Meclis Başkanı Şentop'tan terör ve casusluk nedeniyle üç ismin milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin açıklama
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, casusluktan hükümlü Enis Berberoğlu ile PKK terör örgütüne üyelikten hükümlü Leyla Güven, Musa Farisoğulları'nın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin açıklama yaptı.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, üç ismin milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin, "Arkadaşlar hakkında verilmiş ve nihayetinde Yargıtayda kesinleşmiş olan kararları Meclis'te okutmayalım mı? Okutmamamız gerektiğini mi düşünüyor arkadaşlar?" dedi.
Şentop, Meclis Camisi'nde kıldığı Cuma namazının çıkışında gazetecilerin CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları'nın milletvekilliklerinin düşürülmesiyle ilgili sorularını cevapladı.
Meclis'te dün yaşananlar itibarıyla kendisine de gösterilen tepkilerin sorulması üzerine Şentop, anayasa, TBMM İçtüzüğü ve mevzuat kapsamında bakıldığında niye tepki gösterdiklerini anlamakta zorlandığını belirtti.
Şentop, "Arkadaşlar hakkında verilmiş ve nihayetinde Yargıtayda kesinleşmiş olan kararları Meclis'te okutmayalım mı? Okutmamamız gerektiğini mi düşünüyor arkadaşlar?" diye sordu.
Anayasa'nın 84. maddesinin, "Kesin hüküm olduğu takdirde, kesin hüküm giyen milletvekili hakkındaki hüküm, Genel Kurula bildirilir. Bildirildiği zaman milletvekilliği düşer." hükmünü içerdiğini anımsatan Şentop, kanunlardaki "yapılır", "edilir", "bildirilir" şeklindeki ifadelerin "yapılsın", "bildirilsin" anlamına geldiğini vurguladı.
Şentop, "İtiraz, 'Bunlar okunmamalıdır. Beklenmelidir.' şeklindeyse anayasaya ve içtüzüğün 136. maddesine aykırı arkadaşların tutumları. 'Anayasa ve içtüzük uygulanmasın' diyorlarsa bunu net olarak söylerler, o ayrı bir tartışma konusu olur." ifadesine yer verdi.
"Açık bir hukuk kuralı olduğu zaman teamül olmaz"
Bazı konuşmalarda, "Dönem sonuna bırakılır. Böyle bir teamül vardır." denildiğine işaret eden Şentop, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
"Böyle bir şey yok. Açık bir hukuk kuralı olduğu zaman teamül olmaz. Öyle teamül dedikleri bir şey de yok. Şunu karıştırıyorlar: Anayasanın 83 ve 84. maddeleri var. 84. maddesinde infazı dönem sonuna bırakılan hükümler var. Nedir bunlar? Milletvekili seçilmeye engel olmayan hükümler... 1 yılın altındaki cezalar mesela. Bunlar dönem sonuna bırakılır çünkü bunlar okunsa da milletvekilliği düşmez; milletvekili seçilmeye engel değil. Dönem sonuna bırakılacağını zannettikleri şeyler, milletvekili seçilmeye engel olmayan hükümlerdir. Ama milletvekili seçilmeye engel kesin hükümler varsa onlar 84. maddeye tabidir. 84'ün ikinci fıkrasına göre okunur ve milletvekilliği düşer. Bu durumda ben hem yapılan itirazların anayasaya ve içtüzüğe göre temelsiz, anayasa ve içtüzük hükümlerinin uygulanmamasına yönelik bir talep mahiyetinde olduğunu görüyorum ve bundan üzüntü duyuyorum."
"Bireysel başvurunun beklenmesi gibi bir şey mümkün değil"
Üç milletvekilinin Anayasa Mahkemesine başvurduğu ve oradan bir hak ihlali kararı çıkarsa bu durumda ne olacağı tartışmasının hatırlatılması üzerine de Şentop, şunları söyledi:
"Bunu hukukçu olmayanlar sorarsa anlayabilirim. 'Adam öldüren birisi hapse girerse çocukları ne olacak?' gibi bir konu bu. Cezasını, sonraki durumlar dikkate alınarak, bununla ilgili hukuk kuralını uygulamayalım diyecek bir durum yok. Anayasa 84 diyor ki, 'Kesin hüküm giyme...' İlk derece mahkemesinde yargılama yapılır, istinafa tabi ise istinafa gider, temyiz hakkı varsa temyize gider ve nihayetinde bu süreçler içerisinde Yargıtayın verdiği kararla sona ererse o yargılama süreci, kesin hüküm çıkar. Bundan sonra bu sürecin dışında kalan bazı olağanüstü veya olağandışı başvuru yolları var. İade-i muhakeme, karar düzeltme... Bunlar kesinleşmeyi engellemez.
Bireysel başvuru da kesin hükme engel değildir. Dolayısıyla bireysel başvurunun beklenmesi gibi bir şey anayasa 84'e göre ve içtüzük 136'ya göre mümkün değil. Bir süreç geçmiş, Anayasa Mahkemesi ne zaman karar verecek, verdiği karar ne yönde olacak bilmiyoruz. O karar verince de süreç bitmiyor. Bireysel başvuru sonrası eğer Anayasa Mahkemesi bir ihlal tespit ederse sonra yeniden ceza mahkemelerinde bir sürecin başlaması gerekecek. O zaman bu 5 yıllık milletvekilliği dönemi biterse dolaylı yoldan anayasa ve içtüzük hükümlerini rafa kaldırmış, etkisiz hale getirmiş olmuyor muyuz? Bunun makul bir süresi vardır."
Teamül tartışması
"Biz bu süre içerisinde sadece benim yaptığım bir uygulama değil, teamül dersek böyle bir teamül söylenebilir" diyen Şentop, bütün Meclis başkanlarının, Meclis'in gündeminde bulunan veya gündemine gelecek olan bazı kanun değişikliklerini, özellikle Ceza Kanunu, ceza yargılamasıyla ilgili kanun, infazla ilgili düzenlemeleri dikkate alarak bunların dosyalara etki edip etmeyeceğini değerlendirdiğini anlattı. Şentop, "teamül" denilecek böyle bir durumun bulunduğunu bildirdi.
Kendisinin de Meclis'teki yargı paketleriyle ilgili düzenlemeleri beklediğini anlatan Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İki milletvekili arkadaşımızdan birisinin dosyası Ocak 2019'da, birisinin de Haziran 2019'da gelmiş. Yargı paketiyle ilgili düzenlemeler sebebiyle istinafta kesinleşen cezalarının temyiz mahkemesinde, Yargıtayda kesinleşmesine, Yargıtaya itiraz hakkı tanıyarak imkan veren bir düzenleme oldu. Dolayısıyla bu düzenleme sebebiyle kesin hükümle gelen dosyalar yargı tarafından geri istendi, yeniden değerlendirildi. Mesela onları okuyup düşmedik.
Bu süreçlerin milletvekillerimizin lehine bazı sonuçlar doğurabileceği ihtimaline binaen beklenmesi yönünde değerlendirmeler yaptık. Daha sonra infaz süreci oldu. Ama bütün bunlar bitince, bu dosyalara ilişkin bir durum ortaya çıkmayacağı anlaşılınca bu konuda ocak ayından itibaren bir karar almıştık ama salgın sürecinin devreye girmesiyle okuma imkanı olmadı. Bu sürecin bitiminden sonra Meclis'in toplandığı ilk hafta bunu okumuş olduk."
"Ben ne konuştuğumuzu açıklamak istemiyorum"
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın, "Biz Sayın Şentop ile anlaşma yapmıştık, gündeme gelmeyecekti. Ama geldi." şeklinde değerlendirmesinin sorulmasına ise Şentop, "Yok. Anlaşma gibi bir şey yok. Olamaz. Anayasa ve içtüzük hükümlerine göre benim anlaşma yapmaya bir yetkim yok. Engin Bey ayrıca söylediyse bilemiyorum. Evet Engin Bey ile konuştuk ben de ne konuştuğumuzu açıklamak istemiyorum." karşılığını verdi.
Bir gazetecinin, "Sayın Altay, bu konuyla ilgili bir çalışma yaptırdığınızdan da bahsetti." demesi üzerine Şentop, Meclis'teki hukukçularla ve anayasa hukukçusu akademisyenlerle özellikle bireysel başvuru bağlamında da görüştüğünü anlattı.
"Bireysel başvuru dahil edilecekse bu anayasa değişikliğiyle yapılabilir"
Bireysel başvuruyla ilgili Meclis'in bekletme yapabilmesi için anayasaya bu konuda bir hüküm koymak gerektiğini dile giren Şentop, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bununla beraber bireysel başvuru sonucunu da dahil ederek kesinleşmeyi değerlendiren bir hüküm. Ama burada yargı süreçlerini hızlandıran bir hüküm de ayrıca koymak lazım ki; mesela bir milletvekili suç işliyor, 'milletvekili içeride yatmasın', 'ceza almasın' diye aday gösteriyorsunuz, milletvekili yapıyorsunuz. Dönem sonuna kadar hiçbir şey işlemiyor. Arkasından milletvekilliği devam ettiği için aday oluyor. Bir sonraki dönem bir daha devam ediyor. Arka arkaya çeşitli milletvekilliği dönemlerinde anayasanın hükümlerini biz uygulayamaz hale geliyoruz.
Bu tür suistimale ve anayasa, içtüzük hükümlerini etkisiz kılacak bir sonuca yol açmaması için de bunu hızlı şekilde sonuçlanacak, bireysel başvurunun öncelikle ve hızlı görüşülmesini, diğer sonuçların, yargı süreçlerinin hızlanmasını sağlayacak özel hükümler konulabilir. Milletvekilliğiyle ilgili bir husus, kesin hüküm, bireysel başvuru dahil edilecekse bu anayasa değişikliğiyle yapılabilir. Nihayetinde kısa süre içinde neticelenir. Buna göre de anayasa ve içtüzük hükümleri uygulanır. Ama burada hiç kimse bu konuları dile getirmiyor. TBMM Genel Kurulunda, anayasa ve TBMM İçtüzüğü gereği okuma yapıldığı zaman arkadaşlar feveran ediyorlar. Burada tek bir soruyu haklı bulurum. Buna ilişkin de haklı cevaplarım var. 'Neden daha önce okunmadı?' diye soran varsa, ona cevabımı veririm. Ama 'Niye okundu?' diyenlere verilecek cevap yok. Anayasa ve içtüzük açıktır. Bunun zaten okunması lazım."
"Beklenecek durum ortadan kalktı"
Şentop, Meclis'teki yargı paketleri ve infazla ilgili düzenlemeleri hatırlatarak "Bunların milletvekillerine etki etmesi mümkündü. Nitekim iki milletvekili için böyle bir sonuç ortaya çıktı ve dosyalarındaki kesinleşme ortadan kalktı. Okunmadı, milletvekillikleri düşmedi. Milletvekili arkadaşlarımızın lehine olabilecek düzenlemeler varsa, konuşuluyorsa, tartışılıyorsa biz bunları beklemeyi ve değerlendirmeyi tercih ettik. Ama bunlar bittikten sonra artık beklenecek bir durum ortadan kalktı." diye konuştu.
"Herkes anayasayı ve içtüzüğü okusun"
Yasama çalışmalarında yaşanabilecek gerginliklere ilişkin siyasi partilere çağrısı olup olmadığının sorulması üzerine Şentop, "Bir çağrıya gerek yok. Herkes anayasayı ve içtüzüğü okusun. Anayasa ve içtüzük kitabı, sağa sola göstermek, basın önünde poz vermek, sağa sola atmak için kullanılan bir materyal değil; okumak, anlamak için vardır. Arkadaşlarımızın tamamının okumaları çok faydalı olur ama vakitleri yoksa Anayasa'nın 76, 83 ve 84. maddelerini bilhassa okumalarını tavsiye ediyorum. İçtüzüğün de 136. maddesini gerekçeleriyle beraber, geçilen süreçlerle beraber okuyup anlamalarını tavsiye ediyorum. Bu konuda bir sıkıntı varsa kendilerine yardımcı olabilir ve izahatta bulunabilirim." değerlendirmesinde bulundu.
"Bütünüyle saçmalık"
Bir gazetecinin, "CHP, bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan direkt talimat geldiği ve bunun, özellikle CHP'yi kriminalize etme üzere yeni bir stratejinin parçası olduğu görüşlerini dile getiriyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorunu Şentop, şöyle yanıtladı:
"Bunları bütünüyle bir saçmalık olarak görüyorum. Mecelle'de bir kaide vardır; 'Manayı hakiki müteazzir olduğunda mecaza gidilir.' Bir sözle veya bir işle gerçek manada onu anlayabilmek mümkün değilse, bu konuda bir sıkıntı varsa ancak o zaman 'Arkasında bir şey var mı?' diye düşünülebilir. 26. Dönem'e bakın. 8 milletvekilinin milletvekilliği düşürülmüş. Bunlar içinde de 3 gün sonra yani kesin hükmün gelmesine 3 gün sonra okunan var, 56 gün sonra okunan var. Her dosyayla ilgili ayrı ayrı düzenlemeler, değerlendirmeler yapılmış ve buna göre hareket edilmiş. 26. Yasama Dönemi'nde 8 milletvekilinin bu şekilde kesin hüküm sebebiyle milletvekilliği düşürülmüşken, bugün anayasa ve içtüzük hükümlerine göre bir hareket yapıldığında kalkıp bunun arkasında başka şeyler aramak bence tamamen bir hukuk cehaletidir."
"Okutmama yönünde inisiyatif yok"
"TBMM Başkanı olarak, haklarında kesinleşen yargı kararları bulunan milletvekillerine ilişkin kararları Genel Kurulda okutma veya okutmama yönünde inisiyatife sahip olup olmadığı" sorusuna Şentop, "Böyle bir inisiyatif yok. Bunu söyleyenler, anayasa 'okunur, bildirilir' demiş ama bildirilmezse ne olur yazmamış. Hukuk kurallarının bir kısmının müeyyidesi vardır, bir kısmının yoktur. Hukuk kurallarına sadece 'müeyyidesi var.' diye uyulmaz. Bir kural, talimat mahiyetindeyse yani yapılması zorunlu bir kuralsa o kuralın gereği yerine getirilir." karşılığını verdi.
AVAZTÜRK