“Sevgili yatırımcılar, memleket yatırım bültenine hoş geldiniz.
Bu gün size ülkenin ve dahi başkentin en kıymetli parseli olan Anıtkabir AVM’nin proje bilgileri hakkında bir kaç nacizane sır vereceğim. Müthiş bir Ankara manzarasına nâzır bu son parselin üzerinde duran Anıt mezar asabınızı bozmasın, iki kepçe bir vinç yıkar geçeriz. Önemli olan dolarlar, dolarlar ve elbete eurolar.
Nerde kalmıştık! Düşünün parsel parsel şehit kanıyla sulanan bu memleketin topraklarını el birliğiyle ranta çevireceğiz. Hele bu son parsel var ya son parsel, işte bu memleketin bildiğiniz tapusudur. Şimdi proje ayrıntılarını incelemek isteyenler lütfen satış danışmanlarımızla irtibata geçsin”...
Yazın bir kenara, gün gelecek yukarda uydurduğumu da duyacağız. Zabıtalarının başında Pazar denetlemesi gereken adam verirsen bu kadar yüzü, işte böyle olur memleketin yüz görümlüğü...
Düşünün ki;
1911’den 1923’e kadar aralıksız cepheden cepheye koşarak geldi Ankara’ya... Cumhuriyeti kurdu, durmadı karış karış gezdi ülkeyi... 1938’de gözlerini yumdu, memleketin dört bir tarafından getirilen toprakla çevrili mezarında sonsuzluğa uyudu...
Yumurta satarken devlete el attı. Aralıksız çeyrek asır başkanlık yaptığı bu kente Yunan işgal kuvvetleri girseydi eğer bu kadar zarar veremezdi. Sonra parsel parsel götürdüğü yetmezmiş gibi Atamızın mezarında ki bir karış toprağa göz dikti.
Ölüyü diriyi öptü, gözünü bize dikti derler... Bunun ki de tam bu hesap!
Peki asıl amacı ne?... Elbette sokakları karıştırmak... Provokasyon hedefliyor! Böylece OHAL’i mecburi bir şekilde sıkıyönetime çevirtip, bütün Dünya’ya ülkeyi yönetmediğimizi gösterecek. Perşembenin gelişi çarşambadan belli de, devlet erkanı daha Pazar tatilinden çıkamadığı için biz çarşambayı perşembeye bağlayan alacakaranlığın içinde bekleyip duruyoruz.
Tavsiyem şudur; Anıtkabir’i kaldırıp yerine AVM dikelim, atanın mezarını AVM’nin tıkınma katına koyalım... AVM’yi de malum ve meşhur AVM’lerdeki ortaklarına pay edelim. Hatta yetmez, Atatürk’ü de Fetöcü ilan etmesi için bir kitap daha yazmasına destek verelim. (Okuma yazma bildiğini düşünerek “yazmasına” diyorum)
Sizinde mi sıtkınız sıyrıldı!
A-a ne tesadüf?