Aslanı boğdurduk, cılız kurduna.
Nasılda getirdik, nasıl punduna.
Uğramıyor, uğramazda, yurduna.
Bülbül figan eyler, gül’ler bozuldu...
Kadir kıymet, uğramıyor haneye.
Bu sene olmazsa, öbür seneye.
Değer vermiyor ki, kimse kimseye.
Hoş sadası olan, dil’ler bozuldu...
DEĞERLİ DOSTLAR;
Müslümanlara Kur’an ayetlerinin ilk vahyedildiği ve Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesinin de içerisinde bulunduğu Ramazan ayına girdiğimiz bu günlerde, hepimizin eksikliklerini gözden geçirmek adına böyle bir yazı kaleme alma ihtiyacı hissettim.
Her dakika hesap gününe bir adım daha yaklaştığımız gibi, Her dakika dünya imtihanımızı da daha zor hale getiriyoruz...
İçimizden birisi çıkıp, bir yanlışa engel olmaya çalıştığı zaman, yanlışı yapan kişi sevdiğimiz birisi ise hemen o gündeme getirene karşı karalama, iftira, küçük düşürme, hakaret gibi yollara başvuruyoruz...
BAŞLICA BİR ÖRNEK VERECEK OLURSAK;
2006 yılında Türkiye’de ki Cami sayısı: 78.608 iken, 2021 yılında ülkemizdeki cami sayısı 90 binin üzerine çıkmış durumda.
2000 yılında 3 Bin olan Kur’an kursu sayımız, 2021 yılında 18 binin üzerine çıkmış durumda.
Peki bu veriler ışığında, kıyamet gününe daha iyi hazırlanıyor olmamız gerekmez mi?
Maalesef ki sonuçlar öyle değil...
SİZCE DE BU İŞTE BİR TERSLİK VE GARİPLİK YOK MU?
Camiler ve din eğitimi veren okullar çoğalıyor, dindarlık oranı azalıyor.
Eğitim yaygınlaşıyor, toplumsal cehalet oranı artıyor.
Ekonomi daralıyor, israf oranı artıyor.
Nüfus artıyor, doğurganlık azalıyor.
İletişim imkanları artıyor, bireyler arası iletişim azalıyor.
Ulaşım imkanları artıyor, misafirlik kültürü ve ziyaret azalıyor.
Hem evlilikler artıyor hem de boşanmalar...
EVLİLİK DEMİŞKEN, GEÇENLERDE BİR OLAYA ŞAHİT OLDUM;
Adam 10 yılı aşkın bir süredir evli ve karısının başka birisiyle ilişkisinin olduğunu öğreniyor. Suçunu itiraf eden karısını, kendi ailesinin yanına gönderiyor ve boşanma davası açıyor.
Mahkeme sürecinde kadın, kendi isteğiyle uzunca bir süredir zina suçunu işlediğini ve pişmanlık duymadığını, daha boşanma davası sona ermeden gayrimeşru bir şekilde başkasıyla birlikte yaşadığını kabul ediyor!
Mahkeme sonucunda hakim;
Birisi kız evladı olan iki çocuğun velayetinin babasında kalmasına ancak 15 günde bir 24 saat olmak üzere kadının çocukları almasını, yarıyıl tatili ve yaz tatilinin yarısını, çocuklarını o gayrimeşru şekilde yaşadığı adamın evinde geçirmesine hükmediyor!..
Yani diyor ki; 18 yaşın altında olan bu çocuklar, gitsin annelerinin gayrimeşru yaşadığı ne idüğü belirsiz bir adamın evinde kalsın...
RAMAZAN AYI GELDİ ‘‘SAKIZ ORUCU BOZAR MI?’’
Her yıl ramazan ayında, bilinçli bir şekilde servis edilen kirli bir kumpasın ürünüdür bu soru!
365 günün 330’un da sakız çiğnemekten başka bir kaygısı olmayan birisinin elbette Ramazan ayının hikmetlerinden istifade etmesi beklenemez!
BU YIL Kİ RAMAZAN SORUSU İSE ‘‘AŞI ORUCU BOZAR MI?’’
Ramazan ayı vesilesi ile iftar vaktinden sonraya aşı randevuları verilmiş olsa, Müslümanlar iftardan sonra rahat bir şekilde gidip aşılarını yaptırsalar, daha iyi olmaz mı?
Bu mümkün değil ise Diyanet işleri Başkanlığınca;
Oruçlu iken gidip aşınızı vurunun ama orucunuzu sakın bozmayın, ramazan ayından sonra gününe gün oruç tutarsınız diye bir fetva verilmesi uygun değil midir?
Maksat Müslümanların Ramazan ayında aşılanmasına devam edilmesi değil mi?
İŞTE BİR TERSLİK VE GARİPLİK ZİNCİRİNİN BAŞLANGIÇ NOKTASI TAM OLARAK BURASI!
SÖZÜN ÖZÜ;
Topkapı Sarayının bahçesindeki meyve ağaçlarına zarar veren karıncaların itlaf edilmesinin dinen caiz olup olmadığını Şeyhülislâm Ebussuud Efendi’ye sorar Kanuni Sultan Süleyman:
MEYVE AĞAÇLARINI SARINCA KARINCA, GÜNAHI VARMI KARINCAYI KIRINCA?
Şeyhülislâm Ebussuud Efendi soruyu cevaplar:
YARIN HAKK’IN DÎVÂNINA VARINCA, SÜLEYMAN’DAN HAKKIN ALIR KARINCA!
SAĞLIKLA, BİZİ BİZ YAPAN DEĞERLERLE KALIN VESSELÂM...