2024 yılı, Türkiye ekonomisi için önemli bir dönemeç olacak. Para politikasındaki sıkılığın devam etmesi beklenirken, bu durumun ekonomik büyüme üzerinde aşağı yönlü bir baskı yaratması öngörülüyor. Orta vadeli program (OVP), 2023 yılı için yüzde 4,4 büyüme öngörürken, 2024 için bu oranın yüzde 4’e düşmesi bekleniyor.
İç talebin yavaşlaması ve küresel merkez bankalarının politikalarının etkisi altında, Türkiye ekonomisinin bu sıkılaşma döngüsüne nasıl tepki vereceği merak konusu.
Enflasyon ve Asgari Ücret: Fiyat Dinamikleri
Enflasyon, 2024 yılında da Türkiye ekonomisinin temel gündem maddelerinden biri olmaya devam edecek. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sinyalleri, sıkı para politikasının devam edeceğini gösteriyor. Yüksek enflasyon beklentileri ve yılın ilk yarısında beklenen enflasyon dalgalanmaları, piyasalar için belirsizlik unsuru oluşturuyor. Ayrıca, asgari ücrete yapılan yüzde 49’luk zam, enflasyon beklentilerini daha da artırıyor.
Bütçe Dengesi ve İmar Harcamaları
2023 yılının Şubat ayında yaşanan depremin ardından, imar çalışmalarının bütçe üzerindeki etkisi 2024’te de hissedilecek. OVP’de bu harcamaların 1 trilyon TL’yi aşması beklenirken, bu durum bütçe açığının milli gelire oranının artmasına yol açabilir. Ek olarak, ekonomideki yavaşlama, vergi gelirlerinde de bir düşüşe sebep olabilir.
Cari Dengede Beklenen Değişimler
2024 yılında, ekonomideki yavaşlamanın cari denge üzerinde de etkisi olacak. Yüksek borçlanma maliyetleri ve enflasyonun yüksek seyri, ithalatta düşüşe neden olabilir. Ancak, turizm sezonunun cari dengede pozitif bir etki yaratması bekleniyor. Cari açığın yıl sonunda 40 milyar dolara yakın bir seviyede olması öngörülüyor.
Kredi Notu ve Risk Primi
2024’ün bir diğer önemli konusu, Türkiye’nin kredi notu ve risk priminin seyri olacak. Ekonomi politikalarındaki normalleşmeyle beraber, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin kredi notunu artırması bekleniyor. Bu artış, Türkiye’nin 5 yıllık CDS priminin 200-250 aralığında dengelenmesine katkıda bulunabilir.