Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütü, Myanmar'da 25 Ağustos-24 Eylül arasında en az 9 bin 400 Arakanlı Müslüman'ın hayatını kaybettiğinin tahmin edildiğini açıkladı.
MSF, Arakan'da 25 Ağustos'tan bu yana yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili "Geride Hiç Kimse Kalmadı (No One Was Left)" başlıklı bir rapor yayımladı.
Rapora göre, Arakan'da Müslümanlara yönelik şiddet olaylarının zirve yaptığı 25 Ağustos ile 24 Eylül arasında 9 bin 400 kişinin yaşamını yitirdiği ve bu kişilerden 6 bin 700'ünün doğrudan şiddete maruz kaldığı tahmin ediliyor.
Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanlar, sahadaki MSF çalışanlarıyla yaptıkları görüşmelerde maruz kaldıkları zulmün boyutunu aktardı. Müslümanlara uygulanan şiddet olayları arasında, köylerin ve evlerin basılması, rastgele ve ayrım gözetilmeden ateş açılması, yakınlarının öldürülmesi, kaçış yollarına cesetlerin konulması ve cinsel şiddet yer alıyor.
Ayrıca sahadaki MSF çalışanları, Bangladeş'e gelen yaralıların yara izlerine bakıldığında Myanmar güvenlik güçlerinin ve fanatik Budistlerin Arakanlı Müslümanlara orantısız güç kullandığının anlaşıldığını aktardı.
Raporda, Arakan'da 25 Ağustos'tan bu yana yaşanan şiddet dalgasına ilişkin, "Bu zulüm, Myanmar'daki Arakanlı Müslüman nüfusunda çok sayıda ölüme ve sağ kalanların yerinden edilmesine yol açtı." ifadeleri yer aldı.
ARAKANLI MÜSLÜMANLARA SOYKIRIM
Arakan'da 1970'lerde yaklaşık 2 milyon Müslüman'ın yaşadığı tahmin edilirken, Myanmar yönetiminin uyguladığı sistematik şiddetle ortaya çıkan göç dalgalarında bu sayı 300 binin altına geriledi.
BM'ye göre, yalnızca 25 Ağustos 2017'den sonra Arakan'dan kaçmak zorunda kalıp Bangladeş'e sığınanların sayısı 700 bini aştı. Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayınladıkları uydu görüntülerinde yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtladı.
Arakanlıların topraklarına dönüşü için Myanmar ve Bangladeş hükümetleri arasında imzalanan anlaşma, yerinden edilenlerin durumlarını belgelendirmesi mümkün olmadığı için uygulamada işlevsiz kalıyor.
BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.