AVAZTÜRK Dergi üçüncü sayısında Zihni Çakır 6 yıldır aydınlatılamayan Uludere olayının ayrıntılarına ışık tuttu.
İşte bütün ayrıntılarıyla ULUDERE OLAYI:
28 Aralık 2011'de Hava Kuvvetlerinin, Şırnak’ın Uludere ilçesi yakınlarındaki Irak topraklarında Roboski diye adlandırılan bölgede F-16 savaş uçaklarıyla yaptığı bombardıman sonucunda 34 kişinin ölmesi, geride kalan 6 koca yıla rağmen hala tam olarak aydınlatılabilmiş değil…
Faili hep saklı kaldı. Siyasi malzeme yapıldı bu hava bombardımanı. Hatta, içerde ve dışarda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı uluslararası mahkemelerde “savaş suçlusu” olarak yargılatmak isteyen odakların eline verilen ilk aparat olarak dikkat çekti. Oysa; medya, yargı ve istihbarattaki kripto network tarafından üstü örtülen olayın her aşaması, FETÖ’yü işaret ediyordu.
Bombalama olayının hemen akabinde, BBC,CNN CBS, söz konusu bu bombalama olayını 'FLAH NEWS' olarak veriyordu..
BBC ve CNN; "Kürt köylüleri hava saldırısında öldürüldü" derken, The Wall Street Journal, internet baskısına, "Türk hava saldırısı Kürtleri vurdu" başlığını atıyordu...
Le Monde ise, olayı "Türk Hava Kuvvetleri Kürt köyünü bombaladı" başlığıyla okurlarına duyurmayı tercih etmişti…
Batı basını olayı ilmek ilmek işler ve Türkiye’yi “savaş suçu” prangasına vurmak isterken, hükümet kanadında bu algıyı güzçlendirmeye çalışan bir isim dikkat çekiyordu. İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin… 17/25 Aralık’tan sonra FETÖ’nün AK Parti’deki uzantılarından biri olduğu yönnde tüm şüpheleri üzerine çeken dönemin İçişleri Bakanı Naim Şahin, adeta “intihar dalışı” yaparcasına oyuna dahil oluyor ve saldırıyı “üsleniyordu”.
Dönemin Başbakanı Cumhurbaşkanı Erdoğan Pakistan gezisinde Uludere operasyonundan sonradan haberi olduğunu söyleyip, "Hata da olabilir. Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık. Hatamızın olduğunu söyledik. Allah aşkına tazminatsa tazminat" diyerek 34 kişinin hayatını kaybettiği bombalama konusunda özeleştiri yapsa da bu açıklamanın üzerinden daha 24 saat bile geçmeden hükümet adına İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, NTV’de “ölenlerin de masum olmadıklarını” savunup “Ölmeyi hak ettiler” diyordu.
Bu arada; olayla ilgili muhataplar tarafından yapılan o dönemki açıklamalarda, "MİT tarafından gönderilen yazılar ve üst düzey MİT görevlisi tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri telefonla bizzat aranarak, Bahoz Erdal'ın hudut hattını geçmekte olduğunun bildirilmesi üzerine operasyonun gerçekleştirildiği” belirtilmişti.
MİT ise; Ocak 2012’de MİT’in herhangi bir istihbarat paylaşımının olmadığı açıklamasında bulunmuştu.
Ancak; Genelkurmay Başkanlığı'nın, konuyu soruşturmakla görevli Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği bir yazıda, “MİT'in Bahoz Erdal'ın eylem hazırlığında olduğuna ilişkin ‘doğruluğu kuvvetle muhtemel’ notuyla ilettiği istihbaratın, bombardıman kararında önemli rol oynadığını” bildirdiği ortaya çıkıyordu.
style="margin-top:6.0pt; margin-right:0cm; margin-bottom:6.0pt; margin-left:0cm">ASKER CEPHESİNDEKİ HERKES FETÖ’DEN TUTUKLU
Olayla ilişkili olarak önce Askeri kanat üzerinde bir hafıza tazelemesine gidelim…
Dönemin Uludere Hudut Tabur Komutanı, Jandarma Binbaşı Hüseyin Erten'di. Bu saldırının hemen akabinde, Binbaşı Erten Bursa'ya gönderilmişti. Binbaşı burada, huzurevi müdürlüğüne getirilerek bir nevi gözlerden kaçırıldı.
Bu arada bombalama ile ilgili Asker cephesinde de bir soruşturması yapıldı. Soruşturmayı da Genelkurmay Askeri Savcısı Hakim Yarbay Ali Müjdat Eski yürüttü. Yarbay Eski, “Askerler köylüleri terörist sanmış. Cezasızlık gerektiren hataya düşmüşler” tespitlerinde bulunarak takipsizlik kararı verip dosyayı kapatıyordu.
HABERİN DEVAMI AVAZTÜRK DERGİ'DE...