Bursa'nın Orhangazi ilçesi, yıllardır süregelen bir çevre mücadelesine sahne oluyor. Birinci sınıf tarım arazilerinin üzerinde kurulu olan, ve adeta Türkiye'nin çeşitli kesimlerinin itirazlarına rağmen faaliyetlerine devam eden Amerikan menşeli Cargill şirketi, bu mücadelenin odağında yer alıyor. Yıllar öncesinden bu yana Meclis gündemine taşınan bu mesele, hem yerel hem de ulusal düzeyde önemli tartışmalara yol açıyor.
Cargill olayı, aslında Türkiye'de tarım politikaları, çevre yönetimi ve yabancı yatırımlar arasındaki hassas dengenin bir sembolü haline gelmiş durumda. Özellikle, 22'nci Dönem AK PARTİ Milletvekili Turhan Çömez'in, Tarım Komisyonu'nda dile getirdiği endişeler, şirketin potansiyel etkilerini ve risklerini yıllar öncesinden ortaya koymuştu. Çömez, GDO’lu mısır kullanımının artacağı, Türk şeker fabrikalarının ve pancar üreticilerinin zor duruma düşeceği uyarısında bulunmuştu. Ne yazık ki, bu uyarılar dikkate alınmadı ve bugün karşı karşıya olduğumuz durum, o endişelerin gerçeğe dönüşmüş hali.
Şubat 2023'ten bu yana ruhsatsız olarak faaliyetlerini sürdüren Cargill, hukuki açıdan da zor bir durumda. Firma, açılan davaların çoğunu kaybetmiş ve bu durum, şirketin faaliyetlerinin yasal dayanağının kalmadığını gösteriyor. Bu bağlamda, Bursa 2. İdare Mahkemesi'nin, fabrikanın ruhsatına dayanak oluşturan imar planlarını iptal etmesi, bu mücadelenin bir dönüm noktası olarak görülebilir.
Cargill’in yıllık 1 milyon 458 bin metreküp su kullanımı ve bu suyun yer altı kaynaklarından çekilmesi, çevresel etkileri daha da derinleştiriyor. Özellikle İznik Gölü'nün bu durumdan etkilenmesi, bölgenin ekolojik dengesine ciddi zararlar veriyor. Bu durum, sadece Orhangazi'nin değil, Bursa'nın genelinde ciddi bir çevresel sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Orhangazi Belediyesi'nin Cargill lehine imar planı değişikliği yapması ve bu değişikliğin Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne gönderilmesi, yerel yönetimlerin bu konudaki tutumunu da tartışmaya açıyor. Bu durum, yerel siyasetin çevresel ve ulusal çıkarlar karşısında nasıl bir yol izlediğinin de bir göstergesi.
Cargill olayı, Türkiye'nin küresel şirketlerle ilişkilerini, yerel çevre politikalarını ve halkın çevresel konulardaki hassasiyetlerini bir arada ele almanın zorunlu olduğu bir vak'a olarak karşımızda duruyor. Bu durum, hem yerel hem de ulusal düzeyde politika yapıcılar için önemli dersler barındırıyor. Gelecekte benzer durumların önlenmesi ve sürdürülebilir bir çevre yönetiminin sağlanması adına, Cargill vakası üzerinden çıkarılacak dersler büyük önem taşıyor.