Çavuşoğlu, mülakatında Türk dış politikasını ilgilendiren birçok konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
- "PYD/YPG desteği ortaklığımızı zehirliyor"
Türk-Amerikan ilişkilerinin hassas bir döneme girdiğini belirten Çavuşoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"ABD'nin Suriye'deki PYD/YPG teröristlerine verdiği destek ve ABD'de FETÖ terör örgütünün varlığı gibi önemli konularda farklı görüşlere sahibiz. ABD ordusunun PYD/YPG teröristlerine verdiği askeri destek, sadece Türkiye'nin güvenliğini tehlikeye atmakla kalmayıp aynı zamanda uzun süredir devam eden ortaklığımızı da zehirliyor.
NATO müttefiki olarak Türkiye, ABD'nin kısa vadeli taktik politika hedefleri konusundaki yaşamsal güvenlik kaygılarına öncelik vermesini istemektedir. Bununla birlikte Türkiye ve ABD uzun süredir müttefiklerdir ve ilişkilerimiz zaman açısından test edilmiştir. Bu düşünceyle, ABD ile üst düzey temaslara devam ediyoruz ve iletişim kanallarımızı açık tutmanın önemli olduğuna inanıyoruz."
- "Kriz sonrası Suriye için hazır olunmalı"
Çavuşoğlu, 2018'de Suriye'de gelişen olayları nasıl ele aldığına yönelik de şunları belirtti:
"Suriye'nin geleceği Suriyelilerin kendileri tarafından belirlenecek. Tarih bize halkın iradesinin sonunda hakim olduğunu söyler. 2018'in çatışmanın son yılı haline gelebilmesi için Astana, Soçi ve nihayet Cenevre'deki görüşmelerin somut sonuçlar verdiğinden emin olmak için yoğun gayretlerimizi sürdüreceğiz. Çatışmaya kalıcı ve inandırıcı bir siyasi çözüm getirildiğinde, uluslararası toplum, savaştan zarar görmüş Suriye'nin altyapısını yeniden inşa etmeye, mültecilerin ve yerinden olmuş kişilerin geri dönüşünü kolaylaştırmaya ve ekonomik yardım sağlamaya yardımcı olmak için bir başka zorlu mücadeleye hazırlanmalıdır."
- "Kürtleri hiç hedef almadık"
Irak'ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumanın Türkiye için yaşamsal önem taşıdığına dikkati çeken Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, bu nedenle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) referandumuna karşı çıktıklarını anımsattı.
Irak Kürt nüfusunu bugüne dek hiç hedef almadıklarını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
"Bağdat ve Erbil müzakerelere başlarsa, Türkiye bu sürece destek veren en güçlü destekçilerden biri olacaktır. DAEŞ, Irak'ta askeri olarak yenildi. Şimdi Irak hükümetinin bunu kapsayıcı politikalar benimseyerek, ortak bir Irak kimliğini teşvik ederek ve kurtarılan alanları yeniden inşa ederek ideolojik olarak yenmesi gerekiyor. Türkiye, bu çabalar sırasında komşusunu destekleyecektir. Çabalarımız, Astana, Cenevre veya Soçi'de olmak üzere bu süreci kolaylaştırmayı amaçlıyor. Kendilerini terörist örgütlerden ayırmayı seçen Suriyeli Kürt delegeleri bu forumda iyi temsil edilmektedir. PKK terör örgütünün Suriye'deki yayılımı olan PYD/YPG'ye gelince, terörle mücadele bahanesiyle, sahada gerçek anlamda başarı elde etme çabalarında başarısız olmaya mahkumdur. Suriye halkının toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini koruyan demokratik bir Suriye'de yaşama yönündeki meşru isteklerini desteklemeye devam edeceğiz."
- "Kudüs’ün korunması tüm insanlığın görevidir"
Kudüs’ün tek tanrılı dinlere ev sahipliği yapan bir şehir olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "Kudüs’ün korunması tüm insanlığın görevidir. Hiç kimse, Kudüs'ün statüsü hakkında tek taraflı ya da keyfi kararlar alma hakkına sahip değildir. ABD yönetiminin yasa dışı kararı ile cesaretlendirilen İsrailli yetkililer, birbiri ardına yerleşim planlarını açıklıyor ve Filistin topraklarının işgalini yoğunlaştırmak için kendi adımlarını atıyor. Bu eylemler, 1967 satırlarına dayanan iki devletli bir çözümün varlığını zorlaştırıyor." değerlendirmesini yaptı.
Çavuşoğlu, Kudüs'le ilgili mevcut statükonun sürdürülebilir olmadığını anlatarak, "Orta Doğu'da kapsamlı, adil ve kalıcı barışı sağlamak için yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır. Barış sürecini canlandırmaya yönelik tüm çabalara destek vermeye hazırız." ifadesine yer verdi.
-Suriyeli mülteciler
Türkiye’nin dünyanın en büyük mülteci barındıran ülkesi olduğunun ve bu konuda Avrupa’nın vaadlerinin hatırlatılması üzerine Bakan Çavuşoğlu, şunları belirtti:
"Türkiye'de Suriyelilerin sayısı şu an 3,4 milyonu aşıyor. Suriye krizinin başlangıcından bu yana insani gerekçelere uygun hareket ettik ve din, kültür veya etnik kökene dayalı hiçbir ayrım yapılmaksızın milyonlarca Suriyeliyi ülkemize kabul ettik. Türk devleti ve halkı, savaş, bomba, terör ve şiddetten kaçan Suriyelilere kapılarını ve kalplerini açtı. Yaşam koşullarını iyileştirmek ve bu insanların acısını azaltmak için tüm kaynaklarımızı harekete geçirmeye devam ediyoruz. Suriyelilere yönelik harcamalarımız, krizin başlangıcından bu yana 30 milyar dolara ulaştı. Ne yazık ki, ülkelerin çoğunun şu ana kadar sorumluluk paylaşımı testinden başarısız olduğunu ifade etmek zorundayım. Bununla birlikte Suriyelilerin yeniden yerleşimini kolaylaştıran sınırlı sayıdaki ülkenin çabalarını takdir ediyoruz."
Çavuşoğlu, sınır kontrollerini güçlendirmenin veya sınır duvarları oluşturma gibi tedbirlerin göçe karşı gerçek anlamda işe yaramayacağını kaydederek, "Bu tedbirler tüm insanlığı ilgilendirdiği için, küreselleşmiş sistemimizin gerçekleriyle uyuşmamaktadır. Öte yandan, 18 Mart Avrupa Birliği ile imzalanan anlaşmadan doğan yükümlülüklerimizi yerine getirmeye devam ediyoruz. Türkiye, bu konudaki muazzam çabalarını bir kenara bırakırsa, Ege Denizi yine düzensiz bir göç yolu haline gelecektir. Türk vatandaşları için vizenin serbestleştirilmesi, mevcut ihtiyaca göre gümrük birliğinin güncellenmesi ve Türkiye'deki Suriyelilerin insani ihtiyaçları için ilk 3 milyar avronun hızla devredilmesi gibi bazı AB taahhütleri uygulanmaya devam etmektedir. Ayrıca, 2018-2019 dönemi için 3 milyar avronun ikinci kısmının tahsis işlemlerinin gecikmeden başlamasını bekliyoruz." yorumunu yaptı.
- "Kuzey Kore'nin füze denemeleri uluslararası hukuk ihlali"
Kuzey Kore'nin yaptığı nükleer denemeler ve balistik füze denemelerinin uluslararası hukuku ihlal ettiğini vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Bu eylemleri sürekli olarak kınadık. Bu toplantı, Kuzey Kore’nin meydan okumasına karşı uluslararası bir birliktelikti. Türkiye, bu soruna her zaman diplomatik bir çözüm çağrısında bulunmuştur ve bunu Kanada gibi ortaklarımızla birlikte mümkün kılmak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğiz. Bu toplantı, bunun ulaşılabilir bir sonuç olduğunu doğrulamıştır."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Kuzey Kore'nin nükleer ve balistik füze faaliyetleriyle ilgili tutumunun çok net olduğuna değinerek, şunları kaydetti:
"Son 25 yılda Kuzey Kore'den gelen uluslararası barış ve güvenlik tehdidi giderek artmaktadır. BM Güvenlik Konseyi ve ilgili ülkeler nükleer tehlikeyle başa çıkmak için çok çaba sarf ediyorlar. Çok zor ve karmaşık bir problemle karşı karşıyayız. Diplomatik çabalar, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla birleşince, hepsi de Kore Yarımadası'nda gerginliği azaltmayı amaçlıyor. Türkiye, diplomatik çabaların başlatılması ve iş birliğinin sürmesini dört gözle bekliyor."
- Kanada-Türkiye ilişkileri
Türkiye’nin Kanada ile ilişkilerine önem verdiğini bildiren Çavuşoğlu, 2018 yılının iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 75. yıldönümü olduğunu hatırlattı.
Çavuşoğlu, "Başbakan Trudeau'nun Kasım 2015'te göreve başlamasından sonra yaptığı ilk deniz aşırı ziyareti olan G20 Antalya Zirvesi'ne ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyduk. Türkiye, ikili ilişkilerimizin güçlendirilmesine büyük önem veriyor. Diplomatik ilişkilerimizin 75. yıldönümü düşünüldüğünde, ülkeler arasında artan bir iş birliğinin yolunu açmak için üst düzey ikili ziyaretler başlatmamızın zamanı geldi. Türkiye ve Kanada güçlü ticaret ortaklarıdır ve ikimiz de sürdürülebilir, dengeli ve güçlü bir ekonomik büyümenin sağlanması için şart olan serbest ticaret ve kapsayıcı büyümeyi destekliyoruz. Bu genel çerçeve göz önüne alındığında, resmi Serbest Ticaret Anlaşması görüşmelerinin gecikmeksizin başlanmasının ülkemiz için faydalı olacağına inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
- Türkiye-Rusya ilişkileri
Rusya ile Türkiye’nin son dönemdeki yakınlaşmasına ilişkin de Bakan Çavuşoğlu, şunları belirtti:
"2017, Türk-Rus ilişkileri için verimli bir yıl oldu. Bu yoğun diyalog, ekonomik ilişkiler üzerinde olumlu bir şekilde yansıyor. Rusya şu anda bizim üçüncü en büyük ekonomik ortağımız. Bununla birlikte bazı konularda doğal olarak farklılıklar gösteririz, ancak bu farklılıklara rağmen mümkün olan yerlerde iş birliğine ihtiyaç duyulduğunu düşünüyoruz. Bu diyalog ve iş birliği somut ve olumlu sonuçlar doğurmaktadır. En iyi örnek Astana sürecidir. Bazı çevrelerde Rusya ile ilişkilerimizle ilgili kaygı görüyoruz. Bu endişeler asılsızdır. Rusya'yla ve müttefiklerimizle olan ilişkilerimiz birbiriyle çelişmemekte, bunun yerine birbirimizi tamamlamaktadır."
- "Türkiye, NATO planlarının merkezinde yer alıyor"
Türkiye-NATO ilişkilerine dair bir soruyu cevaplayan Çavuşoğlu, Türkiye'nin NATO'ya karşı taahhütlerini yerine getirdiğini ve müttefiklerden de aynı şeyi beklediklerini vurguladı.
Çavuşoğlu, "NATO, Türkiye'nin savunma ve güvenlik planlarının merkezinde yer alıyor. Türkiye, tarihsel olarak yerini NATO içinde belirledi ve eşit kararlılıkla bunu sürdürüyor. NATO Genel Sekreteri'nin son sözleriyle, 'Türkiye, ittifaka önemli katkılarda bulunan değerli bir müttefiktir.' En başta, biz de terörle mücadelede, özellikle DAEŞ gibi terörist gruplara karşı öncü bir aktörüz. Türkiye, NATO ve ortakları arasında daha yakın ilişkilerin kurulmasında da önemli bir rol oynamaktadır ve NATO'nun açık kapı politikasının güçlü bir destekçisidir. Türkiye, NATO'nun gururlu bir üyesidir." ifadelerini kullandı.
- Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci
Türkiye’nin hala Avrupa Birliği (AB) üyesi olmayı isteyip istemediğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, "AB üyeliği bizim için stratejik bir hedeftir. Bununla birlikte, şu anda Türkiye ile AB arasında bir güven krizinden bahsedebiliriz. Açık diyalog kanallarını sürdürerek bunun üstesinden gelmeye kararlıyız." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Çavuşoğlu, AB'nin çifte standartlarından vazgeçip sözlerini tutmasını beklediklerine dikkati çekerek, "Türkiye'deki anketler, halkımızın çoğunluğunun AB üyeliği istediğini ancak büyük bir çoğunluğunun bunun olacağına inanmadığını göstermektedir. Ne yazık ki bunun nedeni, karşılaştığımız çifte standart ve AB'nin taahhütlerini yerine getirmekteki başarısızlığından kaynaklanmaktadır. Bir kez daha tam üyelik yerine 'özel ortaklık' teklif ediliyor ve biz bunu tartışmayı bile reddediyoruz. Ancak bir kez daha Avrupa idealinden vazgeçmeyeceğimizi vurgulamak isterim." açıklamasında bulundu.
- Tutuklu gazeteciler
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sonrası bazı gazetecilerin tutuklandığının anımsatılması üzerine Çavuşoğlu, "Gazeteci olduklarını iddia edenlere karşı yapılan soruşturmalar, terör örgütlerini destekleme ve bunlarla bağlantı kurma eylemleri nedeniyle yürütülüyor. Bazı medya organlarında iddia edilenlerden farklı olarak bu 'gazeteciler' sadece 'gazetecilik yaptıkları' için tutuklu değillerdir. Gazetecilik, cezai faaliyetlerde ceza önermemektedir. Aslında, herhangi bir mesleği cezai faaliyette bulunmak için kullanmak kabul edilemez. Bu aynı zamanda gazetecilik ilkelerine aykırıdır. Onların yasal hakları korunuyor ve yargı süreci devam ediyor. Yasal işlemler ilerledikçe, bazı tutuklular duruşmalarına kadar serbest bırakıldı." ifadesine yer verdi.