Son dönemde AK Parti ve Cumhur İttifakını durdurmaya yönelik algı, iftira, itibar suikastlarından istediğini elde edemeyen Mille İttifakı destekçilerinin baş vurduğu son oyuna şahit oluyoruz.
Nedir o?
İktidar ne yaparsa yapsın hiç fark etmez değersiz gösterme oyunu.
Bilinçli olarak tek bir odaktan yönetilen tam bir taktik ve strateji oyunu.
Bunu yıllarca hain FETÖ çok iyi oynamıştı.
Öyle ki eğer itibar ve algı suikastı düzenleyeceği hedef ne yaparsa yapsın, çok iyi manipüle ediyordu.
Beş vakit namaz mı kılıyor mesela hedef kişi, fark etmezdi onun için. Algısı hazırdı zaten ; " Sen onun namaz kıldığını mı sanıyorsun, bak seccadesine, dikkatli bak. Üst sağ köşenin hemen altındaki işareti gördün mü? Ne o işaret? Minik minik haç işareti.
Vay anasını yaaa.
"Biz de adamı dört dörtlük Müslüman sanıyorduk.
Meğer Hristiyan’mış!.."
gibi.
O kadar çok duyardık ki bu tür hikayeleri. Öyle güzel bağlarlardı ki. Üstüne tasdik etmekten başka şansınız kalmazdı.
O atası Yahudi, dönme, misyoner, gizli...
Binlerce.
Şimdi.
Bu oyunun güncel versiyonu oynanıyor. İktidar ne yaparsa yapsın, muhalefetin en birinci sözcüleri baş rolde hem de.
New York’a TÜRKEVİ mi yapılmış, hadi ya sen de, BİM’de yağ kaç para haberin var mı senin?
S400 alınmış, kime karşı? Neden kullanmıyorsun? Sarayı korumak için alındı...
Biri de çıkıp demiyor ki S400 bir savunma kalkanı… Kim saldırdı da kullanılacak demiyoruz..
*
Çanakkale’ye köprü..
Boş iş boş.
Sen önce üniversite öğrencisine yurt yap yurt..
Biri de çıkıp demiyor ki "dünyada kamu tarafından en fazla öğrenci yurduna sahip olan ülke TÜRKİYE" diye...
Demiyor... Yok hayır DEMİYORUZ!
*
Tapuda binlerce ev sahibi olan atadan mirasyedi gayrimenkul zengini relax yaşamın göbeğindeki yoldaş da ev kiralarından yakınıyor bu ülkede.
Ayağında 1500 liralık marka ayakkabı ile açık hava seramonisi yapan yırtık donlu züppe de sokakta kaldım diye twit atıyor bu ülkede.
*
Konya’nın göbeğinde lüks restaurant sahibi arsız "battım, bittim” diye, soğanın başrol oynadığı gözyaşını akıtmaya utanmıyor bu ülkede.
*
New York’ta “BİRİNCİ DERECEDE MÜHİM KİŞİ" protokolü uygulanan Cumhurbaşkanını, bir lahmacun dükkanı açılışına 20 eskort, 200 araçlık konvoy ile gidenler hunharca eleştirebiliyor bu ülkede.
*
Devlet mülkü Cumhurbaşkanlığı...
Külliyesinin armatürlerini hayatında hiç girmediği halde (ben arkadaşımın yalancısıyım) dipnotu ile, Göcek limanına demirlemiş ultra lüks yatından, özel aşçısının özenle! hazırladığı domuz kızartmasını, itina ile servis eden mini etekli, göğsü alabildiğince dekolte olarak, kendi elceğizi ile çizilmiş üniformalı! garsoniyesi tarafından servis edilirken, o anki aşkla(!) "Sarayın armatörleri bile altından" twiti atanlar var bu ülkede...
*
Dedesi CHP'de, Babası CHP'de, kendi CHP'de ve her daim devlet kadrosunda olmayı teamül kabul edenlerin, bir kişi 3-5 yerden maaş alıyor zılgıtı çaldığını duyuyoruz bu ülkede.
*
Hayat pahalılığı var mı var.
Kiralar felaket mi evet.
Yurt eksikliği var mı var.
Hepsi tamam.
Da..
Çözümün ne demeyen bir haldeyiz. Durmadan savunma pozisyonu psikolojisi ile hareket etme hali. Cumhurbaşkanı demediyse boş ver modu....
*
Lütfü Türkkan bir milletvekili.
Her Allah’ın günü Cengiz Holdingin aldığı kredinin akıbetini soran ittifakın milletvekili hem de.
Yanan ormanları bizzat iktidar tarafından rantçılara peşkeş çekilmek için ÖZELLİKLE yakıldığı, değilse bile yanan yerlerin imara açılacağını haykıran ittifakın milletvekili.
Anıtkabir’e iman tazelemeye giden bir liderin partisinin milletvekili.
Dahası iman, ahlak, ülkü falan diyen biri.
Lütfü Türkkan.
Devlet malına kaçak villalar konduran da yine kendisi.
Kamu bankasından aldığı 36 milyon dolar, yani kabaca 310 milyon, eski para ile 310 TRİLYON’u geri ödemeyen biri.
Rutin bir şekilde evinde transeksüel dansözlerle partiler düzenleyen de biri (ha kızı ha kendisi fark eder mi? Ev kimin!..
Ne oldu?
Cengiz Holding diyenler?
Ne oldu?
Rant diyenler.
Ya o bayrak vatan diyenler?
*
New York Amerika’da bir şehir.
Very important Person yani kısaca VIP.
Her ülkenin uygulama kuralı farklıdır. Her kişi için de farklıdır. Muz Cumhuriyeti Başkanına uygulanan VIP+Güvenlik tedbirleri ile, TÜRKİYE CUMHURİYETİ Cumhurbaşkanı’na uygulanan tedbirler farklıdır. Öyle de olması kaçınılmazdır zaten.
BM toplantıları için bu ülkede bulunan Sayın Cumhurbaşkanımıza da birinci sınıf VIP ve güvenlik tedbirleri uygulanmıştır. Bu, o ülkenin misafir ülke ile vardığı mutabakatın neticedir aynı zamanda. Koruyan her ne olursa olsun mutlak SORUMLUDUR çünkü.
Bir lahmacun dükkanı açılışına onlarca siyah camlı+çakarlı+eskortlu, onlarca resmi görünümlü sivil ! araba konvoyu ile gidenler, yarın yerine talip oldukları bir makamın halihazır sahibine dil uzatmaktan utanmıyorlar maalesef…
Bu anlayışı izah etmek mümkün mü?
*
Yine..
Algı gerçeğin önüne geçer bazen. Ne zamana kadar? Bazen yatsıyı buluyor tabi.
Yaşı normalin üstüne gelmiş, tabire göre de kemale etmiş denenler, 66 yaşındaki bir Cumhurbaşkanını yürüyüşünden tutun da konuşma aksanına, göz altlarındaki kabarmaya varana kadar ele alıp, TV’lerde “Tayyip Beyin sıhhati müsait değil” deme cüretini dahi gösterebiliyorlar. Bunu söyleyen maalesef kendisinden en az 15 yaş büyük biri…
*
128 milyar dolar nerede diye yeri göğü inletenler de birdenbire kayboldu.
Emir nerden geldiydi ki?
2.5 yılda İBB’yi 43 milyar borçlandırana tek kelime yok ama.
İBB tarihinde kredi ile otobüs almayan bir belediye iken siftahı İmamoğlu ile etti malesef.
*
Hergün bazı kamu görevlilerinin onlarca yerden maaş aldığını geğire geğire söyleyen fotokopi yoldaşları da kayıplarda...
Sadece İBB’nin 28 şirketine atanan sıfır km 102 yönetim kurulu üyesini kimse duymasın mı yoksa? Ya o 102 kişinin en az 80 tanesinin CHP’li yönetici olduğunu?
*
Peki ya otobüs bakım ihalesini köşe pastanede imzalanan ihale ile hem de traka para 2 milyara alıp İBB’nin üstüne çöken KARABASAN’ı?
*
Kamu kurum ve kuruluşlarında başta Mustafa Kemal olmak üzere, ilgili bakan, eskiden Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın resminin asılması bir teamül ve gelenektir. Yasa var veya yok bilmiyorum. Ama bu gelenektir. Bizim oranın zamanın. DYP’li Belediye Başkanının odasında da zamanın Başbakanı (ANAP’lı) Rahmetli Turgut ÖZAL’ın resminin olduğunu çok iyi biliyorum mesela.
Şimdi CHP’li biri çıkıyor, elinde bira şişeleri ile sağa sola tehditler savurarak, kendi belediye başkanlarının Cumhurbaşkanı’nın resmini astığından dolayı ellerini teker teker kırmasını bildiklerinden bahsediyor mesela.
Bu hem de hergün DİKTATÖR dedikleri bir Cumhurbaşkanı’nın resmine karşı yapılıyor.
Varın siz düşünün..
*
Onlar hergün pozisyonları gereği görevlerini bihakkın yerine getiriyorlar.
Attıkları her iftira milletin belleğinde yerini alıyor. Ya biz?
Geriden geriden gelmeye devam ediyoruz.
Muhalefet artık her şeyi manuple etme, değersiz gösterme pozisyonunda.
Ülkeye bir çivi çakmayanlar, yapılanları bir çivi kadar değersiz gösterme derdinde.
Bu büyüyerek devam edecek belli.
Fakat karşılarında organize bir halde olunmadığı müddetçe kazanacak taraf hep onlar olacaktır.
Bizden söylemesi.
Selam ve Dua ile..