CHP Denizli ÖRGÜTÜ üyesi biri çıkıp bağırıyor elinde bira şişeleri ile; “Bizim partinin belediye başkanları da Tayyibin resmini asıyor. Biz o resmi asan elleri de kırmasını biliriz” diyor.
"Ahlaksız siyasetçi siyasete ahlak getiremez."
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı LÜTFÜ TÜRKKAN.
Kamu bankasından 36 Milyon dolar kredi almış.
Ne için aldı bilen yok.
Peki geri ödemiş mi?
Hayır.
Aynı şahıs daha evvel de KAÇAK villa dikmekle gündem olmuştu.
Olmayı bir kenara bırakın, bu ELİM, asla ETİK olmayan, tam anlamı ile ÇÖKME olayını haber yapmaya giden gazetecilere de neler ettiğini yine herkes duydu bildi.
Fakat...
Bir şey duyulmamıştı.
TÜRKKAN ın toplumsal açıdan son derece ahlaksız, son derece haysiyetsiz, son derece iğrenç CLOSE UP transseksüel dansöz partilerini.
Şimdi üç beş yemli eleman çıkıp şunu diyebilir ;
"Sana ne kardeşim, adam evinde ister at oynatır, ister it. İster trans , ister mezdeke.. Evinin içinde de mi rahat bırakmayacaksınız… Baskıcı, diktatör, Suud'cu, şeriatçı... Nerde insan hakları, özel hayata karşı saygı..."
falan filan...
Tamam.
Zaten o nerden geldiyse bir türlü gitmeyen demokratik hak var ya..
Sonuna kadar kullanma hakkı sadece bunlarda var.
Başka kimseye yar etmezler.
Ona da eyvallah.
Peki.
Bir imam veya müezzin.
Hadi indirelim bir tık daha aşağıya, herhangi bir AK Parti'nin ilçe başkanı,
bir tık daha aşağı, mesela ilçe yönetim kurulu üyesi,
biraz daha aşağı, parti üyesi,
biraz daha aşağı, üye bile değil de koyu AK PARTİLİ...
Birinin böyle bir görüntüye sahip olduğunu düşünsek....
Düşünmesi bile mide bulandırıcı da..
Varsayalım hani.
Allah Korusun.
En başta LÜTFÜ TÜRKKAN neler derdi acaba?
Ahlaksız, edepsiz, namussuz, bunlar 4 karıyı da ...
Neler neler…
Bunları dediler mi bize? Misaller gelsin ;
AK Parti ile uzaktan yakından ilgisi olmayan Fatih Nurullah da gördük mü, gördük.
Ensar Vakfı’na yerleştirilen kafirde gördük mü, gördük.
AK Partiye bir şekilde sızmış o kokainci yavşakta gördük mü, gördük..
İslam’ın temel ahlaki değerlerini çalgı çengi partileri ile, hatta bunu canlı yayınlarla yıllarca küfreden ve fakat yaptığı her şeyi o canı çıkasıca kişisel hayat/demokratik özgürlük zırvası kalıbına sokan Adnan Oktar’da gördük.
Neler görmedik ki biz.
Hep vurulan, hep aşağılanan İslam, İslam ile şereflenen ve İslam davasına canını vermeye hazır olanlar oldu...
Bu yapılanlara, bu ahlaksız ve çarpık ilişkilere hiçbir Müslüman kol kanat germedi. Germeyi bırakın bir kenara, ahlaksız içimizden de çıksa ilk taşı kafasına fırlatan da biz olduk hamdolsun.
Çünkü toplumun önüne geçsin veya geçmesin, aynı fikir, din, kültür, ırk veya sınır birliği içinde yaşıyorsak, karşı çıkmamız kaçınılmazdır dedik.
Sükut etme ihtimalimiz bile olamaz, olamazdı da.
Hiçbir zaman da kişisel hak, özgürlük olarak bakamazdık.
Çünkü bir misal, geriden gelebilecek diğer misallere misal teşkil edebilirdi. Bu ise tasdik etmeyi de bir kenara bırakın, düpedüz teşvik olurdu.
Allah muhafaza...
Taksimde ellerinde pankartlarla kadın günlerinde. yürüyenleri biliyoruz.
Adı; kişisel hak ve özgürlükler oluyor.
Falanca kodaman, başkan vs. filanca koyda, falancanın boşanmamış ama ayrı yaşayan karısı ile tatilde.
Sana ne?
Haydaaa!
Toplumsal ahlak ?
O sizin için geçerli… Bize karışma sen...
Filanca partinin il başkanı, kendi emrindeki çaycıyı...
Hayda..
Sen namus polisi misin yaa?
Sana ne?
Alan da veren de razı. Olmasa bile bi yolunu bulur, hallederiz..Sana ne?
Eee.
Filanca milletvekili falanca ile filan metresi ile...
Bi dakka ya.
Çok oldunuz.
Size ne?
Demokratik bir ülke değil mi burası?
Karışamazsın.
Ebu Bekir Sofuoğlu’nun sözlerini de hatırlayın.
Kişisel haklar özgürlükler.
Peki.
Kötü örnek ne demek?
Ya toplumsal yozlaşma?
Ahlak erozyonu ne demek?
Sağlam Nesil ne demek peki?
İnançlı nesiller ne demek?
Z kuşağı?
Boğaziçi Üniversitesi'nin bahçesinde kelepçeyi neresine ne zaman takacağını alenen deklare etmek demokrasi, ama Ayasofya Camiinde Allah ayetini okumak yasak.
Var mı cevabınız?
İBB eliyle rakı şarap satmak ticaret, seçilmiş bir Başbakan’ın kanaat önderlerine iftar vermesi "habis ur"…
Demokrasi kurallarının, bana Müslümanlar özelinde serbestçe uygulababildiği bir tek misal gösteremez kimse.
Kamuda sakal serbest öyle mi?
Daha iki gün evvel İBB'den sakalı yüzünden atılan zabıta personeli kimin dikkatini çekti?
Ama Kılıçdaroğlu 2023’te kazanmasını nedense "Allah’ın izni"ne bağlamayı ihmal etmiyor.
Mevzu derin dostlar...
Gelelim LÜTFÜ TÜRKKAN'a.
Eğer evinde vur patlasın çal oynasın ibneli-dönmeli, tasmalı-kelepçeli partiler düzenleyecek iseniz üç şeyi halletmiş olmanız gerekir. O zaman istediğiniz herzeyi yeme hakkınız ; yine kendi çöplüğünüzde olmak kaydı ile, topluma kötü-iğrenç örnek olmamak kaydı ile ne yaparsanız yaparsınız.
1- Bu ülkenin yönetimine talip olduğunu düşünen bir partinin iki numaralı kişisi olmayı bırakırsanız,
2- Milletin oyları ile SEÇİLMİŞ ünvanınızı hemen-derhal bırakır ve Genel Başkanınız ile beraber milletten özür dilerseniz,
3- Kamu bankalarından tokatladığınız 36 milyon Euro’yu geri öderseniz...
Kendi paranız ile istediğiniz gibi eğlenmeye, kudurmaya belki hakkınız olabilir.
Değilse, Türk Siyasi Tarihine "evinde dönmelerle devletin 36 milyon dolarını yiyen kişi" olarak yazdırırsınız.
Benden söylemesi.
Selam Ve Dua Ile.