'Bir yol tutturan' ÇİFT KİMLİKLİLER ve DÖNMELER!

ZİHNİ ÇAKIR

AVAZTÜRK Genel Yayın Koordinatörü Hakan Polat, kitabın ortasından girip, Türkiye’deki “dönmeler” ve “çift kimliklileri” kaleme almış.

Sanatın, sporun, sivil ve askeri bürokrasinin ve siyasetin egemen unsurlarını yazmış anlayacağınız.

Türkiye’de bugün yaşanan örtülü savaşın tam sebebi de bu.

Ülke yönetimindeki kilit noktaları birer ikişer kaybeden “çift kimlikliler” ve “dönmeler”, medya ve sanattaki kalıntılarıyla saldırıyor.

Bu Cumhuriyet elitlerinden mütevellit egemen sınıf, ülkenin yaşanmaz bir hal aldığı algısıyla saldırıyor, çatışmayı bu söylem üzerine körüklüyor üstelik.

13 Haziran 1987’de Hak’ka yürüyen rahmetli Cemil Meriç’in, 50 yıl önce “Her dudakta aynı rezil şikâyet: Yaşanmaz bu memlekette!” tespitinin muhataplarından söz ediyorum.

Meriç’in, “Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını 'yaşanmaz'laştıranlardır” ifadelerinde vücut bulan “dönme” ve “çift kimliklileri” kastediyorum.

Şöyle bir geriye gittiğimizde, sanat adı altında bu toplumun milli ve manevi değerlerini ayaklar altına alan senaryonun figüranları onlar.

Toplumun asli unsurlarını, toplumun ta kendisini devlet olanaklarından uzak tutan, tüm kazanımları kendi “sınıf” çıkarları için ölçüsüzce kullanmaktan/kullandırmaktan imtina etmeyen askeri ve sivil bürokrasinin ana aktörleri yine onlar.

“Sınıfsal” çıkarlarının tehlikeye düştüğünü htiklerinde, ülkeye tarifi imkansız acılar yaşatan ve ekonomik ve demokratik kazanımları 50 yıl geriye götüren darbelerin ana aktörleri de onlar.

Ülkeyi fiili sömürgeye dönüştüren teslimiyetçi politikaların sergilendiği dönemlerin siyasi aktörleri de onlar...

Bir zenginlik olan farklılıkları çatıştıran ve bu yolla ayrışma ve bölünme yolunda sergilenen tüm oyunların figüranlığında da onlar.

Uzatmayalım efendim...

Bu “çift kimlikliler” ve “dönmeler”den kastım, ülkenin ana arterlerinde işgalci oldukları için bu ana arterlerden toplumu besleyen kılcal damarlara kadar her alana “efendilerinin” çıkarlarına göre yön verenlerden başkası değil elbette...

Ve bunlarla ilgili çok dikkat çeken bir ayrıntı paylaşmak istiyorum sizinle...

Malum MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, “dönmeler” ve “çift kimlikliler” konusunda önemli çalışmalara imza atan biri. Merakından mıdır yoksa başka saiklerle gelişen endişelerden mi bilmiyoruz; lakin bu konunun üstadlarından sayılır kendisi.

Bu nedenle de bilhassa sürekli gündemde olanlar, arada onu ziyaret edip, “nereden geldikleri” merakını gidermeye çalışır.

İşte bunlardan Sırrı Sakık ve Hasip Kaplan da bir gün Halaçoğlu’na gidip, “Ya hoca sen bu işlerden iyi anlıyorsun, bizim seceremize de bi bak” derler.

İddiaya göre Halaçoğlu, yaptığı araştırmaları tamamladıktan sonra ikiliye şu cevabı verir:

“Hasip bey siz Türksünüz, Sırrı bey siz de Ermeni...”

Hasip Kaplan aldığı cevabın şokunu atlatamadan Halaçoğlu’na dönerek, “Hocam lütfen bu iş dışarı çıkmasın. Bu siyasette bir yol tutturmuş gidiyoruz” der.

Bu iddiaların doğruluğu noktasında elbette asıl muhatap sayın Yusuf Halaçoğlu.

Onun bir seçim çalışması sırasında, birlikte ziyaretlere gittiği MHP’lilere anlattığı bir durumu paylaştım sadece.

Maksadım kimseyi secere siyasetiyle hakir görmek ya da yüceltmek değil.

Benim dikkat çekmek istediğim şey, Hasip Kaplan’ın kullandığı “bir yol tutturmuş gidiyoruz” sözleri.

“Dönmeler” ve “çift kimlikliler” bilerek ya da bilmeden yıllardır kendilerini kamufle ederek “bir yol tutturdular”. Ve bu yol asla ama asla bu milletin bu ülkenin hayrına bir yol olmadı.

Ne Sırrı Sakık Ermeni olmasa “bu yolu tturabilirdi” ne de Hasip Kaplan Türk olduğunu deklare etse.

Bu sadece siyasette mi böyle...

Medyada da böyle sanatta da. Sermayede de böyle sporda da...

“Bir yol tutturabilmek için” illa “dönme” olmalı illa “çift kimlikli” olmalısınız.

İstisnaların kaideyi bozduğu zaman da böyle oluyor işte; yedi düvel içerdeki bu “dönme” ve “çift kimliklilerle” ittifak edip saldırıyor tek dişi kalmış canavar misali.

Oryantalizm, kapitalizm, küreselcilik ve şarkiyat... Elbette bunları göz ardı etmiyorum... Saldırıların asıl ve tek sebebi bu dönme ve çift kimlikli “sınıfın” çıkarlarının yeni trend olan küreselcilerle örtüşmesi zaten.