FETÖ davalarında açık ya da gizli tanıkların ifadelerinden özellikle son 10 yılın fotoromanını okuyoruz. Sanıklarınkinden hiç bahsetmiyorum bile. Sanki siyaset, medya, yargı kısacası bütün ülke kusuyor biz de ifrazattan örnek alıp tahlil yapıyoruz.
Yedi göbek öncesi eniştesinin ucundan eccük alan fenni sünnetçinin FETÖ bağlantısı yüzünden insanlar ihraç edilirken darbe sanığının abisi Şaban Dişli’yi kendisine baş danışman, FETÖ bağlamında maharetleri saymakla bitmez Ali Erbaş’ı Diyanet İşlerine Başkan olarak atayan Erdoğan’ın hedefi ne ola ki?
Cevabı zor bir soru.
Son günlerde Melih Gökçek üzerinden hareketle birçok belediye başkanın görevden alınacağı dahi konuşuluyor. Çok zor.
Zaten travma sonrası stres bozukluğu yaşayan partisi içinde istim üzerinde duran siyasi kadrolarda, önce çözülme sonra dağılma ve derken başta Abdullah Gül olmak üzere “o tam zamanını bekleyen” siyasilerin partiyi bölmesinden endişe ediyor! Haksız mı? Değil.
Diyelim ki gerçekten de Melih Gökçek’ten istifasını istemedi ama bütün kamuoyu istediğini düşünüyor! Gökçek istifa etmezse Erdoğan kaybedecek. Zaten kaybediyor, bunu görüyor ama çevresine anlatamıyor! (Gösterge sadece referandum da değil. Ayrıca şuanda Gökçek aslında Gül hatta birbirilerinden nefret ettikleri düşünülse de Arınç bile demek)
Haklı mı? Yine değil!
Örneğin kabine değişikliğiyle Adalet (Bekir Bozdağ) ve Sağlık (Recep Akdağ) Bakanlarını Başbakan Yardımcısı yaptı ama ben şunu anlamadım: Başabakan yardımcılığı terfi mi yoksa tenzili rütbe mi? Yani başarılı idilerse neden görevlerine devam etmediler yok eğer başarısızdılarsa ne diye Başbakan yardımcısı yapıldılar! (Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?)
İktidara gelirken ve süreç içinde sermayeyi masonlardan kurtarma izahati ile Ak Oligarklar* arasında paylaştırdı. Tıpkı kendisi gibi Abdullah Gül, Binali Yıldırım, Ahmet Davutoğlu ve Melih Gökçek gibi bir çok isim de büyük küçük demeden benzeri süreci yürüttü. Denklem basittir; Sermayeyi yöneten diğer herşeyi yönetir. (Modern Burjivazinin gelişmediği ilkel serbest piyasa ekonomileri için sıradan bir durum).
Benim oligarkım senin oligarkını döver moduna geçecekler diye endişeleniyorum! Bana sorarsanız oligarkların maden sahası için ağaç kesme aşamasında kalmaları henüz iyi günlerimiz!
Bu gün parti tabanı, medya ve ana sermaye grupları hala Erdoğan’a bağlı gibi görünse de dirençleri de inançları da değişkendir.
17–25 Aralık'ta kendisine sahip çıkanın devletin ta kendisi olduğunu çok iyi bilen Erdoğan, aslında FETÖ ile mücadele etmedi sadece; devletin içinde ki ifrazatı kusmasına izin verdi, hepsi bu.
Kısacası kongreleri bitirip teşkilatı yenilemeden ve referandum sonrası uyum yasaları çıkmadan, Türkçesi 2019’a kadar Ak Parti'ye yönelik FETÖ soruşturması da erken seçimde mümkün değil. Ne korkmuş ne de küsmüş vekil istemiyor. Bakmayın siz medyaya yansıyan parti disiplini ya da Erdoğan sevgisi güzellemelerine. Siyasi partilerin içindekiler kısmında bu dedikleriniz ne eser ne de beher miktarda bulunmaz. Elbette AK Parti'lilerin akıllarından çıkarmamaları gereken mevzu; bir an bile isyan ya da yeni parti söz konusu olursa, başsavcılıkta işleme konmak üzere bekleyen dosyalarla ansızın cezaevi postası olurlar.
Yani pek çoğu Külkedisi gibi gece yarısına 10 kala hala baloda dans ediyor ve saat 24:00 oldu mu kapıda ki çakar lambalı son model makam arabaları bir anda tepe lambalı polis arabalarına dönüşür. Zaten Gül, Gökçek, Arınç ve benzeri derin muhalifleri baskılayanda budur. Ellerinde sermaye gücü, eski/yeni vekil, bakan, il ve ilçe başkanları dahi pek güç mevcut ama gece yarısına 10 dakika var ve şimdi bile balodan çıksalar arabaya yetiştiklerinde güzelim atlı araba çoktan balkabağına dönüşebilir. Sonra kabak kimin başında patlar artık siz düşünün. (İçeri girip çıkan Damatlar sadece demoydu)
Erdoğan-Ak Parti bileşkesini Erbakan-Erdoğan, Demirel-Çiller, Anavatan ve/veya diğer benzer örnekler üzerinden okuyanlar çok bariz bir hataya düşüyor. Bu örneklerin hiç birinde partinin neredeyse bütün isimleri ile savcı arasında bir fezleke uzaklığı yoktu. (Örneğin eski ahbapları olan HDP’nin vekilleri dün Dolmabahçe’de devlete sözleşme sunuyordu bugünse savcıya ifade)
Sanırım Noam Chomsky’nin Amerikan dış politika tarifine benzedi birazcık Erdoğan üzerinden çizdiğim portre! Güya eleştirdim ama daha çok gücünü ifade ettim. Ee artık bu kadarcık kusuru da bana çok görmeyin.
Sonuçta bu gücü kendisine ben vermedim. Marifet diye demiyorum ama hayatımda oy bile kullanmadım!
* Oligark; Her ne kadar Yunanca kökenli olsa da güncel deyim olarak özellikle özelleştirme sonrası zengin olan Rus işadamlarına verilen lakaptır
NOT: En disiplinli parti olan MHP’nde hem de Başbuğları olarak kabul ettikleri parti lideri Alparslan Türkeş’in tek aday olarak girdiği ancak yeterli delege oyu olmadığı gerekçesiyle az kalsın iptal edilecek olan parti kongresinde (1995) eğer sandıklar eccük fazla sallanıp da dibinde köşesinde “sıkışıp” kalan oylar ortaya çıkarılmasaydı ya da icat edilmeseydi “Türkeş’siz Türk Milliyetçiliği” projesi gerçeğe dönüşecek yasa gereği 15 gün sonra toplanacak Olağanüstü Kongre'de karşısına çıkarılacak rakibi delegelerin büyük çoğunluğunun desteğini alacaktı.