MEB Bakanı İsmet Yılmaz sınav sistemini eleştirdi
TEOG tartışmaları sürerken, konunun odağındaki isim Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye'deki sınav sistemini eleştirdi. Sınav sisteminin çocukların psikolojik ve fiziksel gelişimine zarar verdiğini savundu. Bakan, yeni sistemle öğrencilerin başarı v
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "Gençler TEOG, LYS, YGS, KPSS gibi sınavların birinden bir diğerine koşarken birey olarak kendilerini unutmaktadırlar. Önümüzdeki dönemde öğrencilerin projelerinin, başarılarının ve becerilerinin öne çıkmasını istiyoruz." dedi.
Yılmaz, AK Parti Gençlik Kolları Başkanlığınca parti genel merkezi fuaye salonunda düzenlenen "Gençlerin Gözünden Eğitimde Kademeler Arası Geçiş Çalıştayı"nın açılış konuşmasını yaptı. Bütçeden en büyük payın eğitime ayrıldığını belirten Yılmaz, bu payın AK Parti hükümeti döneminde arttığını dile getirdi.
"Kaliteli eğitimi çağdaş uygarlık seviyesine çıkarmak için kaliteli insanlara, nitelikli bilim adamlarına, bilgiye sahip olmak lazım. Eğer nitelikli
bilgiye sahip değilseniz, tam bağımsız olamazsınız. Bilgiden ürün elde edecek, bilim adamınız da yoksa o ülke tam bağımsızdır diyemezsiniz." değerlendirmesini yapan Yılmaz, kaliteli eğitim için eğitimin her aşamasının daha iyi hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Derslik başına düşen öğrenci sayısının AK Parti iktidarı öncesi 36'nın üzerinde olduğunu şimdi ise 24'e düştüğünü aktaran Yılmaz, eskiden bir öğretmenin 70 kişilik sınıfta ders anlattığını ve kaliteli eğitimin verilemediğini söyledi. Yılmaz, kaliteli eğitim vermek için öğretmene yatırım yaptıklarını belirterek, geçen yıl 50 bin, bu yıl ise 20 bin öğretmen ataması gerçekleştirdiklerini ve 1 milyonun üzerinde öğretmenin görev yaptığını ifade etti. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısının ise 2002'de 28 olduğunu, şimdi ise 17'ye düştüğünü hatırlatan Yılmaz, OECD ülkelerinin hemen hemen yakalandığını kaydetti.
Kaliteli eğitim vermek için öğrenciyi teknolojiyle buluşturduklarını vurgulayan Yılmaz, Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi Projesini (FATİH) sürdüreceklerini, gelecek dönemde öğretmen ve öğrencilere liselerden başlamak üzere tablet bilgisayar dağıtacaklarını belirtti.
"Meslek lisesini, memleket meselesi olarak görüyoruz"
Yenilenen müfredata ilişkin bilgi veren Yılmaz, bu zamana kadar yapılmış en çağdaş, en demokratik ve en bilimsel müfredatı yaptıklarının altını
çizdi. Başbakan Binali Yıldırım'ın kendisine verdiği talimata göre, okul öncesi eğitim ve yabancı dil ağırlıklı eğitimi yaygınlaştırmak için çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Yılmaz, konuya ilişkin sayısal veriler paylaştı. Yılmaz, bu yıl ilk defa ilkokulda okuyan ve Türkçe, matematik
derslerinden destek ihtiyacı olan öğrencilere, ek yetiştirme programı uygulayacaklarını belirterek, öğrencilerin matematik ve Türkçe okuryazarlığına sahip olmalarını istediklerini söyledi.
Bakan Yılmaz 12 ilde kurdukları 19 tematik meslek lisesinin ilk defa bu yıl öğrenci aldığını belirterek, "Meslek lisesini, memleket meselesi olarak
görüyoruz." dedi. Eğitim için çok çalıştıklarını ve yapılacak çok şey olduğunu dile getiren Yılmaz, "Bizim iddiamız şu: Biz bizden öncekilerin eğitime verdiği önemden çok daha fazla eğitime önem verdik. Çok daha iyisini yaptık." diye konuştu.
Eğitimde fırsat eşitliğini sağladıklarını belirten Yılmaz, Türkiye'nin pek çok şehrinden her öğrencinin istediği liseye gidebildiğini ve aynı başarıyı
yakalayabildiğini söyledi.
"Bu sistemde öğrenci sadece test ile ölçülmektedir"
Eğitimin her kademesinde öğrenciyi bir üst kademeye hazırlamak yerine, öğrenciye beceriler katmanın, daha iyi düşünebilen, amaç-sentez yapabilen öğrenci yetiştirmenin çağdaş eğitimin amacı olduğunu dile getiren Yılmaz, "İlkokulu ortaokula hazırlık olarak değil, ortaokulu liseye hazırlık olarak değil, liseyi üniversiteye hazırlık olarak değil. E ne yapılması lazım? İlkokulda belli bilgi, belge ve beceriyi ve değeri kazandırmak lazım. Ortaokulda belli bilgi, beceri ve değeri kazandırmak lazım. Çağdaş eğitimin amacı budur." dedi.
Bir eğitimcinin görüşünden örnek veren Bakan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bu sistemde öğrenci sadece test ile ölçülmekte, diğer unsurlarla ölçülmemektedir. Sınavın çoktan seçmeli test olması, kısa sürede çok soru çözmeyi gerektirmesi, tüm eğitim sisteminin buna göre yapılanmasına yol açtı. Bu durum ilerde tek kelimeyle kendisini ifade edebilen, sosyal etkinliklere katılmayan bir öğrenci profilinin ortaya çıkmasına yol açtı. Bunda haksız mıyız, değil miyiz, herkes kendi çevresinde baksın."
Öğrencilerin 8'inci sınıfta gireceği sınav için 6'ncı sınıfta çalışmaya başladığını kaydeden Yılmaz, en iyi beceri kazanma dönemi olan 12-16
yaş gençlerin, sınav için uğraştıklarını ifade etti.
"Öğrencilerin sınava hazırlandıkları dönem, gençlerin fiziksel, psikolojik açıdan da gelişme dönemidir. Sınav stresi altında soru çözmek dışında
bir şey yapmadan yaşamaya meyilli olan gençler, ne spor yapmakta ne kitap okumakta ne de kültürel ve sosyal diğer etkinliklere katılmaktadır." diyen Yılmaz, öğrencilerin spor yapmadıklarına ve sosyal etkinliklere katılmadıklarında obeziteyle karşılaştıklarına ve aile içi iletişimlerinin zarar gördüğüne dikkati çekti.
Bakan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gençler TEOG, LYS, YGS, KPSS gibi sınavların birinden bir diğerine koşarken, birey olarak kendilerini unutmaktadırlar. Önümüzdeki dönemde öğrencilerin projelerinin, başarılarının ve becerilerinin öne çıkmasını istiyoruz. Okullarımızın aldığı patentlerle, verdiği projelerle çağın
gerektirdiği becerileri öğrencilere kazandırıp kazandırmadığı hususunda öne çıkmasını istiyoruz. Sınav, öğrencilerin neyi bilmediğini değil, neyi bildiğini ölçmelidir. Ona göre yetenekleri tespit edip, daha iyi yönlendirme yapılmalıdır diyoruz."