tartışmaları sona erdirmiş gibi görünüyor. Görür, bu farklı görüşlerin, deprem biliminde aslında herhangi bir belirsizliğe yer olmadığı konusunda toplumda net bir anlayış oluşturduğunu belirtti.

Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini ve bu konuda yapılacak hazırlıkların son derece önemli olduğunu ifade etti.

Marmara’da beklenen büyük depremin yakın zamanda gerçekleşme olasılığının çok yüksek olduğunu belirten Görür, devletin ve toplumun bu gerçeğe göre hareket etmesi gerektiğini savundu.

Görür, insanların deprem konusunda bilinçli olmasının ve gerekli önlemleri almasının hayati önem taşıdığını vurguladı.

Prof. Dr. Naci Görür, Marmara’da büyük bir depremin beklenen zaman diliminde olacağı konusunda fikir birliği olmasının gerekliliğine dikkat çekti.

Deprem sonrası yaşanan görüş ayrılıkları ise, herhangi bir bilimsel temele dayanmadığı için bir kenara bırakılmalı ve halkın doğru şekilde bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Depremlerle mücadelede en önemli şeyin erken hazırlık ve bilinçli bir toplum olduğuna dikkat çekti.

İstanbul’daki 6.2 büyüklüğündeki deprem, sonrasında birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Bu konuda Prof. Dr. Celal Şengör ile Prof. Dr. Şener Üşümezsoy arasında yaşanan polemiğe, Prof. Dr. Naci Görür de katılarak canlı yayında açıklamalarda bulundu ve tartışmalara noktayı koydu.

Görür, yaptığı konuşmada, Marmara Bölgesi’nde beklenen büyük depremin kaçınılmaz olduğunu belirterek, bu konuda farklı görüşlerin olduğunu kabul etmediğini ifade etti.

Büyük Marmara Depremi Yaklaşıyor

Prof. Dr. Görür, deprem sonrasında ortaya atılan farklı görüşlerin kendisine göre geçersiz olduğunu söyledi.

Ona göre, Marmara'da büyük bir deprem kesinlikle olacaktır ve yaşanan 6.2 büyüklüğündeki deprem, beklenen büyük depremin tarihini sadece biraz öne çekmiştir.

Görür, Kumburgaz fay hattındaki kırılmamış 40-50 kilometrelik alanın olduğunu ve kırılan kısmın da sadece 20 kilometreyi kapsadığını belirtti. Bu, büyük Marmara depremi için hala ciddi bir tehdit oluşturduğunu gösteriyor.

İstanbul’daki Deprem Riskinin Yüksekliği

Prof. Dr. Naci Görür, depremlerle ilgili çeşitli senaryoları değerlendirdiklerinde, İstanbul’da 1999 yılındaki büyük depremin ardından, 7 ve üzeri büyüklükte bir depremin olma olasılığının şu an yüzde 47 olduğunu vurguladı.

Görür, 6.2 büyüklüğündeki depremin, beklenen büyük depremi geriye atmadığını, aksine bunun sadece bir öncü olduğunu ifade etti.

Ayrıca, deprem sonrası yapılan araştırmaların ve gözlemlerin, İstanbul’da büyük bir depremin kaçınılmaz olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.

Depremler ve Toplumun Hazırlığı

Görür, 23 Nisan’daki 6.2’lik depremi örnek göstererek, birçok kişinin bu depremle rahatladığını, hatta "O kadar bekledik, bu muymuş?" şeklinde yorumlar yaptığını söyledi.

Ancak, asıl beklenen depremin çok daha büyük olduğunu ve bu depremin gerçekleşmesi durumunda İstanbul’un ekonomik ve sanayi altyapısının büyük bir yıkıma uğrayacağını vurguladı.

İstanbul’un çökmesi durumunda ise, Türkiye'nin büyük bir krizle karşı karşıya kalacağını, hatta milli güvenlikten sistemin işleyişine kadar her şeyin tehdit altına gireceğini ifade etti.

Çözüm Önerileri: Deprem Dirençli Şehirler

Görür, depreme karşı alınacak önlemlerin çok daha ciddiyetle ele alınması gerektiğini belirtti. İstanbul gibi büyük şehirlerin, depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini ifade etti.

Örnek olarak Tayland’da yaşanan bir depremde, sadece 10 kişinin hayatını kaybettiği, ancak günlük yaşamın hiçbir şekilde etkilenmediği durumdan bahsetti.

Görür, bu tür bir durumu Türkiye için de istemediğini belirterek, "Bunu kendimize yakıştıramıyorum" dedi. Ayrıca, fay kırılma tartışmalarının ekranlarda yapılmasının halkı yanıltabileceğini ve bu tür tartışmaların bilimsel ortamlarda yapılması gerektiğini vurguladı.

Toplumun ve Siyasilerin Bilinçlenmesi

Görür, halkın da bu konuda bilinçli olması gerektiğine dikkat çekti. Halkın, kendi çocukları ve torunları için siyasilerden dürüstçe güvenli deprem politikaları geliştirmelerini talep etmeleri gerektiğini söyledi.

Bunun sadece seçim zamanı yapılması gereken bir talepten ibaret olmaması gerektiğini belirtti. Halkın, siyasilere "Bize güvenli şehirler inşa edin" şeklinde sorumluluklarını hatırlatması gerektiğini ifade etti.

Japonya örneğini de vererek, oradaki halkın deprem gerçeğine karşı ne kadar duyarlı olduğunu belirtti. Japonya’daki vatandaşların deprem konusunda ciddi bir bilinç seviyesi geliştirdiğini, o yüzden de depremler sonrası büyük kayıpların yaşanmadığını söyledi. Türkiye’nin de benzer bir bilinç seviyesine ulaşması gerektiğini savundu.

Siyasilerin Yükümlülükleri

Prof. Dr. Görür, siyasilere yönelik olarak, projelere ayrılan bütçelerin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

Eğer gerekirse, diğer projelere ayrılacak kaynaklardan kısmalar yapılarak, depreme dayanıklı şehirler inşa edilmesi gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yıllardır yüzleşmesine rağmen, hala kayda değer bir hazırlık yapılmadığına dikkat çekti.

Görür, depremle mücadelede zaman kaybedilmemesi gerektiğini, ancak bu hazırlıkların aceleye getirilmemesi gerektiğini belirterek, uzun vadeli bir çözüm önerdi.

Ancak, 25 yıldır devam eden hazırlıkların yetersiz olduğunu ve acilen daha fazla önlem alınması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmeye ve uzun vadeli, sağlam bir deprem yönetimi geliştirmeye ihtiyacı var.

Sadece bilimsel anlamda değil, toplumsal ve siyasi anlamda da bir değişim süreci başlatılmalı. Bu, hem halkın hem de siyasilerin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesiyle mümkün olacaktır.