Fetullahçı Terör Örgütü ile ilgili halihazırda en somut delil, örgüt içi iletişimin en temel ağı sayılan ByLock. HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, FETÖ’ye dair yargının elindeki en önemli delilin, ByLock olduğunu söyledi.
ByLock kullanımına dair farklı seslerin yükseldiği bir dönemde, Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi de bu ağın bütün kodlarını elinde bulunduran MİT'e bir yazı göndererek, "ByLock sisteminin yazılım ve kurulumunun kim veya kimler tarafından yapıldığını, sistemin kimler tarafından kullanıldığını, sistemin, üçüncü şahıslar tarafından kullanılma imkânı olup olmadığını” sormuş. MİT’in bu sorulara vereceği cevap eminim bir çok kilidi çözmede yol aldıracak yargıya ve hatta bizlere de.
Ancak bütün bunların arasında kulağımıza gelen başka bir şey daha var. Bu da bazı önemli kurumların, MİT’ten gelen ByLock kullanıcıları listelerini kalbura çevirdiği yönünde. Mesela bu minvalde dillendirilen en önemli söylem, “MİT’ten gelen listenin hata olabileceği gerekçesiyle tekrar iade edildiği ve orada yapılan ikinci inceleme sonrasında bazı isimlerin, ilk incelemede yanlışlık olduğu gerekçesiyle listeden çıkarıldığı, bu nedenle de işlem yapılmadığı” şeklinde. Mesela yargı koridorlarında bazı il Cumhuriyet Başsavcılarının da böyle bir listede olduğu konuşuluyor.
Böyle bir şeyin mümkün olmadığının cevabıysa MİT’ten. MİT, “kendileri tarafından hazırlanan listelerin iadesi ve yanlışlıkların giderilip listelerden isimlerin çıkarılması gibi bir işlemin mümkün olmadığını, bazı kurumların belli isimleri korumak adına böyle bir savunma geliştirmiş olabileceğini” söylüyor. Bu sebepten olsa gerek, MİT'in ByLock listeleriyle kurumların tasfiye listelerinin Külliye'deki özel bir ekip tarafından karşılaştırmasının yapılmaya başlandığı ve şu ana kadar iki liste arasında ciddi farkların tespit edildiği belirtiliyor.
MİT’in itiraz ettiği bu söylemlerin yayıldığı kurumların başını yargı ve emniyetin çektiğini de belirtelim. Maksadım yargının FETÖ ile mücadelesini gölgelemek değil asla. HSYK’da bir avuç insanın mesai mevhumunu bir kenara bırakıp neredeyse 24 saat FETÖcülerin tespiti ve tasfiyesi için çaba harcadığını göz ardı edemeyiz. Ancak her yerde olduğu gibi burada da FETÖ ile mücadele konusunda stratejik dirençlerin sergilendiği iddiaları yabana atılır gibi değil.
HER DÖNEM FETÖ’YE HİZMET EDENLERLE FETÖ TASFİYE EDİLİR Mİ?
Aynı şey emniyet için de geçerli. Meslek hayatı boyunca FETÖ’nün egemen olduğu emniyet teşkilatında -kurum içi jargonla- en kaymak birimlerde görev almış olanların, FETÖ ile mücadele konusunda neyi nasıl manipüle edeceğini tek tek anlatmaya bile gerek yok.
FETÖ’nün emniyetten ihraç ettiği binlerce ismin soruşturma ve ihraç kararını kurumun hukuk müşavirliği ve disiplin kurullarında imzalayanlar, bugün yüzlercesi tutuklu bulunan FETÖcülere oy birliği ile terfi verenler, 17/25 Aralık sonrasında başlayan FETÖ ile mücadelede önemli görevlerde bulunanların terfilerine FETÖcülerin başlattığı soruşturmaları gerekçe göstererek şerh düşenler ve terfilerini engelleyenler, başta ByLock olmak üzere örgüt üyeliği için en somut delil kabul edilen verilere ne derece riayet ederler; bunun taktirini kamuoyuna bırakıyorum.
Kimseyle bir hesaplaşma içinde değilim. Kimin kime hizmet ettiği konusunda gözeteceğim tek kriter de FETÖ’dür. Eylem ve fiilleriyle FETÖ’nün çıkarlarına hizmet etmiş her kim olursa olsun isminin üzerini çizer tepkimi koyarım.
O yüzden ortaya belgeleriyle koyduğumuz skandallar sonrasında, bu skandalların merkezindekileri savunma adına üzerine vazife değilken tetikçiliğini ispatlarcasına topa girenlerin ne dediği ile zaman da kaybetmem. FETÖ ile mücadelem bunlarla başlamadığı için bunların dedikleriyle de akamete uğrayacak değil.
Başta ByLock listelerini kalbura çevirenler ve kendini şucu bucu kimliklerinin arkasına saklayarak FETÖ’nün “zaman ayarlı uyutulmuş hücrelerini” perdeleyecek eylemlerde bulunanlarla mücadelemi ne pahasına olursa olsun sürdüreceğim.
Ne 22 Kasım 2016 tarihinde açıklanan terfi listelerine bile kripto FETÖ’cüleri sokuşturanların güç ve nüfuzunun ne de onların tetikçilerinin hayvani saldırganlığı karşısında karşısında eğilirim.
Elim kalem tuttuğu dilim kelam ettiği sürece bu mücadeleyi muhatabım en yakınımdakiler bile olsa sürdüreceğim.
Bir aydınlık vadediyorsa yüce Rabbim ne mutlu bu aydınlığa ışık tutanlara…