Ogün Samast'ın Beklenmedik Tahliyesi: Hukuk ve Adalet Arayışı Üzerine Soru İşaretleri
Ogün Samast'ın şartlı tahliyesi ve Hrant Dink davasının gelişmeleri üzerine derinlemesine bir inceleme. Türkiye'de adalet, hukuk ve kamuoyunun tepkileri mercek altında.
2007 yılında Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesi, Türkiye'nin yakın tarihindeki en sarsıcı olaylardan biri oldu. Cinayetin faili olarak yakalanan Ogün Samast, 16 yıl 10 ay hapis cezasını çektikten sonra şartlı olarak tahliye edildi. Bu karar, hukuk çevreleri ve kamuyounda ciddi tartışmalara yol açtı.
Avukat Figen Çalıkuşu, Samast'ın tahliyesinin şüpheli olduğunu belirterek, Samast'ın "iyi hal" göstermediğini ve bu nedenle şartlı tahliye koşullarını karşılamadığını savundu. Temmuz 2023'teki tahliye talebinin reddedilmesinin ardından, sadece dört ay içinde tahliye edilmesi, "4 ayda ne değişti?" sorusunu gündeme getirdi.
Samast, 2011 yılında "Hrant Dink’i tasarlayarak öldürmek" ve "ruhsatsız silah taşımak" suçlarından toplam 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde beş ayrı suç işlemesine rağmen, cezasının tamamını çekmeden tahliye edildi. Bu durum, hukuki süreçler ve adaletin tecelli etmesi açısından eleştirilere neden oldu.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, Samast'ın şartlı tahliye edilmesinin yasalara uygun olduğunu açıklasa da, bu karar kamuoyunda geniş çaplı eleştirilere yol açtı. Özellikle, Dink ailesi ve avukatları, devlet yetkililerinin Dink'i koruma yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve bu durumun etraflıca soruşturulması gerektiğini vurguluyor. Mahkeme kanıtları, birden fazla istihbarat servisinin Dink'in öldürüleceğine dair planlardan haberdar olmasına rağmen, önlem almadığını gösteriyor.
Ermeni asıllı Dink, iki toplum arasında barış olması için çabalarken, 1915 ve 1917 yıllarındaki Ermeni katliamları üzerine yaptığı eleştiriler nedeniyle milliyetçi Türkler tarafından hedef alınmıştı. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, Samast'ın cezayı çekmiş gibi görünse de Dink ailesinin adalet arayışının hala sonuçlanmadığını belirtti. Dink suikastiyle ilişkili tüm kişilerin yasaların öngördüğü en ağır cezalarla karşılaşması gerektiğini vurguladı.
Samast ve diğer sanıklar, silahlı örgüt üyeliğinden suçlu bulunmalarına rağmen, bu mahkumiyet Yargıtay tarafından düşürüldü. Dink ailesi, bu karara itiraz ederek soruşturmanın derinleştirilmesini ve sanıkların terör örgütü üyesi olarak yargılanmalarını talep etti. Ayrıca, Dink cinayetinin ardında yatan komplonun tam olarak aydınlatılmadığına dair itirazlarını dile getirdiler. Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru henüz değerlendirilmedi.
Bu gelişmeler, Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve adaletin işleyişi konusunda ciddi soru işaretleri oluşturuyor. Hrant Dink'in ölümü ve Ogün Samast'ın tahliyesi, Türkiye'nin demokrasi ve hukuk devleti olma iddiası karşısında önemli bir test olarak karşımıza çıkıyor. Bu olay, adaletin sadece kağıt üzerinde değil, gerçekte de tecelli etmesi gerektiğini hatırlatıyor.