Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), döviz piyasasında yaşanan dalgalanmaları dengelemek adına önemli müdahalelerde bulunurken, bu süreçte bankanın rezervlerinde ciddi bir azalma yaşandığı gözlemlendi. Seçim öncesinde ekonominin nabzını tutan bu gelişmeler, hem yerli hem de uluslararası yatırımcılar için önemli bir gösterge niteliğinde. Bu makale, TCMB'nin son haftalarda yaşadığı rezerv düşüşlerinin detaylarını ve bu durumun ekonomi üzerindeki muhtemel etkilerini inceliyor.

23 Şubat haftasında sona eren dönemde, TCMB'nin net döviz rezervleri 6,1 milyar dolarlık bir azalışla 22,5 milyar dolara geriledi. Bu düşüş, net rezervlerdeki son dokuz haftalık toplam azalışı 17,6 milyar dolara taşıdı. Özellikle dikkat çeken brüt rezervlerde de benzer bir trend gözlemlendi; brüt rezervler 2,5 milyar dolarlık bir düşüşle 131,8 milyar dolara indi. 22 Aralık 2023'te 145,5 milyar dolar ile zirve yapan brüt rezervler, son dokuz haftada toplamda 13,7 milyar dolar azalmış oldu.

Bu rezerv düşüşünün ardında yatan temel nedenlerden biri, TCMB'nin kur artışını frenlemek için piyasaya döviz satışı yapması. Ancak, bu strateji, özellikle mayıs sonundaki seçimler öncesinde, bankanın net rezervlerinin -5,7 milyar dolar ile tarihi bir dip seviyeye düşmesine yol açtı.

TCMB, döviz rezervini artırmak için ihracatçıların gelirlerinin yüzde 40'ını alma gibi çeşitli düzenlemeler uygulasa da, kur korumalı mevduat, eurobond geri ödemeleri ve ithalat kaynaklı döviz satışları gibi faktörler, rezervlerdeki düşüşü tetikleyen diğer ana unsurlar olarak öne çıktı.

Döviz rezervlerindeki bu düşüş, genel seçimlerin tamamlanmasından itibaren geçen yılın ikinci yarısında görülen toparlanmanın aralık ayının son haftasından itibaren tersine dönmesine neden oldu. Ekonomik analistler, TCMB'nin rezerv kayıplarının, özellikle seçimler öncesinde, ekonomik istikrar açısından endişe verici bir sinyal olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Rezervlerdeki düşüş, Türkiye ekonomisinin kırılganlıklarını ortaya koyarken, yatırımcı güveni üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir.

TCMB'nin uyguladığı negatif reel faizler ve döviz piyasasına müdahaleler, kısa vadede döviz kurlarını stabilize etmek için bir yol olarak görülse de, uzun vadeli sürdürülebilirlik açısından soru işaretleri yaratıyor. Ekonomistler, rezerv kayıplarının önlenmesi ve ekonomik istikrarın sağlanması için, yapısal reformların ve sürdürülebilir ekonomik politikaların hayati öneme sahip olduğunu vurguluyorlar.

Bu kritik dönemde, TCMB'nin atacağı adımlar ve uygulayacağı politikalar, Türkiye ekonomisinin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, ekonomik politikalarda olası değişiklikler ve bunların piyasalar üzerindeki etkileri yakından takip ediliyor. Ekonomi yönetiminin, rezerv kayıplarını minimize etmek ve ekonomik istikrarı sağlamak adına nasıl bir yol izleyeceği merak konusu.