RTÜK TARTIŞMALARININ ALTINDA TÜRKSAT MI VAR RANTSAT MI?

Dünkü yazıda, RTÜK'ü sansürcülükle suçlayan tartışmaların, RTÜK Kanunu'nun 30 ve 31'inci maddelerine rağmen ortaya atılmasının manidar olduğuna işaret etmiştim. Çünkü bu kanun maddeleri, tartışma götürmeksizin, YSK'dan gelen talimatların uygulanmasını emrediyor.

Ama tartışmalar, YSK kararlarının, RTÜK Kanunu'nun emredici hükümlerinden kaynaklı icrasıyla uzaktan yakından ilgili de değil zaten.

Gelelim tartışmaların arka planına...

2014 sonunda devreye giren 4A uydusuyla, TÜRKSAT'ın yayın kapasitesinin de arttığı malum. Bu kapasite artımı sonrasında, TÜRKSAT, biri eski bir milletvekili olan R.B'ye bağlı şirket olmak üzere D.M ve G.M isimli iki platforma/altyapı işletmecisine alan tahsis eder.

Bu platformlardan bilhassa D.M firması, RTÜK kanununu arkadan dolanan eylemleriyle dikkat çeker. Bilhassa erotik ürün tanıtım ve pazarlamaması ile hileli pazarlama faaliyeti gösteren kanalların uyduya çıkışına aracılık eden firma, RTÜK tarafından uyarılmasına karşın bu eylemlerde ısrar eder.

Firma, RTÜK kanununun ikinci maddesine ve 26 Haziran 2015 tarihinde Uydu Yayın Yönetmeliği'nin 12. Maddesine yapılan ek'le getirilen düzenlemeye aykırı eylemlerde ısrarcı olur.

6112 sayılı RTÜK kanunun ikinci maddesinde, “Türkiye sınırları içerisinde konuşlandırılmış uydu bağlantısını kullanan medya hizmet sağlayıcılar, Türkiye sınırları içinde konuşlandırılmış uydu bağlantısını kullanmamalarına rağmen, Türkiye'ye ait uydular üzerinde kapasite kullanan medya hizmet sağlayıcılar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yargı yetkisi altında kabul edilir” ibaresi ve Uydu Yayın Yönetmeliğinin 12. Maddesine yapılan ek düzenlemedeki, “Türk yargı yetkisinde olduğu anlaşılan kuruluşların yabancı ülkeden alınan lisansla Türksat uyduları üzerinden Türkiye'ye yönelik yayın iletimi sağlanamaz” ibaresine rağmen, bu firma, erotik ürün pazarlama ve bölücü yayınlar yapan kanallar dâhil platforma aldığı kanalları hiçbir teknik ve mali sorumluluk aramayan İngiltere'den alınan OFCOM lisanslarıyla Türksat'tan yayına çıkarır.

RTÜK'ün normal yayın lisans bedeli 250 bin, pazarlama yayın lisans bedeli ise bu rakamın 5 katı civarındayken, İngiltere'den -üstelik sahteliği anlaşılan- OFCOM lisansları 9-10 bin lira civarında bir rakamla temin edilir. Sadece bu yolla devletin uğratıldığı zarar milyonlarca dolar civarındadır. Zira sadece tek bir platformda bu şekilde yayın yapan kanal sayısı 150 civarındadır.

1'E 3 VEREN KIYAK!

Bu platformlar, 1 televizyon yayını için gerekli 3 megabitlik alanı, TÜRKSAT'tan ortalama 20 bin dolara kiralarken, aynı alanı 3'e bölüp her bir megabitini ortalama 11 bin dolar civarında ücretle kiraya verir. Yani 20 bin dolara kiraladığı 3 megabitlik alanı 33 bin dolara kiraya verip, 13 bin dolar kâr elde ederek, aylık yüzbinlerce dolar gelir sağlar.

RTÜK, bu iki kuruluşun kanun ve yönetmeliği delen eylemleri sonrasında, üst kurul kararıyla Yayın İletim İznini iptal eder. Tabi yıllık milyonlarca dolarlık rantı terk edemeyenler, bu kez doğrudan TÜRKSAT üzerinden yayınlarını sürdürmeye başlar. Bunu da RTÜK'ten Yayın İletim İzni bulunmayan GOGETSATE aracılığıyla yaparlar. Bırakın kanun ve yönetmeliği arkadan dolanmayı, bu fiil kanun ve yönetmeliğin ayaklar altına alınması eyleminden başka birşey değildir.

RTÜK Üst Kurulu, bu kanunsuzluğa dur demek için çoğunlukla pornografi, müstehcenlik ve bölücü yayınlar da içeren kanalların durdurulması için karar alır. Bu karar da 11 Kasım 2015 günü TÜRKSAT'a tebliğ edilir. 12 Kasım günü yayınlar uydudan indirilir. Ancak 13 Kasım günü tekrar yayına çıkarılır. TÜRKSAT'ın kararı uygulamaması üzerine, RTÜK bürokratları, bu kanunsuz eylemde ısrar eden TÜRKSAT'daki sorumlular için suç duyurusunda bulunulmasını da öngören bir dizi düzenleme teklifini (18 Kasım 2015) Üst Kurul'a sunar.

ÜST KURUL BASKIYA DAYANAMAZ

İşte tam o kararın alınacağı Üst Kurul toplantısı için (25 Kasım 2015) geri sayım başladığında, RTÜK'e yönelik saldırılar Star Gazetesi yazarı Cem Küçük'ün ilk yazısıyla start alır (21 Kasım 2015).

2 Kasım 2015 günü başlayıp 18 Kasım 2015 günü RTÜK Üst Kuruluna sunulan yaptırım yazısı sürecinde kanunların uygulanması, devletin uğratıldığı onmilyonlarca dolarlık zararın önlenmesi için görevini yerine getiren bürokratlar ise bir anda Paralelci ilan edilir. Üstelik Üst Kurul, başlatılan bu baskı üzerine kanunun hiçe sayanlara dair bir karar bile alamaz.

TÜRKSAT'ı RANTSAT'a dönüştürmek için kanunları ve yönetmelikleri bile yok sayan anlayışlar yerine, radyo televizyon yayıncılığının denetlenmesi yoluyla egemenlik haklarını savunmaya, devletin sahte lisanslar, arkadan dolanmalar ve yabancı platformlar üzerinden maddi zarara uğratılmasını engellemeye çalışan bürokratların hem de Paralelin P'siyle bile ilgisi olmamasına karşın, RTÜK Üst Kurulu'nun tasarrufundaki işlemlerinden biri olan Yumurcak TV kararından yola çıkılarak Paralelci ilan edilmesi tam anlamıyla itibar suikastı.

Bir o kadar daha acı olan ise, bu suikastçılığın, bilerek ya da bilmeyerek erotik sektör lobilerinin küçük çıkar hesaplarına hizmet etmesi.

Bir sonraki yazımda Paralelci yaftasıyla hedefe oturtulan bürokratları ve Yumurcak TV kararının hikâyesini, TÜRKSAT'ta bu işin içinde kimlerin olduğuna dair ayrıntıları yazacağım.

Sonrasında taktir kamuoyunun elbette.

NOT: Bu yazı 5 Ocak 2016 günü Yeni Söz Gazetesi'nde yayınlanmıştır

Önceki ve Sonraki Yazılar