Aklını, dilini ve kalemini Öcalan’a ipoteklemiş Gazeteciler ve Siyasetçiler!

ZİHNİ ÇAKIR

Terörün tırmandığı bir dönemde, iktidara yakın medyada kalem oynatanlarla ekranlarında analiz yapanlar dahil belli bir grubun, terör yerine “şiddet” ve “çatışma” terimlerini kullanması dikkat çekiyordu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, terörün tanımının değiştirilmesi gerektiği ve terör örgütleriyle ilişkili ve destek veren medya ve siyasetin de bu tanımın içerisine yerleştirilmesine dikkat çektiği bir dönemde, “terör” yerine, “şiddet” ve “çatışma” terimlerine yönelen kişi ve grupları irdelemek kaçınılmaz sanırım.

İHH'NIN SEMPOZYUMUNDA "TERÖR"DEN "ÇATIŞMA"YA EVRİLİŞ

Mesela İHH’nın, 25-26 Nisan 2015’te Diyarbakır The Green Park Hotel’de düzenlediği ve AK Parti Milletvekili Orhan Miroğlu, gazeteciler Müfit Yüksel, Nevzat Çiçek, Abdurahman Kurt gibi isimlerin katıldığı “Ortadoğu’da Kürtler ve Barış” başlıklı Uluslararası Sempozyumunun “Kürt Meselesi, Çatışma, Değişim, Dönüşüm” başlıklı ikinci oturumunda, Doç. Dr. Güneş Murat Tezcür, sunumunu, “Kürt meselesinin silahlı çatışma sürecine evrilmesi” başlığıyla yapıyordu.

SELVİ'DEN ÖCALAN METHİYESİ

Yine Abdülkadir Selvi, 15 Ekim 2015 günü Yeni Şafak Gazetesi’nde "Çözüm sürecinin geleceği ne olacak?" başlığıyla yayınlanan yazısında, Öcalan'ın sürecin yeniden başlayacağı gün için hazırlık yaptığını öne sürüyordu. Selvi, Çözüm Süreci üzerine değerlendirmelerde bulunduğu yazısında, bu ismin artık yıprandığı için adının bile değiştirilip, "Çözüm süreci" denilmemesi gerektiğini umduğunu belirtirken, “Yeni bir formatla, yeni bir süreç yaşanacak. Bu arada çözüm sürecinin arkasındaki önemli iradelerinden biri olan Öcalan'ın ise İmralı'da gelişmeleri takip ettiği söyleniyor. En az 8-9 kez çatışma süreçlerini ve çatışmasızlığı yaşamış, Özal'dan Erdoğan'a kadar çözüm süreçlerine tanık olmuş bir isim Öcalan. Çözüm sürecinin başarıya ulaşmaması konusunda Kandil'i ve devleti suçladığı ifade ediliyor” ifadelerini kullanıyordu. Selvi’nin, PKK terörü yerine “çatışma süreci” vurgusu, dikkatlerden kaçmıyordu.

MİLLETVEKİLLERİ TERÖR ÖRGÜTÜ BİLE DİYEMİYOR!

AK Parti Milletvekili Orhan Miroğlu da 21 Ocak 2016 günü Star Gazetesi’nde “Yeni bir diyalog ve müzakerenin temel şartı” başlığıyla yayınlanan yazısında, “PKK; çatışmayı şehirlere taşıma stratejisinden ve bu uğurda yapılan eylemlerden vazgeçmelidir” ifadelerini kullanıyordu.

Miroğlu, bununla da yetinmeyip, HDP çevrelerinde dile getirildiğini öne sürdüğü, “Bahar aylarına kadar müzakere masasına dönülmez ve çözüm için adım atılmazsa, karlar erimeye başladığında, PKK’lı gruplar daha kalabalık bir şekilde şehirlere inecekler ve çatışmalar daha korkutucu boyutlara ulaşacak” görüşleriyle, bugün “metropollerde patlayan bombaları” terörün tahkimi ve müzakere masasına dönülmeyişin getirdiği “çatışmanın” bir sonucu olarak işaret ediyordu adeta.

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ise çıtayı biraz daha yukarı taşıyıp, PKK terör örgütüne “silahlı güç” tanımlamasında bulunurken, terör yerine “şiddet” teriminde ısrar ediyordu.

Ensarioğlu, 2 Kasım 2015 günü basına yaptığı değerlendirmede, “HDP vesayet siyasetini aşamamış, özgür, bağımsız siyaset yapamamıştır. Şiddetin durması için, silahlı güçlere itiraz edemedi” ifadeleriyle, PKK terörünü “şiddet parantezine” alırken, 1 Kasım seçim sonuçlarındaki mesajı da, “Millet, yeniden başlayan bu çatışmalı süreci kabul etmedi, bu çatışmalı süreç karşısında siyasilerin tavırsızlığına bir itiraz ve ikazda bulundu” şeklinde tarif ediyordu.

Yukarıdaki örnekleri çoğaltmak mümkün.

Bir kısmı, PKK’nın şehir merkezlerinde de organize olması ve yerin altına patlayıcı düzenekleri yerleştirmesine dönüşen garabet sürecin de aktörü olan gazeteciler ve siyasetçilerin, “terör” yerine “çatışma ve şiddet”, sürecin konusu olan “görüşme” yerine de “müzakere” terimindeki ısrarının nereden kaynaklandığını öğrendiğinizde eminim çoğunuz şok olacaksınız.

EMİR VE TALİMAT BEBEK KATİLİ ÖCALAN'DAN

Terörü ve terör örgütünü, sözde barış süreci adına meşrulaştırma hevesinin yansıması olan bu kavram değişikliğinin temel kaynağı, bir barış güvercini olarak topluma sundukları bebek katili Öcalan’ın 2013 yılındaki talimatları maalesef.

Öcalan’ın, 2013 yılı ilk evresinde, HDP’lilerle görüşmesinde, İdris Balüken’in, “terör tanımlamasının sorunlu olduğu, terör yerine şiddet kavramının psikolojik açıdan daha olumlu etki yaratacağını” hatırlatması üzerine, Öcalan, “Terör Türkçe değil, Fransızcadır; çatışma denilebilir, şiddet denilebilir” ifadelerini kullanıyor.

Aynı görüşmede, Pervin Buldan da, “görüşme yerine müzakere denilmesi daha doğru olur” ifadelerini kullanarak, bunun Öcalan’ın önerisi olduğunu, “Zaten siz de önermişsiniz” sözleriyle teyit ediyor.

Yukarıda kendi ifadelerinden alıntılarla aktardığım, söylem ve eylemleriyle PKK Muhipler Cemiyeti Üyesine dönüşen sözde gazeteciler ve kimi siyasetçiler, acı tecrübelerle sabit olmasına karşın ismi değiştirilerek yeniden bir Çözüm Masası kurma heveslerini de kamuoyuna pompalama damarının mensupları aynı zamanda.

Ve ne acı ki; bu isimler, söyledikleri her söz, AK Parti’nin temel politikası olarak algılanacak düzeyde itibar görüyor.

Bir başka acı olan şey de, Türkiye’deki medya düzeni, bu anlayışların mühendisliğinde şekilleniyor. Çizgisi ve duruşu bu anlayışla uyuşmayanların, şekillenen bu yeni medya düzeninde hayat bulma şansıysa neredeyse sıfır.

Twitter: @zihnicakir

Facebook: cakirzihni

e-posta: zihnicakir@gmail.com