Naci Görür uyardı: Bu sarsıntılar asıl felaketin habercisi

Naci Görür uyardı: Bu sarsıntılar asıl felaketin habercisi

İstanbul, son günlerde peş peşe yaşanan depremlerle sarsıldı. Vatandaşlarda tedirginlik yaratan bu sarsıntılarla ilgili uzmanlardan art arda açıklamalar gelirken, yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür’ün değerlendirmeleri kamuoyunda dikkatle takip ediliyor.

Görür, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarla hem depremlerin olası nedenlerine ışık tuttu hem de İstanbul için esas büyük tehlikenin henüz yaşanmadığını vurguladı.

marmara-alarm-veriyor-7nin-uzerinde-deprem-bekleniyor.jpg

Artçı mı, Habercisi mi?

Son günlerde İstanbul ve çevresinde meydana gelen depremler, akıllara "Büyük İstanbul Depremi yaklaşıyor mu?" sorusunu getirdi.

Uzmanlar bu sarsıntıların artçı mı yoksa daha büyük bir depremin habercisi mi olduğunu tartışırken, Prof. Dr. Naci Görür, depremlerin meydana geldiği konumun son derece anlamlı olduğuna dikkat çekti.

Görür, bu küçük depremlerin İstanbul’un yakın gelecekte karşı karşıya kalabileceği daha büyük bir felaketin ayak sesleri olabileceğini ifade etti.

marmara-alarm-veriyor-7nin-uzerinde-deprem-bekleniyor.jpeg

Yer Seçimi Tesadüf Değil

Görür, depremlerin yer aldığı noktaların tesadüfi olmadığını, bilimsel verilere göre bu bölgelerin uzun süredir sismik hareketlilik gösterdiğini vurguladı.

Özellikle Marmara Denizi içerisindeki fay hatlarına işaret eden Görür, “Bu depremlerin yeri oldukça dikkat çekici. O bölgedeki kırılmalar, İstanbul’un güneyini tehdit eden fay segmentleri üzerinde gerçekleşiyor” dedi.

marmara-alarm-veriyor-7nin-uzerinde-deprem-bekleniyor-001.jpeg

Büyük İstanbul Depremi Bekleniyor

Uzun süredir İstanbul’da büyük bir depremin kaçınılmaz olduğunu belirten Görür, bir kez daha bu tehlikenin altını çizdi. “Bu yaşadıklarımız ne yazık ki esas depremin kendisi değil. Gerçekten beklediğimiz büyük deprem 7’nin üzerinde bir büyüklükte olacak” ifadelerini kullandı.

Görür, beklenen bu büyük depremin Marmara Fayı'nın kırılmasıyla meydana geleceğini ve ciddi sonuçlar doğuracağını belirtti.

marmara-alarm-veriyor-7nin-uzerinde-deprem-bekleniyor-001.jpg

Dikkatli Olmak Lazım

Kamuoyuna yaptığı uyarılarla tanınan Naci Görür, bu depremlerin toplum tarafından ciddiyetle ele alınması gerektiğini söylüyor.

Görür, "Depremler elbette doğa olaylarıdır ancak hazırlıklı olunmazsa felakete dönüşür. Bu nedenle, bu uyarıların göz ardı edilmemesi gerekir. Dikkatli olmak, hazırlık yapmak ve afet yönetimini ciddiyetle ele almak şart" dedi.

Fay Hatlarına Dikkat

Marmara Denizi içerisindeki aktif fay hatlarına dikkat çeken Görür, özellikle Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolunun ciddi bir risk unsuru taşıdığını ifade etti.

Bu fay hattının, geçmişte 1999 Gölcük Depremi gibi yıkıcı depremlere neden olduğunu hatırlatan Görür, bu kolun henüz İstanbul açıklarındaki kısmının kırılmadığını ve biriken enerjinin büyük bir depremle boşalabileceğini aktardı.

Deprem Dirençli Kent Vurgusu

Naci Görür'ün açıklamaları yalnızca olası tehlikeye dikkat çekmekle kalmıyor; aynı zamanda çözüm yolları da sunuyor. Görür, İstanbul'un acilen "deprem dirençli şehir" haline getirilmesi gerektiğini savunuyor.

Bu kapsamda yapı stokunun yenilenmesi, kentsel dönüşümün ranta değil, güvenliğe dayalı yapılması, altyapıların güçlendirilmesi ve afet bilincinin topluma kazandırılması gerektiğini ifade ediyor.

Zaman Daralıyor

Yaptığı açıklamalarda zamanın daraldığına da dikkat çeken Görür, bilimsel verilere göre İstanbul için büyük depremin 30 yıl içinde olma olasılığının %65'e kadar çıktığını belirtiyor.

“Bu risk çok yüksek. Sürekli uyarıyoruz çünkü zaman aleyhimize işliyor. Her geçen gün bu olasılık artıyor” diyen Görür, hem merkezi yönetimi hem de yerel yönetimleri harekete geçmeye çağırdı.

Toplum Hazır mı?

Yaşanan her deprem sonrası aynı sorular tekrar gündeme geliyor: İstanbul ve Türkiye genelinde toplum, büyük bir depreme ne kadar hazırlıklı? Görür’e göre sadece binaları yenilemek değil, insanların da bilinçlendirilmesi gerekiyor.

Deprem tatbikatları, eğitim programları ve afet anında yapılması gerekenlerin toplumun geneline öğretilmesi gerektiğini vurgulayan Görür, özellikle çocuklara bu bilincin erken yaşta kazandırılmasının önemine dikkat çekiyor.

Afet Yönetimi ve Koordinasyonun Önemi

Naci Görür, afet anında yaşanacak karmaşanın önüne geçmek için etkin bir koordinasyonun şart olduğunu söylüyor.

İstanbul gibi büyük ve yoğun nüfuslu bir metropolde, afet yönetiminin merkezileştirilmiş, hızlı karar alabilen ve teknolojiyi etkin kullanan bir yapıya kavuşması gerektiğini belirtiyor.

Ayrıca, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının bu sürece aktif olarak dahil edilmesi gerektiğini de ekliyor.

Görür, medyanın da bu konuda üzerine düşeni yapması gerektiğini ifade ediyor. Sansasyonel başlıklardan kaçınılması, halkı doğru ve bilimsel bilgilerle bilinçlendirme görevini üstlenmesi gerektiğini belirtiyor.

“Korkutmak değil, bilinçlendirmek esas olmalı” diyen Görür, haber dilinin sorumlu bir şekilde oluşturulması gerektiğini vurguluyor.

Tehlike Gerçek, Önlem Şart

İstanbul’da son günlerde yaşanan depremler, bir kez daha şehri bekleyen büyük felaketi gündeme taşıdı. Prof. Dr. Naci Görür’ün uyarıları, bilimsel verilere ve yılların deneyimine dayanıyor.

Bu uyarılar ışığında toplumun, yöneticilerin ve medya organlarının birlikte hareket ederek hazırlık sürecini hızlandırması büyük önem taşıyor. Çünkü her geçen gün, İstanbul’u bekleyen büyük depreme bir adım daha yaklaşıyoruz.

Marmara Denizi’nde peş peşe meydana gelen depremler, uzmanların dikkatini bir kez daha İstanbul ve çevresi için beklenen büyük Marmara depremine çevirdi.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamaya göre, Marmara Denizi'nde merkez üssü denizin açıkları olan, en büyüğü 6.2 olan sekiz ayrı sarsıntı kaydedildi.

Bu gelişme, Türkiye’nin önde gelen yer bilimcilerinden Prof. Dr. Naci Görür’ün bir dizi uyarı yapmasına neden oldu.

Kumburgaz Fayı Yükleniyor

Depremlerin ardından sosyal medya üzerinden ilk açıklamasını yapan Prof. Dr. Naci Görür, saat 12.00 civarında meydana gelen 4.0 büyüklüğündeki Silivri açıklarındaki sarsıntıya dikkat çekti.

Depremin Kumburgaz Fayı üzerinde gerçekleştiğini belirten Görür, bu fay hattının kritik bir enerji birikimi içinde olduğunu vurguladı. Şu sözleriyle uyarıda bulundu:

“Silivri açıklarında meydana gelen bu küçük ölçekli deprem, Kumburgaz Fay zonunda oldu. Bu bölge kilitli durumda ve zaman zaman bu tür küçük sarsıntılarla kendini gösteriyor. Ancak bu depremler, o bölgedeki gerilimin arttığını gösteriyor. Kumburgaz Fayı yüklenmeye devam ediyor. Bu nedenle, gelişmeleri yakından izlemek ve dikkatli olmak büyük önem taşıyor.”

Bu Sarsıntı Geçip Giden Bir Olay Değil

Gazeteci Candaş Tolga Işık, Naci Görür ile yaptığı telefon görüşmesini sosyal medya üzerinden kamuoyuyla paylaştı.

Görür, bu konuşmada çok daha ciddi uyarılarda bulundu. Depremin etkisinin geçici olmadığını vurgulayan Görür, şu ifadelere yer verdi:

“Bu yaşadığımız deprem, ‘oldu, bitti, geçti’ denecek bir olay değil. Türkiye’nin asla unutmaması gereken bir gerçek yeniden kendini hatırlattı. Büyük Marmara depremi adım adım yaklaşıyor. Bu konuda İstanbul özelinde yetkilileri bir kez daha ve güçlü şekilde uyarıyorum. Artık kaybedecek tek bir dakikamız bile kalmadı.”

Bunlar Asıl Deprem Değil, Habercisi

Prof. Dr. Naci Görür, deprem sonrası sosyal medya platformu X (eski adıyla Twitter) üzerinden de değerlendirmelerde bulundu.

Marmara Denizi’nin altındaki fay hatlarının sürekli hareket halinde olduğunu ve Kumburgaz Fayı’nın üzerindeki sismik aktivitenin özellikle dikkatle izlenmesi gerektiğini dile getirdi:

“İstanbul açıklarında, Marmara Denizi’nde, Kumburgaz Fayı üzerinde çeşitli büyüklüklerde depremler meydana geliyor. Ancak şunu net olarak belirtmeliyim ki, bunlar Marmara’da uzun süredir beklenen büyük deprem değil. Bu küçük ve orta büyüklükteki sarsıntılar, o bölgede zaten birikmiş olan stresi daha da artırıyor. Yani bu fay hattını kırılmaya, yani büyük bir depreme zorluyor.”

Beklenen Deprem 7’nin Üzerinde Olacak

Görür, Marmara bölgesinde meydana gelen bu son depremlerin, beklenen asıl büyük depremin bir parçası olmadığını ama bu sürecin bir habercisi olduğunu açıkça ifade etti.

Ona göre, Marmara’da beklenen depremin büyüklüğü 7’nin üzerinde olacak. Bu da demek oluyor ki, İstanbul ve çevresi için potansiyel yıkım çok büyük olabilir.

“Bu bölgede meydana gelecek asıl deprem 7’nin üzerinde bir büyüklükte olacak. Bu tür büyük depremler yalnızca can ve mal kaybına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve psikolojik etkileri de beraberinde getirir. Bu nedenle, deprem olduğu zaman değil, olmadığı zaman konuşmak ve önlem almak gerekiyor.”

Deprem Dirençli Kent: Sadece Bina Yapmak Yeterli Değil

Naci Görür’ün en çarpıcı uyarılarından biri de depreme karşı hazırlığın sadece bina inşa etmekle sınırlı olmaması gerektiği yönündeydi.

Kentsel dönüşüm çalışmalarının yalnızca bina yapmakla sınırlı kalmaması, şehirlerin tüm yapısıyla “deprem dirençli” hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.

“Sadece bina dikmek, şehri depreme hazırlamak anlamına gelmez. Depreme dirençli kent oluşturmak çok daha kapsamlı bir planlama gerektirir. Altyapının, ulaşım yollarının, enerji hatlarının, hatta sosyal organizasyonun bu plana dahil edilmesi gerekir. Bu süreç, merkezi yönetimden yerel yönetimlere, vatandaşlardan sivil toplum kuruluşlarına kadar herkesin el ele vererek yürüteceği bir dayanışma hareketiyle başarılabilir.”

Görür, deprem hazırlığında yalnızca devletin ya da belediyelerin değil, halkın da aktif bir şekilde görev alması gerektiğini ifade etti.

Ona göre halk, bilinçlenmeli, denetim yapmalı ve kentsel dönüşüm süreçlerini takip ederek gerektiğinde müdahil olmalı.

“Halk da üzerine düşeni yapmalıdır. Yani bilinçli bir vatandaşlık anlayışıyla hem kendisini hem de çevresini gözetim ve denetim altında tutmalıdır. Hangi bina depreme dayanıklı, hangisi riskli; bunu sorgulamalı, yöneticilere baskı uygulamalı. Deprem yalnızca uzmanların değil, tüm toplumun meselesidir.”

Alarm Zilleri Çalıyor, Eyleme Geçme Zamanı

Marmara Denizi’nde art arda yaşanan depremler, bilim insanlarının uzun süredir dile getirdiği büyük İstanbul depreminin yaklaştığına dair işaretler olarak değerlendiriliyor.

Prof. Dr. Naci Görür’ün açıklamaları ve uyarıları, yalnızca bir akademik değerlendirme değil, aynı zamanda acil bir çağrı niteliği taşıyor.

Artık toplumun tüm kesimleriyle birlikte harekete geçmek, plansız büyümeden uzaklaşıp, gerçekten depreme dirençli şehirler kurmak için çalışmak gerekiyor. Aksi halde, yaşanacak kayıplar sadece binalarla sınırlı kalmayabilir.