Şam Şeytanının Göğsünde Yankı Bulan Türk Direnişi: Dünden Bugüne Orta Doğu'da Değişmeyen Rekabet
Uğur Dündar, tarihi ve güncel perspektiften Orta Doğu'nun karmaşık politik atmosferini ve Türkiye'nin bu bölgede nasıl bir pozisyon alması gerektiğini derinlemesine inceliyor. Mustafa Kemal Atatürk'ün bölgeye bakışı, dün ve bugünün emperyalist rekabetleri
Orta Doğu, tarih boyunca pek çok medeniyetin kucaklaştığı, çatıştığı ve kültürel etkileşimde bulunduğu zengin bir coğrafya olmuştur. İslam mitolojisinin İblis figürünün, cennetten kovulduğunda Şam şehrine geldiği rivayet edilir.
Şam, tarihi boyunca pek çok hikaye ve efsaneye ev sahipliği yapmış, ancak bir yandan da bölgenin tüccarları arasında haksız kazanç ve entrikalarla anılmıştır. Şam'ın bu esrarengiz atmosferi, ona "Şam Şeytanı" adını kazandırmış ve bu şeytan, bölgenin geneline hâkim olmuştur.
Türklerin Orta Doğu Macerası
Mustafa Kemal Atatürk, Orta Doğu'ya ilk adımını 1905 yılında, genç bir yüzbaşı olarak atmıştır. Şam, o dönemlerde Orta Çağ koşullarını yansıtan bir şehirken, Osmanlı'nın ise cehalet ve yönetim zafiyeti nedeniyle zor zamanlar yaşadığı bir dönemdir.
Mustafa Kemal'in ikinci Şam görevi ise 12 yıl sonra tuğgeneral rütbesiyle gerçekleşmiştir. O dönemde, Osmanlı İmparatorluğu parçalanmakta ve ordu bitap düşmekteydi.
Emperyal Güçlerin Hedefindeki Orta Doğu
İngiliz ve Arap işbirliği, bölgede Türk karşıtlığını doruğa çıkarmış, Osmanlı askerleri kutsal yerleri korurken arkalarından vurulmuş ve işkenceye uğratılmıştır. Emperyalist güçlerin hedefindeki Orta Doğu, zamanla enerji kaynakları nedeniyle Amerika ve Rusya gibi güçlerin de iştahını kabartmıştır.
2003 yılında Bağdat'ın ABD tarafından işgali, bu rekabetin yeni boyutunu simgelemektedir.
Enerji Rekabeti ve Türkiye'nin Pozisyonu
Dünden bugüne bölgedeki enerji kaynakları, emperyal güçlerin rekabetini körüklerken, Türkiye'nin pozisyonu da önemli bir hâl almıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün "Orta Doğu bataklığı Türk'e vatan olamaz" sözleri, Türkiye'nin bölgedeki politikalarını şekillendiren bir ilke haline gelmiştir.
Savunulması gereken yerin anavatan Anadolu olduğuna vurgu yapan Atatürk'ün bu tespiti, bugün de geçerliliğini korumaktadır.
Küresel Güç Rekabeti ve Türkiye'nin Duruşu
Günümüzde yaşanan vekâlet savaşları, bölgedeki güç dengelerini ve Türkiye'nin duruşunu etkilemektedir. Dün İngilizlerin, bugün ise Amerika ve Rusya'nın bölgedeki etkinliği, Türkiye için yeni stratejiler geliştirmeyi zorunlu kılmaktadır.
Türkler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, ulusların kaderlerini tayin hakkına inanır ve tehlikeler karşısında yakın konumda olmayı bilen bir ulus olarak, bölgede dikkatli ve stratejik adımlar atmaya devam etmelidir.
Uğur Dündar'ın derin tarih bilgisi ve bölgesel analizleri, Orta Doğu'nun karmaşık politik atmosferini ve Türkiye'nin bu bölgede nasıl bir pozisyon alması gerektiğini anlamamıza önemli bir perspektif sunuyor. Orta Doğu'nun geçmişi ve bugünü arasındaki bağları kurarak, Türkiye'nin bölgedeki rolünü ve gelecekte nasıl bir politika izlemesi gerektiğini değerlendiriyor.