Bayram Sonrası

İNANÇ YILAN

Bayram seyran derken bir haftadır gündem uçtu gitti biz değinemedik bir türlü. Kusura bakmayın hala geleneksel bayram tavrını sürdürenlerdenim. Bayramlaşma sonra yine bayramlaşma falan fişman derken bayram tatili kaç günmüş nerede tatile gidilirmiş benim ilgi alanıma girmez. İş bu sebeptende yazacak zaman olmadı. Ama gündem arada kaynadı gitti. Hemen başlıyoruz.

Ensest Haritası... 

Canan Güllü, Melis Alphan ve Ahmet Hakan üzerinden polemik haline getirilen “Türkiye’de ensest oranı %40” tartışması epey toz kaldırdı son günlerde. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonun (TKDF) yaptığı bu araştırmanın sonucuna bakarsanız neredeyse her iki kişiden biri ensest ilişki yaşamış demektir ki bu mantığa aykırıdır. İstatistiksel olarak zaten mümkün değildir.

Neden mi?

Bir araştırmanın güvenilirliği Evreni ve Örneklemi üzerinden belirlenir. Yani her araştırmanın önce evreni sonra örneklemi üzerinde titizliklikle çalışılır. Eğer ikisinin üzerinde doğru düzgün çalışılmazsa her seçim döneminde çalıştıkları partinin beğenisine göre sonuç çıkaran şirketlerin işine benzer. Şimdi evren ve örneklem uzun mevzular başınızı şişrmeğe gerek yok! Kısacası böyle bir araştırma bana pek gerçekçi gelmedi.

(Yukarda ki twitter mesajları bir gazeteciye ait. Biz tiyatro da buna “Yabancılaştırma Efekti” deriz. İkinci mesaja bakarsanız durumun vehametini anlarsınız. Bu bir gazetecinin değil topluma yön vermeğe uğraşan bir stratejistin yorumudur).

Peki o zaman iddia sahipleri ne yaptı? Sadece verileri değerlendirdi. Yani ensest şikeyet haritasını çıkardılar ve yoğunluğu ya da ülkenin tamamına dair veri var mı diye baktılar. Sonra bir anda tiksinti duyarak haykırdılar “ülkemizin ensest olayı daha fazla ama %40 iyi bir rakamdır”...

Ne diyordu Maslow; “Eğer elinizde bir çekiç varsa her şey gözünüze çivi gibi görünür”

Canan Güllü iddiaya itiraz eden Ahmet Hakan’a “İkna olmanız için yüz kaçlık oran bir oran uygundur” cevabıyla işin magazinsel boyutunu ön planda tutmayı amaçladıklarını da göstermiştir. Ünlü sunucu ile öz yeğeni arasında ki sapkın ilişkinin gündemi işgali elbette dosya arasında bekleyen bu tür başlıkları da gündeme taşımıştır.  

Sorun küçük ve geçiştirilebilir değil elbette ama gündeme taşımak için de toplumu yaralamak şart değil. Ayrıca bu tür araştırmalarda gözlemci/denetleyici/katılımcı bir üniversitenin olması da çok önemlidir. Çünkü bunlar önemli başlıklar (Mesela 56 ilin incelendiği bu araştırma da ayrıntılar paylaşılırsa en azından neyi eleştirdiğimizi ya da kabul edeceğimizi öğrenmiş oluruz. Uzun yıllar anket ve araştırma ile ilgilenmiş, 2013 yılından bu tarafa da kendi şirketine sahip birisi olarak bu hususta fazlaca bilgi sahibiyimdir övünmek gibi olmasın da!).

 

Bir Avrupa Klasiği

 

Avrupa Birliğine üye olmadığı halde Avrupa Birliği Bakanlığını kuran güzel ülkem bir de üstüne her sene 9 mayısta Avrupa Günü kutlamalarına bile iştirak etmekte hatta 29 ekim / 19 mayıs tarihlerinde pas geçmeğe uğraştığı milli bayramlardan bile fazla önemsemektedir. Olmayan üyeliğin bayramını kutlayan bu ülkeyle de Avrupalılar kafa bulmağa devam ediyor haliyle!

 

Merkel “Türkiye’nin üyeliğine hiçbir zaman taraftar olmadığını” söyleyince Başbakan Yıldırım böyle anlı şanlı cevabı verdi hepimizin yüreğine su serpti. Yıldırım “Akıldan ziyade duygu ön planda. Söylenen her şey iki toplumun yıllara dayanan dostluğuna ve güvenine zarar verir” diyerek resmen lafı ağızlarına tıkmıştır(!)

Düşünün ki adamlar bizim için antidemokratik diyor, yarı açık cezaevi diyor, bilmem işte aklınıza ne gelirse hakareti ediyor Başbakan’ın yorumu bu!!!

Güler misin ağlar mısın!

Cumhurbaşkanını soracak olursanız güncel mevzu da sessiz kalsa da, o daha önce yorumunu yapmıştı. Hollanda krizi hususunda kapı komşusunu destekleyen Merkel’e cevaben “...Bunların yaptıklarının kesinlikle ne Avrupa Birliği müktesabatına ne ne Venedik, hiç bir yere uyar tarafı yoktur” diyerek noktayı koymuştur. Ne sahiplenmişlik ne inanmışlık akıl sır ermez!

Muhtemelen Aralık 2004 “Hamdolsun tarihi aldık” açıklamasını Kızılay meydanda ki binlerce destekçisine duyuran Erdoğan için “Yine Kandırıldık” kısmını kabullenmek biraz zor geldiği için sessiz kalıyordur.

Neyse Bayram bitti memleket gündemine tam ortadan daldık, biraz uzun oldu, sory my hearties!